Buradasınız
Doğanın Dengesini Bozan Kim?
Ormanı, tabiatı, yeşiliyle; denizi, gökyüzü, sonsuz mavisiyle dünyamız müthiş güzellikte bir gezegen. Ancak hızlı bir biçimde değişen dünyamızda, yeşil ve mavinin yerini koyu, puslu bir grilik alıyor. İklim değişiklikleriyle doğanın dengesi geri dönüşsüz bir biçimde bozuluyor; seller, kuraklık, orman yangınları gibi çevre felaketleri sıklaşıyor. Peki, doğanın dengesi neden bozuluyor?
Sermaye sahipleri nasıl daha fazla kâr için işçileri iliklerine kadar sömürüyorlarsa, aynı şekilde doğayı da daha fazla kâr uğruna yağmalıyor, tarumar ediyorlar. Kâr ve zenginlik hırsıyla gözü dönen kapitalistler için ne insanın ne de bir parçası olduğu doğanın kıymeti vardır. Son yıllarda sıklıkla tanık olduğumuz felaketler bunun kanıtıdır.
Gediz Nehri kurudu. Akkuyu’da yapılan nükleer santralin temelinde çatlak oluştu. Pendik’te yapılacak Millet Bahçesi için yıkılan fabrikadan çevreye asbest yayıldı. Karadeniz’de inşa edilen otoyollar ve HES’ler nedeniyle oluşan seller nice can aldı. Dalaman’dan Fethiye Göcek’e, oradan Eskişehir ve Marmara Adasına uzanan ormanlar yangına teslim oldu… Bu felaketler, sadece birkaç örnek. Eskiden balık tutulan, yüzülen, Ege Bölgesinin sulamadaki en büyük can damarı olan Gediz Nehri, bugün sadece atık su kanalı işlevi görüyor. Organize sanayi bölgelerinin kimyasal atıklarını boşaltması sonucu nehir artık simsiyah akıyor. Bölgedeki kanser oranlarında ciddi bir artış var. 2018’de temeli atılan ve henüz inşası sürerken temeli iki kere çatlayan Mersin Akkuyu nükleer santralinin barındırdığı tehlikeye ne demeli? Santralin gelecekte nasıl felaketlere yol açabileceğini görmek için Çernobil ve Fukuşima’da yaşanan felaketler hatırlanmalıdır.
26 Nisan 1986’da Ukrayna’nın Pripyat kentindeki Çernobil Nükleer Santralinde reaktör patladı ve çevreye çok büyük miktarda radyasyon yayıldı. Felaket, güvenlik testlerinden geçemeyen reaktörlerin çalıştırılmaya devam ettirilmesinin bir sonucuydu. Egemenlerin yalanları patlamanın ve felaketin büyüklüğünün üzerini örtmeye yetmedi. Pripyat’ta ve yakın kentlerde yaşayanlar tahliye edildi. Ama tehlike Ukrayna’yı aşıyordu. Ukrayna’nın çok uzağındaki ülkelerde bile yüksek seviyelerde radyasyon olduğu tespit edildi. Yüzlerce insan yaşamını yitirdi, binlerce insanın yaşadığı kentler boşaltıldı. Karadeniz’de kansere yakalanan insanların sayısındaki artışın nedeni de bu felaketti.
Elbette bu felaket son olmadı. 2011’de Japonya’da yaşanan deprem ve tsunaminin ardından Fukuşima’da da nükleer “kaza” meydana geldi. Daiçi Nükleer Santralindeki reaktör eridi. Japon sermayedarlar da, önceliği kazayı örtbas etmeye ve gerçek radyasyon değerlerini gizlemeye verdiler. Ama felaket o kadar büyüktü ki bunu başaramadılar. Binlerce insanın hayatını kaybettiği kazada, yüz binlerce insan havaya, toprağa ve suya yayılan radyasyona maruz kaldı ve bölgeyi terk etmek zorunda kaldı. Radyasyonun suya, havaya karışması, kanser vakalarının sıçramalı bir şekilde artması nedeniyle panik yaşayan, yaşamları alt üst olan, sevdiklerini, sağlıklarını kaybeden insanlar santrali çalıştıran iktidara tepki gösterdiler. Japon yetkililerse bu tepki karşısında insanları tehlikenin çok da büyük olmadığı yalanına inandırmak için kameraların önünde su içerek şov yaptılar. Tıpkı Çernobil’den sonra kameraların karşısında çay içen, “zaten radyasyon kaynayınca geçiyor” diyen Türkiyeli siyasiler gibi…
Dağların, denizin, toprağın bağrı deliniyor, maden ve petrol çıkarılıyor. Coşkun akan nehirlerin yönü değiştiriliyor, barajlar kuruluyor. Ormanlar yok edilerek yeni yerleşim bölgeleri kuruluyor, gökdelenler ve yollar inşa ediliyor. İnşaat yıkıntılarından asbest gibi zehirler etrafa yayılıyor. Çöp yığınları, fabrika atıkları toprağı, havayı ve suyu kirletiyor. Milyonlarca insanın yaşadığı kentler beton ormanları haline getiriliyor. Açık ki yaşanan felaketler bir “doğa olayı”, “kaza” değildir. Doğanın dengesini bozan kapitalizmdir, yaşanan yıkımın ve tahribatın tek sorumlusu bu sömürü düzenidir!
İşte bu nedenle çarpıtmalara karşı uyanık olmalı, gerçekliklerin farkına varmalıyız. Doğamızı ve yaşamımızı kurtarmak için önce kapitalizmden kurtulmalıyız.
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Unutma, Örgütlen, Hesap Sor!
- Bölünenler mi Birleşenler mi Kazanır?
- Örgütlülük İşçi Sınıfının Gücü, Toplumun Umududur!
- Asıl Düşman Olan Kim?
- “Dejavu” Sarmalını Kırmak İçin
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
Son Eklenenler
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...
- 2021 yılı sonunda Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişiklikle birlikte MESEM’e (Mesleki Eğitim Merkezleri) kayıtlı kişi sayısında patlama yaşandı. Bugün MESEM’e kayıtlı, 300 bini ise 18 yaşından küçük, 1,5 milyon öğrenci var. MESEM’lerin daha...
- Bizler Gebze’den işçi ve öğrenciler olarak 1 Mayıs yaklaşırken sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz. Birçoğumuz 1 Mayıs’ı UİD-DER’in geçen sene Uğur Mumcu Kültür Merkezinde gerçekleşen 1 Mayıs etkinliği ile tanıdık. Bu tanışma...
- UİD-DER’li işçiler, grevlerinin 9. gününde Mersen işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor! Yaşasın Sınıf Dayanışması!” pankartı arkasında grev çadırına yürüyen UİD-DER’li işçiler hep birlikte “Yaşasın Sınıf...
- Emekçi kadın kardeşimiz, nasılsın? Pek sorulmaz nasıl olduğumuz, neler hissettiğimiz ve en önemlisi ne istediğimiz. Bu düzende bir rol biçilmiştir biz emekçi kadınlara ve ona uygun davranmamız, rolümüzü iyi oynamamız beklenir bizden. Hem de öyle...
- Bizler kamuda çalışan sağlık emekçisi kadınlarız. 1 Mayıs yaklaşırken içimizdeki heyecan ve umutla bir araya geldik ve sağlık emekçileri olarak “neler talep ediyoruz?” diye konuştuk. Kadınların oldukça yoğun çalıştığı bir sektörde olmamıza rağmen...
- Sorunlarımız her geçen gün katmerlenerek büyüyor. Mutfak masrafları, faturalar, barınma sorunu, düşük ücretler… Ama yalnızca sorunları sıralamakla bir yere varamayız. Yaşadığımız sorunları çözüme kavuşturmak için öncelikle sorunun kaynağını...
- Mersin Çevre Platformu, MIP AŞ’nin limanı genişletmek amacıyla Atatürk Parkını kapatmasını Özgür Çocuk Parkında basın açıklaması ile protesto etti. Mersin halkı, şehir merkezinde bulunan Atatürk Parkının MIP A.Ş tarafından liman genişletme...