Buradasınız
İşçi Çocuğunun Okumak Neyine!
Esenyurt’tan bir işçi

Kardeşler, işçi ailelerin derdi bitmiyor. İşsizlik, hayat pahalılığı, zamlar, artan faturalar ve vergiler, açlık sınırı altında kalan maaşlar... Bir de bunlara yeni öğretim yılının açılmasıyla birlikte okul masrafları eklendi. Önceden işçi ailelerinin umudu çocuklarıydı. Hiç olmazsa bir tanesi okuyacak, büyük adam olacak, varlıklı insan olunca da bütün aileyi kurtaracaktı! Maalesef bu sistem altında mümkün olmadığı için pek gerçekleşmiyordu bu hayaller ancak görünen o ki anne ve babaların bu saf umudu da yitip gidiyor. Zamanında en az üç çocuk tavsiyesinde bulunan iktidarın, üç çocuğun eğitim masrafını asgari ücretli bir işçinin nasıl karşılayacağı ile ilgili bir tavsiyesi yok!
Geçenlerde okul alışverişi için çarşıya çıkan işçi ailelerle sohbet ettim. Yüz ifadesi ve konuşmalarına bakıldığı zaman, okulların açılmasından pek de memnun olmadıkları görülüyor. Üç kızını devlet okulunda okutan bir baba; “şu anda iki bin beş yüz lira para gitti. Daha ne masraf çıkacak, bilmiyorum. Aldığım maaş kiraya, faturalara, mutfağa, pazara yetişmiyor, bakalım kredi kartı nereye kadar idare edecek!” diye dert yanıyor. “Televizyonlarda geçen yıla göre okul alışverişi yüzde on beş zamlandı diyorlar” demem üzerine ise, “nerdeyse yüzde yüz zamlanmış ya haberleri yok veya yalan konuşuyorlar” diyor, hayli öfkeli bir şekilde... Fabrika işçisi bir anne de sohbetimize dâhil oldu ve şöyle dedi; “birisi üniversite mezunu iki çocuk okutuyorum. Büyüğü iki seneden beri KPSS’ye hazırlanıyor. Üniversiteden mezun olduktan sonra iş bulamadı, evde oturuyor. Hepsinin sonu aynı olacak. Allah sonumuzu hayretsin.” Bir başka işçi ise “işçi çocuğunun okuması neyine? Yıllarca okut, bir sürü masraf yap, sonra evde otursun. Çalışanlar da asgari ücretle iş bulunca sevinecek duruma gelmiş. Üniversite okuyup asgari ücretle çalışacaksa bu kadar masrafa, bu kadar zaman harcamaya ne gerek var? Çocuk okutmak artık zengin işi” dedi.
Bu sohbetin üzerine, kendi kendime düşündüm. Aileler dişinden tırnağından arttırıp “yeter ki çocuklarım okusun” diye ömürlerini heba ediyorlar. Sonunda gelinen nokta bu! Artık eğitim öyle bir hal almış ki devlet okulu, özel okul fark etmiyor. Devlet okullarına bakıyorsunuz sözde kayıt parası vermek yasak fakat kayıt yapmak için herkesten para alıyorlar. Ağabeyimin çocuğu birinci sınıfa başlayacak, üç bin lira karşılığında kendi istedikleri öğretmeni ve sınıfı seçebiliyorlarmış. Sakın yanlış anlaşılmasın, bir devlet okulu burası! Bizim çocuklarımız için adaletsizlik, haksız rekabet daha ilkokul sırasında başlıyor. Devlet okulları, kıyafetler için velileri anlaşmalı oldukları mağazalara yönlendiriyor. En kalitesiz kumaşlardan üretilmiş kıyafetleri fahiş fiyatlardan satıyor bu mağazalar. Veliler içlerine sinmese de almak mecburiyetinde kalıyorlar çünkü zorunlu! Başka yerden alınmasını kabul etmiyor okul yönetimi.
Kısacası, ders zili çaldı ve işçi ailelerinin evleri yangın yerine döndü. Tabi ki eğitim biz işçi-emekçi ailelerin temel sorunlarından biri ancak bu sorun da diğer sorunlarımız gibi, bir arada yürüteceğimiz mücadeleler ile çözülür. Yaşadığımız tüm sorunlar, var olan sömürü düzeni karşısında sessiz kalmamızın ve hakkımız için mücadele etmek yerine verilene razı olmamızın bir sonucudur. Biz ne kadar mücadeleden geri durursak, hakkımızı savunmazsak işte hayatımız da o kadar altüst olur. Bugün bizler ne yaşıyorsak çocuklarımızın da gelecekte yaşayacağı sorunlar aynı olacak, bilelim. Hatta belki de maalesef daha kötüsünü görecekler. Kendi kaderimizi ve çocuklarımızın geleceğini ya mücadele ederek bizler belirleyeceğiz ya da bizi sömürenlere emanet edeceğiz. Yaşadığımız düzen bizlere karşı hiç adil değil, sürekli yeni sorunlar üretip hayatımızı alt üst ediyor. Çocuklarımıza güzel bir geleceği çok çalışarak, haksızlıklara karşı susarak sağlayamayız. Bu sisteme karşı yürüteceğimiz mücadele ile bunu başarabiliriz ancak.
UİD-DER’in Eli Elimize Değdi
İşçilerin Sordukları/75
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Vezir Muhammed Nurtani… Tanıdık gelmiştir bu isim pek çoğunuza… Yine de hikâyesinin bildiğimiz kısmını bir kez daha paylaşalım sizinle: Afganistanlı göçmen işçi Vezir Muhammed Nurtani 10 Kasım 2023’te çalıştığı kaçak maden ocağında kalp krizi...
- Artık eski kuşak işçilerden sayılırım. Mücadele örgütümüz UİD-DER saflarında yaş alıp 60’a merdiven dayadığım için kendimi bahtiyar hissediyorum. İlk 1 Mayıs’a 1979 yılında, İzmir’de, ustamla birlikte katıldım. Katılım oldukça yüksekti. Kalabalıkta...
- TTL tütün işçileri, örgütlü oldukları Tekgıda-İş Sendikası ile birlikte, 41 gün önce “Bu işyerinde grev var” pankartını fabrikanın dört bir yanına asarak greve çıktılar. Grev çadırlarını fabrika önüne kurdular. Büyük çoğunluğu kadın olan işçi...
- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, 1 Mayıs’ı bu yıl İstanbul Kadıköy Meydanı’nda kutlama kararı aldıklarını basın açıklaması yaparak duyurdu.
- İzmir Çiğli Belediyesine bağlı Çibel’de çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Nisanda greve çıktı. İzmir Narlıdere Belediyesine bağlı Narbel’de de Genel-İş İzmir 4 No’lu Şube ile SODEMSEN arasında...
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....