Buradasınız
Ortada Bir Virüs Varsa O da Kapitalizmdir!
Esenyurt’tan bir işçi
Limanda çalışan işçi arkadaşlarla, İşçi Dayanışması gazetesi üzerine ve iş güvenliği önlemlerinin alınmaması üzerine sohbet ettik. Testi pozitif çıkan bir arkadaşla telefonla konuştuk.
“Hastane doktoru beni eve gönderip ‘kendini karantinaya al’ dedi. Ben de bir an düşündüm, demek ki anlattıkları kadar korkmaya, panik yapmaya gerek yok. İşyerini arayıp durumumu anlatınca müdürler, amirler peşi sıra aramaya başladı. Tüm vardiya arkadaşlarımı hastaneye göndermişler. Dertleri bizim limanda hasta vakası çıkmasın, bizim için değil patron için korkuyorlar. Bir hafta önce bir evrak imzalatmaya başladıklarını duydum. ‘Limanda her türlü iş güvenliği önlemini aldık. Sizde veya ailenizde koronavirüse rastlanırsa sorumlusu biz değiliz. İlerleyen zamanda meslek hastalığı davası açmayacağım, işyeriyle ilgili şikâyetçi olmayacağım’ gibi maddeler yazıyordu. Nedeni de aynı günlerde işçiler ateşlenmeye, servislerle geri gönderilmeye başlanmıştı. Gece vardiyasında olduğum için bana bu evrakı vermediler. Verseler de imzalamazdım. Yani bu imzalatmaya çalıştıkları evrak bir anda ortaya çıkmadı. Patron sorumluluk almak istemiyordu. Zoraki alınan bir takım önlemler oldu ama bunlar gerçek iş güvenliği önlemleri değildi, hem de geç kalınmıştı. Günlerce Çin’den gelen gemilerden konteynır indirdik. ‘Salgın var’ dediler ama gece gündüz çalışmaya devam ettik. Televizyonlarda ‘evde kalın, sosyal mesafe koyun, kimseyle temas etmeyin’ diyorlar ama limanda bu şekilde çalışmak mümkün değil. Şunu da soruyorum kendime, anlatıldığı kadar kötüyse ve bulaşıcı ise bu salgın, beni hastaneye niye yatırmadılar?”
Sohbetimizi sonlandırırken, hasta arkadaşımıza geçmiş olsun dedim ve İşçi Dayanışması’ndaki yazılardan bahsettim, “okuyalım, kafamız karışmasın” dedim.
Diğer arkadaşımız da rahatsız olduğunu, günlerden beri hastanede bir türlü derdini anlatamadığını, günlerce gezdiğini anlattı. “Limanda iş güvenliği adına önlem alınmıyor. Hasta olanları ve ateşi olanları gönderip ne haliniz varsa görün, diyorlar. Bizler de ücretimiz tamamen kesilmesin diye rapor peşine düşüyoruz. Oysa bizlere idari izin verilmesi gerekiyor. Sağlık ocağı-hastane arasında mekik dokudum. Hastanede doktor film çekti, üşütmüşüm, ciğerlerimde leke varmış. ‘Sana ilaç ve rapor yazacağım ama bunu sağlık ocağına götür, pratisyen hekim olduğum için yetkim yok, orada onaylattır’ dedi. ‘Uzman doktor baksın’ deyince ‘ateşin yok, uzmanların hepsi kırmızı alanda, sen sarı alan hastasısın’ dedi. Sağlık ocağı ne ilaç yazdı ne de rapor verdi. Yeniden hastaneye gittim. Orada uzman doktor bakmayınca hasta hakları bölümüne gittim. Verilen cevap; ‘rapor yazmak yasak, ilaçları da bu kadar uğraşana kadar paranla al’ dediler. Eczaneye sordum, sadece iğneler 370 lira tutuyor! ‘Lanet olsun’ dedim, özel hastaneye gittim. Doktor, ‘akciğer filmi ve tomografi çekmeden, tahlil yapmadan ilaç da yazamam rapor da veremem’ dedi. ‘Param yok, bunlar ne kadar tutar?’ deyince ‘1500-2000 lira arası’ cevabını aldım. En sonunda tekrar devlet hastanesine gittim. Haseki Hastanesinde kırmızı alanda çalışan uzman doktor buldum. Muayene oldum, ilaçları reçeteledi ama rapor yazmadı. ‘Senin dinlenmen lazım, ciğerdeki leke kurumazsa, öksürük devam ederse durumun daha ciddi olabilir’ dedi. Sağlık ocağına tekrar gittim, durumu anlattım. Doktorun cevabı ‘yukarıdan talimat var, rapor yazmamız yasaklandı’ oldu. Ben bu kadar çile çektim, şu an ateşi olan işçiyi limana almıyorlar, idari izin veriyorlar. Tek korkuları, işçiler liman içinde ateşlenip hastalanmasın, başlarına bela olmasın. Ama ben hastayım izin istiyorum, ‘ateşin yoksa izin de yok’ diyorlar. İşyerinde arkadaşlarla da konuşuyoruz, salgın bu kadar tehlikeli ise bizim limanda işimiz ne? Riskin en yoğun olduğu yer limanlar, arkadaşın da dediği gibi bizim işimiz Çin’den gelen gemilerle, önlem olarak verilense kalitesiz bir maske. Son uygulamayla sözde bizi düşünüyorlar, yemeği araca getiriyorlar. Çorba buz gibi, yemek buz gibi, bağışıklık sistemimizi böyle mi güçlü tutacağız? Başka işyerlerinde çalışan arkadaşlarla da konuşuyorum. Her yerde iş güvenliği önlemi adına sadece ateş ölçmek ve maske var. Patronların önlemi ancak bu kadar olur. Ben ilk başlarda çok korkmuştum. Sonra İşçi Dayanışması bülteninde çıkan yazıları okuyup üzerine konuşunca asıl korkulması gerekenin ne olduğunu anladım.”
Bu dinlediklerim, UİD-DER’in işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunu sürekli gündemde tutmasının önemini bir kez daha göstermiş oldu. 1 Mayıs’larda alanlarda derneğimizin en önemli taleplerinden birisidir bu konu. İş güvenliği önlemlerini zaman kaybı ve masraf olarak gören patronlar işçileri tehlikeli koşullarda çalıştırıyorlar. Zenginliklerine zenginlik katıyorlar. Eğer gerçekten bu virüs tehlikeli ise alınacak önlem kolonya, sabun veya dezenfektan değil, acil bir şekilde gerçek iş güvenliği önlemleri olmalıdır. Biz işçiler örgütlülüğümüzü yükseltelim. Mücadele etmek için UİD-DER saflarında yerimizi alalım. Ortada bir virüs varsa o da kapitalizmdir. Onu ortadan kaldıracak tek güç ise işçi sınıfı ve onun yürüteceği örgütlü mücadeledir.
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- İşçi sınıfının kadınları olarak birçok sorun yaşıyoruz ve bu 1 Mayıs’ta bizim de yükselteceğimiz taleplerimiz var. Sohbetimiz sırasında emekçi kadın kardeşlerimiz hangi taleplerle 1 Mayıs’a katılacaklarını anlattılar.
- Bizler bir grup petrokimya işçisiyiz. Tüm sınıf kardeşlerimizi 1 Mayıs’ın birlik, mücadele ve dayanışma coşkusuyla selamlıyoruz.
- İşçilerin sendikalaşma hakkı, ücretleri patronlar tarafından gasp edilirken bu duruma itiraz eden, hakkını arayan işçiler cezalandırılıyor, darp ediliyor. Ancak saldırılara, baskılara boyun eğmeyen işçiler mücadeleyi sürdürüyor. İstanbul Finans...
- Tekirdağ Çorlu’da 8 Temmuz 2018’de meydana gelen tren katliamında 7’si çocuk 25 kişi yaşamını yitirmiş, 300’den fazla kişi yaralanmıştı. Katliama ilişkin davanın karar duruşması 25 Nisanda Çorlu Halk Eğitim Merkezi’ne kurulan 1. Ağır Ceza...
- Emekçi kadınlar olarak hayatın her alanında çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sistem bizi sokakta katledip, savaşlarda öldürüyor. Emeğimiz yok sayılıp hayatımız değersizleştiriliyor. Bizler işçi sınıfının kadınlarıyız, ellerimizdeki hünerle...
- Biz işçilerin yaşadığı sıkıntılar, zorluklar gün geçtikçe artıyor. Aldığımız ücretler açlık sınırına denk durumda. Üstelik ücretlerimizin enflasyon karşısında erimesi belimizi iyice büküyor. Çalıştığımız işyerlerinde, fabrikalarda çalışma...
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...