Buradasınız
Sermaye Sınıfı Sefalet Zammına Hazırlanıyor!
İşçiler, emekçiler, kardeşler!
Yeni yıla girmemize sayılı günler kaldı. Kısa bir muhasebe yapacak olursak, 2020 yılı işçi ve emekçiler açısından çok zor bir yıl oldu. Ekonomik kriz, salgın, yasaklar, baskılar, yoğun işten atmalar, zorunlu ücretsiz izinler, uzun ve tempolu çalışma saatleri, hayat pahalılığı, reel ücretlerin erimesi ve daha fazla yoksullaşma… Yaşadığımız can yakıcı sorunları çoğaltmak mümkün ama 2020 yılı krizle, hak gasplarının bahanesi haline getirilen koronavirüs salgınıyla hatırlanacak. Pandemiyi fırsata çeviren sermaye sınıfı, emekçilerin yaşam koşullarını daha da zora sokacak yeni saldırıları hayata geçiriyor.
Türkiye işçi sınıfının bütününü ilgilendiren asgari ücret görüşmeleri, işte bu koşullarda başlıyor. Milyonlarca işçinin gözü kulağı, haliyle belirlenecek zam oranında. Asgari Ücret Tespit Komisyonu 15 kişiden oluşuyor. Patron örgütü TİSK, hükümet ve işçileri temsilen Türk-İş bu komisyonda 5’er kişiyle temsil ediliyor ancak patron ve hükümet temsilcileri her zaman ortak hareket ederek belirleyici oluyorlar. Komisyon ilk toplantısını 4 Aralıkta internet üzerinden gerçekleştireceğini duyurdu. 2021 yılı için geçerli olacak asgari ücret rakamı yapılacak dört toplantının ardından ay sonuna doğru belirlenmiş olacak.
Milyonlarca işçi ailesinin yaşam şartlarını belirleyecek olan 2021 yılı asgari ücreti için sermaye sınıfının sefalet zammına hazırlandığını kestirmek zor değil. “Acı reçete” gibi ifadeler bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından boşuna dillendirilmiyor. Siyasi iktidar ve sermaye sahipleri muhtemeldir ki sefalet zammına gerekçe olarak pandemiyi gösterecek ve geçen seneki gibi “yüksek zam yapılırsa istihdam kaybı olur, işsizlik artar” tehdidine başvuracaklar. Bu tehdidi boşa düşürecek olan, elbette sendikaların, işçi örgütlerinin ve işçi sınıfının tepkisi olacaktır!
İşçiler, emekçiler, kardeşler!
Ortalama işçi ücretleri zamanla asgari ücret seviyesine indirildi ve Türkiye bir asgari ücretliler ülkesi oldu. Ne var ki bu asgari ücret, gerçek anlamda asgari yaşam seviyesini karşılamaktan son derece uzaktır. Bu asgari ücret işgücü maliyetinin çok altındadır. Bir işçinin çalışabilmesi için yemesi, içmesi, dinlenmesi gerekiyor. Ama bu yetmez. İşçinin moral açıdan kendini çalışmaya hazır hissetmesi için tatile gitmesi, kültürel aktivitelerde bulunması da gerekiyor. İşçi, aynı zamanda ailesinin bakımını da üstlenmek zorundadır. İşte teoride tüm bu giderleri karşılayacağı varsayılan ücrete asgari ücret deniyor. Bundan ötürü Asgari Ücret Tespit Komisyonu, asgari ücreti tanımlarken şöyle diyor: Asgari ücret, “işçilere normal bir çalışma günü karşılığı olarak ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücrettir.” Fakat geçerli olan asgari ücret bu tanımın yanından bile geçemiyor!
Üstelik toplu iş sözleşmesi süreçlerinde sendikalı işçilerin ücretleri dâhil, yüksek ücret skalaları da asgari ücret baz alınarak arttırılıyor. Dolayısıyla asgari ücret pazarlığını sermaye sınıfı ile işçi sınıfının ülkedeki en büyük toplu iş sözleşmesi olarak ortaya koymak ve tüm emekçileri ilgilendirdiğini söylemek gerekiyor. Asgari ücret, Asgari Geçim İndirimi dâhil 2020 yılı için yalnızca 2 bin 324 lira olarak belirlendi. Belirlenen sefalet ücretiyle milyonlarca işçi, yaşamsal ihtiyaçlarını bile karşılayamadı. Daha fazla kredi ve kredi kartıydı derken emekçi kitlelerin borç dağları daha da büyüdü.
2020 yılının başında Türkiye’de 10 milyonun üzerinde işçi asgari ücretle ya da onun çok az üzerinde bir ücretle çalışıyordu. Geldiğimiz noktada tablo sınıfımız aleyhine daha da ağırlaşmıştır. Siyasi iktidarın sermaye sahiplerine yaptığı muazzam kıyak sonucu milyonlarca işçi, pandemi bahanesiyle ücretsiz izne çıkarıldı ya da kısa çalışmaya geçirildi. Bu işçiler 1580 lira veya 1170 lira gibi çok düşük paralarla geçinmeye mahkûm edildiler. Bugün sefalet ücreti olan asgari ücreti dahi arar haldeler! Pandemiye karşı bağışıklık sisteminin güçlü olmasının öneminden dem vuranların işçilere asgari ücretin dahi yarısını reva görmeleri nasıl açıklanabilir?
Öte yandan en yakıcı çelişkilerden bir diğeri de vergiler üzerinden yaşanıyor. Milyarlarca liralık sermayeleri bulunan şirketlere birbiri ardına vergi muafiyetleri getirilirken bütçe gelirinin büyük kısmı, işçi ve emekçilerden kesilen doğrudan gelir vergilerinden, KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilerden sağlanıyor. Milyonlarca işçinin ve ailesinin yegâne geçim kaynağı olan asgari ücretten de inanılmaz oranda vergi alınmaktadır. Brüt asgari ücretin yüzde 20’den fazlası henüz işçinin cebine girmeden kesilmektedir.
“Türkiye’yi Avrupa’nın Çin’i yapacağız!” diyen iktidar sözcüleri epey yol almışlardır. Geldiğimiz noktada Türkiye’deki asgari ücreti, ucuz işgücü cenneti olarak kabul edilen Çin’deki asgari ücretle hemen hemen aynı seviyeye çektiler. İşçilerin sefalet çukuruna itildiği pandemi koşullarında, patronlar için bir sömürü cenneti yaratılıyor!
İşçiler, emekçiler, kardeşler!
Sendikalara göre bugün bekâr bir işçinin “yaşama maliyeti” aylık 3 bin 74 liradır. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırını, yani sadece mutfak için harcaması gereken tutarı 2 bin 517 lira olarak belirleyen sendikalar, yoksulluk sınırını 8 bin 198 lira olarak saptamıştır. Aileleriyle birlikte milyonlarca işçi bıraktık yoksulluk sınırını, açlık sınırının dahi altındaki yaşam koşullarına mahkûm edilmiştir.
Makas giderek açılmakta, yoksulluk derinleşmektedir. 2013’te asgari ücretle 423 dolar alınabiliyordu. Ancak 2018’de 372 dolara karşılık gelen asgari ücret, 2019’da 356 dolara geriledi. Aradan geçen 1 yıllık sürede ise 296 dolara kadar düştü. Yanlış anlaşılmasın işçilerin cebinden çıkan paralar buhar olup uçmadı, ister yerli isterse yabancı olsun patronlar sınıfının kasasına gitti. Reel ücretler muazzam bir şekilde erimiş oldu. Yani bıraktık olması gerekeni, asgari ücretin geçen yılki seviyesine (356 dolar) yükselmesi için dahi en az 2800 lira olması lazım.
İşçiler, emekçiler, kardeşler!
Her şey gün gibi ortadadır. Ekonomik krizdi, pandemiydi derken Türkiye işçi sınıfının özellikle son iki yılda yaşadığı yoksullaşma tartışılmazdır. Bu koşullarda, sermaye sınıfının asgari ücreti hangi ölçütlere göre belirlemek istediğini kestirmek zor değil. Sayılara takla attırmakta pek mahir olan TÜİK’in hiçbir güvenirliği olmayan verileri işçilerin önüne konulacak. “Pandemi var, fedakârlık yapın”, “Ülke gerçekliğine göre zam isteyin” diyecekler. Öyle ya da böyle işçileri sefalet zammına razı etmeye yeltenecekler.
Ensesi kalın kodamanların eriyen ücretlerimizi bile telafi etmeye yanaşmayacakları ortada. Ama çaresiz değiliz! Torba Yasadan emek düşmanı kimi maddelerin daha kısa süre önce verilen ortak mücadeleyle çıkartıldığını, hükümete geri adım attırıldığını hatırlayalım. Bunu işçiler yaptı, yine yapabilir! Sendikalar, işçi örgütleri ve işçi sınıfı güçlü bir şekilde tepki verirse her şey değişir!
- Asgari Ücret Vergi Dışı Bırakılsın, Vergiler Patronlardan Kesilsin!
- Asgari/Temel İhtiyaçları Gerçekten Karşılayacak Bir Asgari Ücret!
- Asgari Ücret Dört Kişilik Bir Ailenin İhtiyaçlarına Göre Hesaplansın!
- Asgari Ücreti İşçi Kurulları Belirlesin!
- Ukrayna Savaşının İkinci Yılı: Ukrayna’dan Gazze’ye Emperyalist Savaşa Hayır!
- Emekçi Kadınlarız, 8 Mart Ruhuyla Birleşiyoruz!
- 6 Şubat Depremlerinin Birinci Yılı: Asrın Kötülüğünü Unutma, Unutturma!
- Gazze’de Savaş Büyüyerek Devam Ediyor
- Filistin ve Ortadoğu’da Yangın Büyüyor
- Oylar Emek ve Özgürlük İttifakı Partilerine!
- Ülkeyi Enkaz Yığınına Çeviren Yağmacı Düzene Artık Yeter!
- İşçi Sınıfı 1 Mayıs’ta Asrın Kötülüğüne ve Yağmacı Enkaz Düzenine “Artık Yeter” Diyecek!
- Felaket Göz Göre Göre Geldi: Depremzedeler İçin Tüm Olanaklar Seferber Edilsin!
- Asgari Ücret Görüşmeleri Algı Oyunlarıyla Başladı
- UİD-DER Kadın Komitesi: Kadına Yönelik Şiddetin Kaynağı Kapitalizmdir!
- Savaş Emekçiler İçin Yıkım Demektir! Savaşa Hayır!
- Şimdi Birlik ve Mücadele Zamanı!
- UİD-DER Kadın Komitesi: 1 Mayıs’ta Birlik, Dayanışma ve Coşkumuzla UİD-DER Kortejinde Buluşalım!
- Birlik ve Dayanışma İçinde 1 Mayıs’a!
- İşçi Sınıfının Tek Güvencesi Örgütlü Gücüdür!
- UİD-DER Kadın Komitesi: Emeğin Mücadelesi Emekçi Kadınlarla Büyüyor!
- Asgari Ücret Dört Kişilik Ailenin İhtiyaçlarına Göre Hesaplansın!
- Geleceğini Arayan Gençlik: Yarınlar İçin Mücadele Edelim!
- Sömürüye, Baskı ve Zorbalığa Karşı Gücümüzü Birleştirelim!
- Çorlu Tren Katliamı Davası Sonuçlandı: “Üst Düzey Sorumlular da Yargılanmalı”
- İş Cinayetlerine, Düşük Ücretlere, Sendikal Baskılara Karşı Eylemler
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Sağlık Çalışanlarından Sağlıkta Şiddete Karşı Eylem
- Ücret Gasplarına, Düşük Ücretlere ve Baskılara Karşı Mücadeleler Sürüyor
- 2024: Emeklilere Zulüm Yılı
- İşçiler Hak Gasplarına Karşı Mücadele Ediyor, Kazanıyor
- Tahsin İncirci Yaşamını Yitirdi, Besteleri Yaşayacak
- Faruk Türkoğlu Sonsuzluğa Uğurlandı
- “Emekli Boş Durmasın, Çalışsın Diyenlerdir” Bu Toplumun Sırtına Yük!
- 84 Yaşında Bir İnsan Neden İş Arar?
- Sendikal Baskılar Mücadeleyle Aşılıyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Çıkışsızlık Sarmalındaki Gençler
- İş Kazaları Kader Ya da Fıtrat Olamaz
- Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu Kuruldu
- Sel Gider Kum Kalır
- İlet’ten İliç’e Mükellefiyetten Bugüne
- Bizim Çocuklarımız Onlar
- “Eşimle Birlikte Kahvaltı Ancak Yıllık İzinde”
Son Eklenenler
- Sarayları süsleyen altın, sultanların ve soyluların yaşamında zenginliğin en önemli ölçüsü olmuştur. Fakat bu zenginliği üreten zamanın köleleri ve günümüzün işçileri için bu maden her zaman acı, gözyaşı ve ölüm getirmiştir. Altın madenlerinde...
- Çalıştığım işyerinde uzun yıllardır çalışan ve EYT yasası çıktıktan sonra SGK’ya başvurup emekli olanlar var. Malûm, emeklilik maaşı iktidar eliyle kuşa çevrildi. Bizim patron da sayıları azımsanmayacak kadar çok olduğu için EYT’li işçileri bir an...
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...
- Dünya genelinde yoksulluk ve baskılar büyüyor, emperyalist savaşın alevleri gün geçtikçe yayılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunlar, krizler derinleşiyor. İşçi sınıfı ise kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten, birlik olup...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...