Buradasınız
Emeğin Örgütlü Cephesi İçin Şimdi Birlik ve Mücadele Zamanı!
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Gerek Türkiye’de gerekse dünyada hayat pahalılığı sıçramalı bir şekilde artıyor ve yoksulluk dalgası daha da şiddetleniyor. Tarihi rekorlar kıran enflasyon karşısında ücretlerin erimesi, işçi sınıfının gelir düzeyinin gerilemesine ve yaşam koşullarının günden güne daha fazla kötüleşmesine yol açıyor. Üstelik ücretler eriyip işçilik maliyetleri ucuzladığı için, işçi sınıfı daha fazla sömürülüyor. Nitekim işçi ve emekçiler yoksullaşırken, aynı anda sermaye sınıfını oluşturan zenginlerin serveti katlanarak büyüyor. Yalnızca son iki yılda süper zenginlerin servetlerine 3,78 trilyon dolar katarak 12,7 trilyon dolara çıkartması akıl almaz olabilir ama bu gerçek! Mesela İsviçre bankası Credit Suisse’in yayınladığı servet raporuna göre, Türkiye’de üst gelir grubunda yer alan nüfusun yüzde 1’lik kesimi, toplam servetin yüzde 41’ine el koyuyor. Bir tarafın yoksullaşması öteki tarafın sınır tanımaz şekilde zenginleşmesine yol açıyor. Dolayısıyla emekçilerin büyüyen yoksulluğunu, zenginliğin el değiştirmesi ve servetin artan ölçüde patronlar sınıfında birikmesi olarak görmek gerekiyor.
Böylesine keskin bir eşitsizliğin hâkim olduğu dünyamızda toplumsal sorunlar yumağı giderek büyüyor. Bugün en önemli sorunların başında savaş, iç çatışmalar ve milyonlarca insanın ülkesini terk etmesinin yarattığı katlanılmaz sorunlar geliyor. Suriye’den Ukrayna’ya emperyalist savaşın yarattığı felaket işsizliğin, açlık ve yoksulluğun daha da tırmanmasına neden oluyor. Ukrayna-Rusya savaşının kapitalist ekonomik krizle birleşerek gıda ve enerji fiyatlarını nasıl yukarıya çektiğini hepimiz biliyoruz. Küresel iklim değişikliği ve çevre felaketinin de bir parçasını oluşturduğu ekolojik kriz, kapitalist sömürü düzeni yüzünden insanlığı tehdit ediyor. Verimli çağlarında genç kuşakları atıl pozisyonda tutup adeta çürüten ve depresyon sarmalına sürükleyen bir sistem insanlığa ne verebilir? Böyle bir sistem tükenmiş demektir! Yolsuzluk, rüşvet, ikiyüzlülük, yalan ve çürüme, düzeni tüm hücrelerine kadar sarmış durumda! Tüm dünyada siyasi iktidarlar, bu çürümüş düzeni ayakta tutmak için demokratik hak ve özgürlükleri yok ediyor, devlet gücünü kullanarak toplum üzerindeki baskıyı arttırıyorlar. Özetle çıkmaza girmiş bir düzen ayakta kalmak için insanlığa tarifsiz acılar yaşatıyor.
Dünyamızdaki genel manzaranın özeti böyle! Ancak tüm bu sorunları işçi ve emekçilerin moralini bozmak ve umutsuzluk yaymak için anlatmıyoruz. Tersine! İnsan, bir bilinmezlikten sıyrılıp karşı karşıya kaldığı sorunların kaynağını bilirse ona göre adım atar. Örgütlenen insanlar, ne kadar büyük olursa olsun sorunlara teslim olmazlar! Elbette bu sorunları emekçiler değil kapitalist düzen yarattı ama bu sorunlarla boğuşan, hayatı cehenneme dönen bizleriz! Tarihte hiçbir zaman efendiler, kölelerin içinde yaşadığı acımasız koşulları değiştirmek için harekete geçmedi. Zira o acımasız koşulları yaratan bizzat onlardı ve o acımasız koşullar sayesinde lüks ve şatafat içinde yaşıyorlardı. Bu örneğin de anlattığı üzere, günümüzün ücretli kölesi konumunda olan işçilerin boğuştuğu sorunları sermaye düzenine hizmet eden siyasi iktidarlar ya da partiler gelip çözmeyecek! Çünkü hangi ülkede olursa olsun, o siyasi iktidarlar zaten sorunun bir parçası konumunadır!
Bunu bir örnekle açalım: İngiltere’de ardı ardına grevler örgütleyen işçi sendikaları; ücretlerin gerçek enflasyon oranında yükseltilmesini, vergilerin asıl olarak patronlardan kesilmesini, arttırılan kamu harcamalarıyla emekçilerin elektrik, su, ulaşım yükünün hafifletilmesini talep ediyorlar. İktidardaki Muhafazakâr Parti hükümeti ise yasalar çıkartarak grevleri kırmaya ve işçilerin mücadelesini ezmeye çalışıyor. İşçilerin yoksullaştığı ve servetin bir avuç zenginde toplandığı eleştirilerine, kadın başbakan; “Kâr etmek, pis ve şeytani bir şey değil” diyerek yanıt veriyor, sermaye sınıfına kol kanat geriyor. Böyle bir iktidar emekçilerin derdini umursar mı? Şimdi Türkiye’den bir örnek verelim: “OHAL’i grevleri yasaklamak için kullanıyoruz, sermayenin prangalarını kırıyoruz” diyen Erdoğan değil mi? İngiltere ya da Türkiye’de olsun, işçi ve emekçiler, insanlığa acı çektiren bir düzene hizmet eden politikacılardan medet umarak düzlüğe çıkamazlar.
İşçi sınıfı örgütlü bir güç olarak siyaset yapmak ve kendi örgütleri aracılığıyla toplumsal gelişmelere müdahale etmek zorundadır. Aksi halde hiç kimse dağınık halde işçileri dikkat almaz ve bugünkü sorunlar daha da ağırlaşarak sürer. Tarihe baktığımızda, örgütlenip toplumsal güç haline gelen işçilerin nasıl büyük bir değişime yol açtığını görebiliriz. Bundan 150-200 yıl önce işçiler 16 saati aşan dayanılmaz koşullarda çalışıyordu. Yük hayvanı muamelesi yapılan, çalışmaktan tükenen ve yeterince beslenemeyen işçiler, hastalanıp erken yaşlarda ölüyorlardı. Manzara kelimenin gerçek anlamıyla korkunçtu. Fakat işçiler zamanla yaşadıkları şaşkınlıktan sıyrılarak dayanışma ağları, dernekler, sendikalar kurdular ve patronların karşısında birlikte hareket etmeye başladılar. Bir süre sonra devrimci ve sosyalist partiler kurdular. Tüm bu örgütler bir araya gelerek işçi sınıfının uluslararası (Enternasyonal) birlik ve dayanışma örgütüne dönüştü. Bu örgütler olmadan işçi sınıfı siyaset sahnesine girip hakları için mücadele edemezdi. Nitekim büyük mücadelelerin ardından iş saatleri kısaltıldı, ücretler yükseltildi, demokratik haklar genişletildi ve işçilere de oy kullanma hakkı tanındı.
Her sektörden işçiler, emekçi kadınlar, emekçi gençlik, işsizler, kent yoksulları yani işçi sınıfının saflarındaki tüm kesimler sermaye sınıfı ve düzen partileri karşısında emek cephesini oluştururlar. Sendikalar, işçi sınıfının uluslararası mücadelesini savunan UİD-DER, çeşitli sosyalist parti ve kurumlar emek cephesindeki örgütlü güçlerdir. İşçi Dayanışması’nın 166. sayısında belirttiğimiz üzere; “İşçi sınıfı ancak örgütlü olduğunda ve emeğin örgütlü cephesi büyüdüğünde siyasi bir güce ulaşabilir ve işte o zaman toplumsal gidişata müdahale edebilir.” Tam da bu yüzden UİD-DER; derinleşen yoksulluğa, can yakan işsizliğe, geleceksiz bırakılan genç kuşakların depresyona itilmesine, kadına şiddete, tek adam rejiminin toplumu baskı altına alıp sindirmesine karşı Emek ve Özgürlük İttifakının kuruluşunu önemsiyor ve destekliyor.
Başta genç kuşaklar olmak üzere toplumda büyük bir çıkışsızlık duygusu hâkimdir. Ancak efsanelerdeki gibi bir kurtarıcı gelip bir kılıç darbesiyle tüm sorunları çözüp toplumu kurtuluşa götürmeyecek! Öylece oturmak ve günü geldiğinde sandığa giderek bir partiye oy vermek, sonra da tüm toplumsal sorunların çözüleceğini düşünmek boş bir beklentidir! Bir yumruk gibi toplumun nefesini kesen sorunlara çözüm bulmak için tüm işçiler, gençler, emekçi kadınlar, emekliler yani işçi sınıfının tüm kesimleri olarak harekete geçmek zorundayız! Bu bakımdan, UİD-DER’in başlattığı “Yoksulluk Çığ Gibi Büyüyor! Artık Yeter! Şimdi Birlik ve Mücadele Zamanı” kampanyası çok önemlidir! Tüm kardeşlerimizi bu kampanyayı sahiplenmeye, kampanya taleplerini toplumun geniş kesimlerine ulaştırmaya, bu talepleri hayata geçirmek üzere birlik, dayanışma ve mücadelemizi güçlendirmeye çağırıyoruz!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
Son Eklenenler
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. Aradan geçen zamanda depremlerin yarattığı yıkımın, ortaya saçılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin ve boş vermişliğin hesabı sorulmadı. Siyasi gelişmelerle, yaratılan yapay gündemlerle yaşanan felaketin...
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...