Buradasınız
Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik

Emekçi kadınlar olarak çocuklarımızı sağlıkla, mutlulukla büyütmek, onlara güzel bir gelecek hazırlayabilmek isteriz. Onların sağlığından ve geleceğinden endişe duymadan yaşamak isteriz. Oysa endişelerimiz çocuklarımız henüz anne karnındayken başlar ve onlar büyüdükçe daha da büyür. Elbette endişelerimiz boşuna değil. Çünkü evlatlarımız henüz anne karnındayken eşitsizlik başlıyor ve çocuklarımız büyüdükçe büyüyor.
İnsanın en hızlı gelişim dönemi doğum öncesi dönem ve doğumdan sonraki ilk bir yıldır. Bu nedenle hamilelik ve bebeklik döneminde annenin ve bebeğin sağlıklı ve dengeli beslenmesi büyük önem taşır. Oysa bu süreçte emekçi kadınlar ne kendilerine ne de çocuklarına umdukları kadar iyi bakabiliyorlar. Sağlıklı bir gebelik süreci için yeterli ve sağlıklı besinler almak, temiz hava solumak, ev içi stres ve kronik yorgunluk yaşamamak, bedensel harekete de dinlenmeye de yeterince vakit ayırmak gerekiyor. Gebelik sürecinin bu şekilde geçirilmemesi bebeklerin doğum ağırlığının düşük olmasına ve anne sütünün erken kesilmesine neden oluyor. Daha da önemlisi bebeklerin zihinsel gelişimini olumsuz etkiliyor.
ABD’de yapılan bir araştırmada en düşük gelir grubundan ailelerin çocuklarının beyinlerinin, geliri 150 bin dolardan fazla olan ailelerin çocuklarına göre daha az yüzey alanına sahip olduğunu, yani beynin ön lobundaki gri madde hacminin daha az olduğunu gösterdi. Gri madde beyinde zihinsel faaliyetin gerçekleştiği bölgedir. Öğrenme, kavrama gibi zihinsel süreçler burada gerçekleşir. Yani yoksulluk çocukların dil, kavrama ve karar verme becerileriyle ilgili büyük dezavantajlar ortaya çıkarıyor. Üstelik bu durum daha anne karnındayken başlıyor. Yani doğumdan sonra çocuğumuza ne yedirdiğimiz, nasıl baktığımız, nasıl bir çevrede büyüttüğümüz kadar kendi yaşam koşullarımız da önemli. Araştırma yoksul ailelerin daha kötü çevre ve evlerde yaşadığını, daha kirli hava soluduğunu, ağır metallere daha çok maruz kaldığını, daha az spor yapabildiğini, daha sağlıksız gıdalarla beslendiğini, daha stresli ve endişeli olduğunu ortaya koyuyor. Bu koşulların vücut fonksiyonlarına, duygu durumuna, hafızaya etki ettiğini, gebelik sürecinde bebeğin zihinsel ve fiziksel gelişimini olumsuz etkilediğini gösteriyor.
Annenin çalışma koşulları da aynı şekilde bebeği etkiliyor. Çalışan annelerin aşırı çalışması, kötü çalışma koşulları ve fiziki yorgunluğu, bebeğin gelişimini daha anne karnındayken etkilemeye başlıyor. Doğum izinlerinin çok kısa olması işçi kadınları son ana kadar çalışmaya ve izni doğum sonrası kullanmaya mecbur bırakıyor. Bu da gebeliğin en kritik dönemlerinde annenin ve bebeğin sağlığını riske atıyor. Doğum gibi riskli bir süreci sağlıklı koşullarda geçirmeyi dileyen emekçi kadınlar sağlık sisteminin çarpıklığıyla yüz yüze geliyor. Doğumdan sonraysa hızla biten emzirme izni nedeniyle bebeğini yeterince emziremiyor, kendisi de fiziksel ve duygusal zorluklar yaşıyor.
Tüm bu anlatılanlar emekçi kadınlar ve evlatları için ağır tabloyu ortaya koyuyor. Öte yandan Meksika’da yapılan benzer bir araştırma ise bebeklerin yaşam koşullarında yapılacak çeşitli iyileştirmelerin 18 ay gibi kısa bir sürede bilişsel gelişim ve becerilerinde olumlu yönde değişiklikler meydana getirdiğini ve aradaki farkın kapanmasını sağladığını gösteriyor. Yani yaşam koşullarımızı iyileştirmeyi başarabilirsek çocuklarımızın gelişimi ve geleceği için çok önemli bir adım atmış oluruz. Ama bu düzende çalışma ve yaşam koşullarımızı tek başımıza değiştirmemiz mümkün değil. Bu düzende ne kendimiz ne çocuklarımız için tek başına kurtuluş var.
Emekçi kadınlar olarak bilmeliyiz ki kapitalist sömürü düzeni daha doğmamış çocuklarımızın rızkına bile göz dikmiş durumdadır. Sağlıklı beslenebilmek, sağlıklı barınmak, hatta sağlıklı nefes almak bile bu düzende bir mücadele konusudur, sınıfsaldır. Milyonlarca işçi ailesini ve yavrusunu geleceksizliğe mahkûm edenlere birlikte karşı durmalıyız, onlardan hesap sormalı, sömürü düzenlerine karşı birlikte mücadele etmeliyiz. Çocuklarımızı sağlıkla, mutlulukla yetiştirebildiğimiz güzel bir dünya için daha anne karnında eşitsizlikler yaratan bu düzene son vermeliyiz. Çocuklarımız için örgütlenelim, onlarla birlikte mücadele saflarına katılalım, bu gidişata dur diyelim.
Cepteki Taşlar ve Tecrübe
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: 8 Mart Yol Gösteriyor, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Emekçi Kadın, Yaşam, Mücadele, Dönüşüm
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- UİD-DER Kadın Komitesi: Sorunlar, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Güvencesiz ve Esnek Çalışma Modellerine Bir Yenisi Eklendi: “Komşu Annelik”
- Bu Televizyonlar Neleri Gösterir, Neleri Göstermez?
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Clara Zetkin ve Ölümsüz Mirası
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
Son Eklenenler
- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, 1 Mayıs’ı bu yıl İstanbul Kadıköy Meydanı’nda kutlama kararı aldıklarını basın açıklaması yaparak duyurdu.
- İzmir Çiğli Belediyesine bağlı Çibel’de çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Nisanda greve çıktı. İzmir Narlıdere Belediyesine bağlı Narbel’de de Genel-İş İzmir 4 No’lu Şube ile SODEMSEN arasında...
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...