Buradasınız
Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz

Siyasi iktidar sürekli ekonominin iyiye gittiğini propaganda ediyor. Muhalifinden yandaşına tüm ekonomistler de ekonominin düze çıkması için hep birlikte fedakârlık yapmamız gerektiğini söylüyorlar. Ekonomi büyüdüğünde patronundan işçisine hepimiz bundan nasipleniyormuşuz gibi konuşuyorlar. Peki gerçek öyle mi? İşin aslı, yaptığımız “fedakârlık” da ekonominin büyümesinden aldığımız pay da hangi sınıftan olduğumuza göre değişiyor.
Mesela işçi ve emekçiler olarak üzerimizdeki vergi yükü artarken patronların vergi borçları siliniyor. Bizim ücretlerimize zam yapılmazken iğneden ipliğe her şeye zam yapılarak patronların kârı korunuyor. Türkiye’deki en zengin yüzde 10’luk kesim ülke gelirinin yüzde 54,5’ini alırken en yoksul yüzde 50’lik kesim bu gelirin sadece yüzde 23’üne sahip. Yani Türkiye ekonomisi büyürken küçük bir azınlık pastanın tamamını götürüyor ve çoğunluğun yani işçi ve emekçilerin payına sadece kırıntı düşüyor.
Gerçek bu olduğu halde geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmada şöyle dedi Erdoğan: “Yasakların, baskıların, yokluk ve yoksullukların olduğu o eski günler artık bir daha gelmemek üzere tamamen geride kalmıştır.” Oysa marketten abur cubur alamayan dört yaşındaki çocuktan çalışmak zorunda kalan 80 yaşındaki dedeye hepimizin yaşayarak deneyimlediği şey yoksulluğumuzun azalmak bir yana giderek arttığıdır. Emeklilerin büyük çoğunluğu sadece 12 bin lira ile geçinmeye çalışıyor yani açlıkla boğuşuyor. Türk-İş’in verilerine göre açlık sınırı 19 bin 271 lira, yoksulluk sınırı ise 62 bin 772 lira. 17 bin liralık asgari ücret ile geçinemeyen milyonlarca işçi ek iş yaparak, fazla mesaiye kalarak hayatını idame ettirmeye çalışıyor. 4 milyon aile sosyal yardım almak zorunda kalırken bireysel kredi kullananların sayısı yaklaşık 41 milyon kişiye ulaşmış durumda. Her 10 çocuktan üçü sabah kahvaltısı yapamadan okula gidiyor, çocukların yüzde 25’i yeterli beslenemiyor. Ortalama ücretler sürekli düştüğü için işçiler eylemlerle, grevlerle, direnişlerle ücretlerini arttırmaya çalışıyor. Karşılarına dikilen polis ve jandarma ise baskıların son bulmak bir yana ne denli arttığını gösteriyor.
Kuşkusuz Türkiye için çizdiğimiz tablo aslında bütün dünya için geçerlidir. Ülke ekonomileri ister büyüsün ister küçülsün dünya zenginler ve yoksullar olarak ikiye bölünmüştür. Zenginler sermaye sınıfına, yoksullar işçi sınıfına aittir. İşçi sınıfının şairlerinden Bertolt Brecht’in bir şiirinde dediği gibi: “Bütün düzen bir tahterevalli aslında / İki ucu birbirine bağımlı / Yukarıdakiler durabiliyorlar orada / Sırf ötekiler durduğundan aşağıda.” Kapitalist sistem bir tarafta sefalet içindeki milyarlarca insanın diğer tarafta lüks içinde yaşayan bir avuç kapitalistin oturduğu bir tahterevalli gibidir. Nasıl ki tahterevallide yukarıda kalabilmek için birilerinin aşağıda olması gerekiyorsa kapitalizmde de zenginliğin olabilmesi için birilerinin yoksul olması gerekir.
İşte bu nedenle bir ülkenin ekonomisi büyüdüğünde o ülkede yaşayan herkesin ekonomisi büyümez. Öyle olsa zengin ve yoksul arasındaki farkın en azından azalması gerekirdi. Ama aksine zengin ve yoksul arasındaki uçurum giderek büyüyor. Hatta dünyanın en zenginlerinin yaşadığı ülkelerde yoksulluğun daha derin olduğunu görüyoruz ve dünyanın en yoksul 30 ülkesinin tamamının içinde dünyanın en zenginleri arasına giren dolar milyarderleri var. ABD’de nüfusun yüzde 1’lik kesiminin zenginliği nüfusun yarısının toplam zenginliğine eşit ve her 6 Amerikalıdan biri açlık sınırında yaşıyor. Hindistan dünyanın en büyük beşinci ekonomisi ve en çok dolar milyarderi barındıran üçüncü ülkesi olmasına rağmen ülke nüfusunun üçte ikisi yani 800 milyon insan gıda yardımı alıyor. Aynı uçurumu ekonominin kötüye gittiği zamanlarda da görebiliriz. Mesela pandemi döneminde bütün dünyadaki ülkelerin ekonomileri küçülürken, yüz milyonlarca insan yoksulluğa sürüklenirken milyarderlerin sayısında sıçrama yaşandı. O kadar ki her 30 saatte bir, yeni bir dolar milyarderi peyda oldu!
Demek ki iktidarların, patronların ve onların hizmetindeki ekonomistlerin iddia ettiği gibi ekonominin düzelmesi, büyümesi işçilerin yoksulluğunun azalması anlamına gelmez. Kapitalist sömürü düzeninde ne zenginlik ne de yoksulluk sınıflar üstüdür. Bu nedenle yoksulluk işçi ve emekçi sınıfların bireysel olarak kurtulabileceği ya da siyasi iktidarların ekonomi politikalarıyla çözülebilecek bir olgu da değildir. Yoksulluk ancak işçi sınıfının sömürüsüne dayanan kapitalist sistem ortadan kalktığında ortadan kalkabilir.
Biri Yıllık İzin mi Dedi!
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
Son Eklenenler
- Gaziantep’teki Zeugma Mozaik Müzesinde dünyaca bilinen bir mozaik yer alıyor. “Çingene Kızı” adı verilen ve 1800 yıllık geçmişe sahip bu mozaiğin göreni etkileyen, güçlü bir yanı var. Farklı renk ve dokulardaki binlerce küçük taşın birleşiminden...
- 1 Mayıs yaklaşıyor. Ankara’dan emekçi kadınlar olarak sizlerle 1 Mayıs’a hangi taleplerle katılacağımızı paylaşmak istedik. Bu vesileyle tüm emekçi kadın kardeşlerimizi kendi taleplerini, ortak taleplerimizi birlikte dile getirmek için 1 Mayıs’ta...
- Geçtiğimiz günlerde yandaş medyada tam anlamıyla “yersen” cinsinden bir haberle karşılaştım. Manşeti oldukça cafcaflıydı: “60 bin maaşla çoban bulamıyorlar!” Bu “hadi canım” dedirten cinsten haber, kandırılmaya açık olanlara “köyümüze dönelim,...
- 19 Mart’tan bu yana artan baskılara, gözaltılara, tutuklamalara ve proje okullarındaki keyfi atamalara karşı protestolar devam ediyor. Bursa Demokrasi Bileşenleri ve Anne-Baba Dayanışma Ağı öncülüğünde yüzlerce kişi 19 Nisanda “Hak, Hukuk, Özgürlük...
- Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Sunel Tütün, Oryantal Tütün ve TTL Tütün fabrikalarında TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 1700 işçi greve çıkmıştı. İşçilerin grevi 12 Nisanda kazanımla sonuçlandı. Doruk Madencilikte çalışan...
- Gebzeli işçi, emekçi kadınlar olarak bir araya geldik ve “UİD-DER ile 1 Mayıslar” videosunu izledik. Sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak, tüm emekçi kadın kardeşlerimizi ortak bir mücadele duygusuyla ayağa kalkmak için 1 Mayıs’a çağırmak...
- Uçak yolculuğu yapanlar bilir. Yolculuk esnasında uçağın kabin basıncının düşmesi, oksijen seviyesinin azalması durumunda oksijen maskeleri devreye girer. Yanımızda çocuğumuz olsa böyle bir durumda çoğumuz maskeyi önce çocuğumuza takmaya çalışırız,...
- Gelsinler yoldaşlar ben hazırım/ İki satır, bir mısra şiirle hazırım/ En karanlık dönemlerde/ Ektiğim tohumlar yeter bana/ Gelsinler yoldaşlar ben hazırım
- Milli Eğitim Bakanlığının proje okul atamalarına tepkiler devam ediyor. Eğitim Sen, proje okul uygulamaları ve atamalarına karşı 18 Nisanda Cağaloğlu Anadolu Lisesi önünde basın açıklaması yaptı.
- Vezir Muhammed Nurtani… Tanıdık gelmiştir bu isim pek çoğunuza… Yine de hikâyesinin bildiğimiz kısmını bir kez daha paylaşalım sizinle: Afganistanlı göçmen işçi Vezir Muhammed Nurtani 10 Kasım 2023’te çalıştığı kaçak maden ocağında kalp krizi...
- Artık eski kuşak işçilerden sayılırım. Mücadele örgütümüz UİD-DER saflarında yaş alıp 60’a merdiven dayadığım için kendimi bahtiyar hissediyorum. İlk 1 Mayıs’a 1979 yılında, İzmir’de, ustamla birlikte katıldım. Katılım oldukça yüksekti. Kalabalıkta...
- TTL tütün işçileri, örgütlü oldukları Tekgıda-İş Sendikası ile birlikte, 41 gün önce “Bu işyerinde grev var” pankartını fabrikanın dört bir yanına asarak greve çıktılar. Grev çadırlarını fabrika önüne kurdular. Büyük çoğunluğu kadın olan işçi...
- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, 1 Mayıs’ı bu yıl İstanbul Kadıköy Meydanı’nda kutlama kararı aldıklarını basın açıklaması yaparak duyurdu.