Buradasınız
ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler

ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla boğuşuyorlar. ABD genelinde ekonomik sorunlardan bunalan milyonlarca işçi ve emekçi 1500’den fazla kentte Trump yönetimine karşı protesto gösterilerine katıldı. Kitlelerin tepkisini dizginlemek isteyen Trump ise tıpkı Erdoğan gibi ekonomik sorunları çözmek adına “ülkeyi şirket gibi yönetmekten” ve “büyük güç” olmaktan bahsediyor. Peki, liderlerin hevesle başvurduğu bu politikalar biz işçilerin sorunlarını çözebilir mi?
ABD Başkanı Trump, göreve gelir gelmez yerli şirketleri korumak ve istihdamı arttırmak istediğini söyledi. ABD’nin ticaret yaptığı birçok ülkeye uygulanan gümrük vergilerini arttırdı. Örneğin Çin’e uygulanacak gümrük tarifesi yüzde 145’e çıkartıldı. Trump bu adımıyla yoksul Amerikalıların çıkarlarını savunduğunu iddia etti. Oysa Trump’ın önceliği Amerikalı işçi ve emekçiler değil Amerikalı şirketler ve patronlardır. Bu amaçla adeta bir zenginler kabinesi oluşturdu. Bu ultra zenginler kulübünde yer alan Elon Musk eline testere alarak, Nazi selamı vererek, önlerindeki bürokratik engelleri temizleyeceklerini haykırdı. İlk iş olarak kamu harcamalarının gereksiz olduğunu iddia ederek 2 trilyon dolar kesinti planını devreye soktu ve binlerce kamu çalışanını işten attı.
ABD’de şahit olduğumuz manzaraya biz Türkiye’deki işçi ve emekçiler yabancı değiliz aslında. Erdoğan da sık sık bürokrasiden şikâyet ederek, elindeki yetkilerin arttırılması gerektiğini, ülkeyi şirket gibi yönetme hayali olduğunu söylüyordu. Bunun için ülkeye başkanlık sistemini dayattı ve istediği tüm yetkilere ve güce kavuştu. Sonra ne oldu peki? Patronlar lehine yasalar çıkarıldı, emekçilerden kısılan kamu kaynakları sermayeye aktarılarak milyarlarca liralık teşvikler verildi. Özelleştirmeler yoluyla şirketlerin eğitim, sağlık, ulaşım, gıda, iletişim, enerji gibi kârlı sektörlere yatırım yapmalarının önü açıldı. Sermayeye rant sağlamak uğruna ormanlar, köylülerin tarım arazileri bir gecede kamulaştırıldı. Kısacası kamu yararına olan her şeyden vazgeçilerek özel şirketler ihya edildi. Ekonomi tepetaklak olunca Maliye Bakanlığına Mehmet Şimşek getirildi. Yüksek enflasyon ile mücadele programı açıklayan Şimşek elbette patronlara dokunmadı. Hiç utanmadan enflasyonun nedeni olarak 6 Şubat depremlerini, EYT’yi, asgari ücret zammını ve işçilerin yaptığı harcamaları gösterdi.
Trump’ın Amerikalı işçi ve emekçilerin başına ördüğü çoraplar misali Erdoğan’ın şirket gibi yönetme politikası da, Türkiye’deki milyonların yaşamını çekilmez kıldı. İş güvenliği önlemleri maliyet olarak görüldüğü için madenciler göçük altında kalarak, aileler 5 yıldızlı otellerde yanarak can verdi. Metal işçilerinin grevleri şirketlerin çıkarları gözetilerek yasaklandı. Sendikalaşan işçilerin yetki davaları patronların zaman kazanması için uzatıldıkça uzatıldı. Depreme dayanıklı kentler inşa etmek yerine rezerv yapı alanı yasasıyla insanların evine barkına el konuldu. Altın şirketleri toprağı deşti, enerji şirketleri akarsuları kuruttu. Şirket gibi yönetme siyaseti gözaltı, tutuklama, kayyım politikasıyla demokratik ve siyasi hakları ezdi geçti. Ucuz işçilik yaygınlaştı, sendikasız ve kuralsız çalışma dayatıldı. Sosyal hak gaspları arttı. Böylece işçi ve emekçilerin yoksullaştığı, sermayedarların daha da zenginleştiği bir sürece hep birlikte tanık olduk.
Kapitalizm piramidinin en tepesinde küçük bir azınlık devasa servetler biriktirirken başta işçiler olmak üzere toplumun geniş kesimlerinin sırtına binen yük her geçen gün ağırlaşıyor. Oxfam gibi araştırma kuruluşlarına göre, küresel servetin yarısından fazlası en zengin %1’in elinde toplanmış durumda. Durum buyken dünyanın her yerinde sermayenin çıkarlarına hizmet eden politikalar hayata geçiriliyor, işçi sınıfının örgütlenmesi ise zayıflatılıyor, yapay kutuplaştırma politikalarıyla yoksul emekçiler birbirine düşmanlaştırılıyor. Ancak bu durum ilelebet süremez. Bir insan bir kez, üç kez, beş kez veya on kez kandırılabilir, ona boyun eğdirilebilir fakat bu hayat boyu böyle devam etmez. İşte bunun gibi, toplum da gün gelir “artık yeter” der. Egemenlerin baskıları, yalanları eninde sonunda gerçeklerin duvarına çarparak tuzla buz olur ve kitleler ayağa kalkar. Bugün Türkiye’de, ABD’de ve pek çok ülkede başta gençler olmak üzere milyonlarca insanın egemenlerin ikiyüzlü siyasetinden, baskılarından, derinleşen eşitsizlikten, yoksulluktan bıktığını söyleyerek meydanlara çıkması bu gerçeğin kanıtıdır.
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Sağlıksız Bir Sağlık Anlayışı
- Kim Bu Herkes?
- Zeytin Ağacına Bile Düşmanlar!
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- İşçi Dayanışması 207. Sayı Çıktı!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Kim Bu Herkes?
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
Son Eklenenler
- 7 Ekim 2023’ten bu yana yaklaşık 60 bin Filistinliyi katleden İsrail’in Gazze’de uyguladığı acımasız abluka nedeniyle açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Ekim 2023’ten bu yana yetersiz beslenme ve açlık yüzünden 83’ü çocuk olmak üzere...
- Banksy mahlaslı sanatçının “bomb love” isimli eseri, ilk olarak 2001 yılında Londra sokaklarından başlayarak dünyanın birçok yerinde duvarlara çizilmiştir. Eser oldukça sade ve detaydan uzak görünmesine rağmen taşıdığı mesaj oldukça derindir....
- “Son 102 günde 132 kadın cinayeti” haberleri dolaştı medyada. Bu sayılar sadece bir istatistik değil; her biri bir yaşam, bir hayal, bir yaşama sevinciydi. Her biri aramızdan koparılan bir arkadaşımız, bir kardeşimiz, bir meslektaşımız, bir...
- Kamu işçileri… Onlar hastanelerde, karayollarında, fabrikalarda, ulaşımda, savunma, enerji ve hizmet sektöründe, kısacası kamunun her alanındalar. Üretiyorlar, hayatı var ediyorlar. Fakat ev kiralarını ödeyemiyor, borçla yaşıyor, ihtiyaçlarını...
- Diyelim ki hayatınızda ilk kez bir koşu yarışmasına katılacaksınız ve yeterince idmanlı değilsiniz. İsteklisiniz, azimlisiniz ama diğer koşuculara göre hazırlığınız yetersiz ve deneyimli değilsiniz. Böyle bir yarışmada birinci olmanız şaşırtıcı...
- Bir dünya devi olan Amazon’un işçileri en ağır koşullarda çalıştırılmaya devam ediyor. Amazon Tuzla Depo’da çalışan işçiler olarak bizler de ağır iş yüküne, mobbinge, işyeri içinde zor bölümlere sürülme gibi uygulamalara maruz kalıyoruz.
- Türkiye’de çok genç yaşta emekli olunduğundan, emeklilerin sosyal güvenlik sisteminin sırtında kambur olduğundan, aylıklarının arttırılmasının kaynakların heba edilmesi anlamına geldiğinden bahsediyor. Bu sözlerle, sınıfımızın emeklilerini yük,...
- Geçtiğimiz haftalarda Sakarya’da iki çiftçi ürettikleri karpuzları yola atıp parçalamışlardı. Bu öfkelerinin nedeni toptancının son anda karpuzları almaktan vazgeçmesiydi. Belli ki evine, çoluğuna çocuğuna rızkını götüremeyecek olmanın öfkesiydi...
- Eskişehir Seyitgazi’de 23 Temmuz sabah saatlerinde çıkan orman yangınına müdahale etmeye çalışırken 5 orman işçisi ve 5 AKUT gönüllüsü alevlerin içinde kalarak hayatını kaybetti, 14 kişi de yaralandı. Türkiye haftalardır orman yangınlarıyla...
- Gün geçtikçe artan enflasyon, hayat pahalılığı, işsizlik çocukları da işçiliğe zorluyor. İSİG Meclisi verilerine göre 2025 yılının başından beri 24 çocuk işçi, iş cinayetleri sonucunda hayatını kaybetti.
- Akkuyu Nükleer Güç Santralinde taşeron şirkette çalışan Türk ve Rus işçiler son üç aydır ödenmeyen ücretlerinin ödenmesi için 23 Temmuzda iş bıraktı.
- Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), 23 Temmuzda üniversite hastaneleri önünde basın açıklamaları yaparak TİS taleplerini açıkladı.
- Biz bir grup genç olarak UİD-DER’li abilerimizle birlikte, mücadeleye yıllarca katkı sunan, tecrübe sahibi bir büyüğümüzü Çatalca’daki evinde ziyaret ettik.