Buradasınız
Haksızlıklara Karşı Birbirimizi Savunalım
İkitelli’den iki çorap işçisi
Biz İkitelli’de çorap fabrikasında çalışan iki kadın işçiyiz. Yaşadığımız bir sorunu sizlerle paylaşmak istiyoruz. Geçenlerde gündüz vardiyasında, öğlen saatlerinde, şefin yardımcısı yanıma geldi ve şu çorapları ayırın dedi. Biz de geçtik ayırmaya başladık. Ayırdığımız çorapların içinde küçük ve büyük boy vardı, bizden kaynaklı olmayarak çuvala doldurduktan sonra üç tane farklı boy karışmış. Azarlayıcı tarzda “ne biçim iş yapıyorsunuz” diye bağırmaya başladı.
Biz de tamam haklısın, iş yetiştirmeye çalışıyoruz sana, dikkat ederiz dedik. Alttan aldıkça şef yardımcısı konuyu uzattıkça uzatıyor, dırdır edip duruyor. En sonunda, “tamam biz yapmıyoruz, geç sen yap o zaman” dedik, kendi işimizin başına geçtik. Bu sefer gelip robotun şalterini kapatarak, işinizi yapıyorsanız yapın yapmıyorsanız siktir olun gidin, dedi. Biz bu lafı duyunca hepten tepemiz attı. Şef yardımcısının üzerine yürüyerek, sen kimsin lan, ne hakla bize böyle diyebiliyorsun, öldürürüz lan seni, dedik. İkimiz karşı çıkınca olayı kişiselliğe vurmaya, birimize yüklenmeye başladı. Bu böyle yaparken, kadın arkadaşım şefe “sen kimsin böyle bir lafı söylüyorsun” diye bağırınca, şef kadın arkadaşa “sana ne, sen karışma, sen işine bak” dedi. Bunun üzerine de arkadaşım “ne demek karışma, beni deli etme, bugün ona dersin yarın bana, başka bir gün de diğer arkadaşlarımıza söylersin” diye tepki verdi. Bu tartışmadan sonra birimize gelip “sen git müdürün odasına, git orda bekle, müdür gelince konuşursun” dedi. Kadın arkadaşım da ben bir yere gitmiyorum, kim gelecekse yanıma gelsin söylesin, diye cevap verdi.
Bu süre içinde müdür yardımcısı geldi yanımıza, durumu sordu, baktık şef konuştukça konuşuyor, bizim konuşmamıza fırsat vermiyor, kendini haklı çıkarmaya çalışıyor, kendi yaptığı hatayı bize mal etmeye çalışıyor. Biz bu duruma fazla dayanamayıp robotu kapatarak “yeter be, hep kendini acındırdın” dememize rağmen yine susmadan konuşuyor. Diğer kadın arkadaşın sabrı taştı, “sus lan yeter artık, ne diyorsun, derdin ne senin, o yalakalığını köpekliğini yaptığın müdürün bile elimden alamaz seni” diye bağırmaya başladı ve üzerine yürüdü adamın, araya girdiler bırakmadılar. Biz de müdür yardımcısına derdimizi anlattık, ama sonuçta onlar patronun adamları, bizim derdimizi sadece dinler gibi yaparlar, hiçbir çözüm de bulmazlar. Şef yine uğraştı bizimle. Bu sefer yerimizi değiştirmeye ve bizi ayırmaya çalıştı fakat başaramadı. Biz birlikte çalışacağız diyerek direttik. Tabii bu arada parçalıyor kendini ama bir şey yapamadı.
Çalıştığımız fabrikada o kadar haksızlık yetmiyormuş gibi bir de şeflerin hakaretlerine maruz kalıyoruz. Sözde sekiz saat çalışıyoruz ama gerçekte her gün öğlen yarım saat fazladan çalışıyoruz. Gece vardiyasında yemeğimiz yok, çayımız şekerimiz yok, çay paydosumuz yok. Yiyecek ve içeceklerimizi evlerimizden getiriyoruz. Fabrikada haksızlıklara karşı birbirimizi savunalım, yoksa patron ve patronların yalakaları bizleri iyice eziyorlar, buna izin vermeyelim.
Bizim Hiç mi Suçumuz Yok?
Kroman Çelik’te Bir İş Cinayeti Daha
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...
- DİSK 24-27 Aralık tarihleri arasında bölge temsilciliklerinin olduğu şehirlerdeki vergi daireleri önlerinde, Ankara’da Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde “İnsanca Ücret Vergide Adalet” talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İşyerlerinde...
- Bir an için zifiri karanlıkta kaldığımızı düşünelim. Yanımızı yöremizi görememenin huzursuzluğuyla korkuya kapılırdık. Ne yazık ki bugün milyonlarca işçi ve emekçi yüreğinde benzer bir korku taşıyor. Çünkü dünyamıza egemen olan kapitalist düzende,...
- İşçi Dayanışması’nın 197. sayısında, Emekçi Gençlik köşemizdeki “Yaşadım Diyebilmek İçin” yazısında şöyle deniyordu: “Öyle bir zamandan geçiyoruz ki her geçen gün daha fazla sayıda genç arkadaşımızın kendine “en güzel yıllarım bu mu?” diye sorduğunu...
- Merhaba, ben Polonez işçisiyim. Daha doğrusu işçisiydim. Direnişimizin 163. günündeyiz, son 21 gündür direnişimizi Çatalca Adliye Sarayı önünde yürütüyoruz. Geçenlerde bir gazeteci arkadaşımız “2025’ten beklentiniz nedir?” diye bir soru sordu. “...
- Sendikalı, sendikasız, hatta sigortasız çalıştırılan işçi kardeşlerim, her yılın son ayında hepimizin kulak kesildiği asgari ücret tiyatrosu başlar. Bu sene de aynı şekilde adeta bir tiyatro izledik. Sınıf temelinde örgütlü mücadelenin bir parçası...