Buradasınız
İsyan Ateşi Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da
AKP hükümetinin meclisten geçirdiği “torba yasa”yla işçi sınıfının elindeki son kırıntılara da el konulacak, sömürü daha da katmerli hale gelecek. İşçi sınıfına dönük saldırılar giderek ağırlaşıyor. Hükümet ve patronlar “ekonomi büyüyor” diyorlar. Ekonomi büyüyor, ama işsizlik artıyor! Çalışma saatleri uzuyor, çalışma temposu hızlanıyor, reel ücretler giderek düşüyor, taşeronlaştırmayla kuralsız, güvencesiz çalışma alabildiğine yaygınlaşıyor, emekli olmak hayal oluyor, iş güvenliği önlemleri alınmadığı için her gün onlarca kaza oluyor ve birçok işçi bu kazalarda yaşamını kaybediyor. Patronların sermayesi büyürken işçi sınıfı kölece çalışma ve yaşama koşullarına mahkûm ediliyor. Ama patronlar sanmasınlar ki tüm bu saldırıları sineye çekeceğiz. Öfkemiz alttan alta birikiyor ve kabarıyor. İşçi sınıfı ve emekçi halk kitleleri hiç beklenmeyen bir anda patronların suratına silleyi indiriverecek. Meselâ Tunus ve Mısır’da emekçi halk yığınları hiç beklenmeyen bir anda diktatörleri alaşağı ettiler. Emekçilerin biriken öfkesi egemenleri titreten bir isyana dönüştü; on yıllardır zulüm gören Arap emekçileri egemenlerden hesap soruyorlar.
1990’larda dünyanın tüm kapitalistleri şunları söylüyorlardı: “Küreselleşme başladı, artık savaşlar olmayacak, ekonomi sürekli büyüyecek, refah paylaşılacak, patronlarla işçiler arasındaki mücadele bitti!” Bunların hepsi kocaman bir yalandı. Amaçları işçi sınıfının bilincini bulandırmaktı: “Örgütlenmeye ve mücadele etmeye ne gerek var” demek istiyorlardı. Tüm dünyada işçi sınıfının elindeki hakları gasp etmeye başladılar. Latin Amerika’dan Afrika’ya, Asya’dan Avrupa’ya kadar her yerde sermaye sınıfı, işçilerin sahip olduğu hakları yok etmek için “torba yasa” benzeri yasalar çıkarttı. Patronların önündeki engeller kaldırıldı, dizginsiz sömürünün önü açıldı. Kriz bitti derken, kapitalist sistem büyük bir ekonomik krize yuvarlandı. “Bir daha savaş olmayacak” diyen emperyalist sözcüler dünyayı yeniden paylaşmak için savaş naraları atmaya başladılar.
Ama işçi sınıfının da öfkesi birikiyordu. İşçi sınıfının, patronların sömürü düzenine karşı biriken öfkesi 2000’li yıllarda Latin Amerika’da patladı ve dalga dalga yayıldı. Arjantin’de, Ekvator’da, Bolivya’da, Meksika’da, Venezuela’da işçi sınıfı isyan etti, başkaldırdı. Birçok fabrikada üretimi ele alan, buna uygun örgütlenmelere giden Latin Amerikalı işçilerin yaktığı ateş sönmedi. Çok geçmeden Fransa’da göçmen işçiler isyan ettiler. Geçen sene bir kez daha Fransa dâhil birçok Avrupa ülkesinde işçiler ve öğrenciler çalışma koşullarının ağırlaştırılmasına, emeklilik yaşının yükseltilmesine, harçlara yapılan zamlara karşı genel grevler yaptılar, yüz binler halinde sokağa indiler. Derken isyan dalgası Yunanistan’a sıçradı. Yunanistan işçi sınıfı kapitalist krizin faturasını ödemeyi reddediyor. Peş peşe pek çok grev yaptı ve hayatı felç etti. Yunanistan işçi sınıfı mücadele etmeye devam ediyor.
Şimdi isyan ateşi Kuzey Afrika ve Ortadoğu’yu sarmış durumda. On yıllardır açlıkla, yoksullukla, işsizlikle terbiye edilen, demokratik hak ve özgürlükleri elinden alınan Arap emekçileri, tarihe geçecek şanlı bir mücadele veriyorlar. Bundan iki ay önce mücadele kıvılcımını, iş bulamadığı için işportacılık yapan, ama tezgâhı elinden alındığı için kendini yakan Tunuslu genç Muhammed Buazizi çaktı. Muhammed’in kendini yakması kaynamak üzere olan kazanı taşırdı. Yılların biriken öfkesi patlamalı bir şekilde kendini açığa vurdu ve diktatör Bin Ali’nin “saltanatı” sallanmaya başladı. Ayağa kalkan Tunuslu emekçilerin önünde hiçbir güç duramadı. Ne tazyikli su, ne cop, ne gaz, ne kurşun… Tunus egemenleri sömürü düzenini kurtarmak için diktatörlüğün simgesi Bin Ali’ye yol verdiler. Ancak halk yığınları bu aldatmacayı görüyor, “diktatör gitti, diktatörlük yerinde duruyor” biçiminde haykırmaya devam ediyor.
Tunus’ta başlayan isyan kısa zamanda diğer Arap ülkelerine de sıçradı. Tunus’tan sonra Cezayir’e sıçrayan mücadele ateşi kısa bir süre sonra etkisini Mısır’da, Ürdün’de ve Yemen’de de göstermeye başladı. Fakat en büyük patlama Mısır’da yaşandı. Şurada burada başlayan gösteriler kısa zamanda kitleselleşti, ekmek ve özgürlük sloganları sokakları inletmeye başladı. Polisin halkın üzerine doğrudan ateş açmasına, yüzlerce insanın ölmesine, binlercesinin yaralanmasına rağmen emekçi kitleler evlerine dönmediler. Korku duvarı birden bire yıkıldı. 30 yıldır sıkıyönetim altında inletilen, sömürülen, özgürlükleri ellerinden alınan, onurları kırılan emekçi yığınlar tam anlamıyla sel olup meydanlara aktılar. Özellikle de isyanın üçüncü haftasından itibaren işçi grevleri giderek yaygınlaşmaya başladı ve etkili oldu.
Kitlelerin devrimci isyanının hedefinde Mübarek rejimi vardı. Kadınıyla erkeğiyle, yaşlısıyla çocuğuyla, Müslümanıyla Hıristiyanıyla milyonlar, Mübarek rejiminin son bulması için ayağa kalktı. Milyonların ayağa kalkması sonucunda Mübarek istifa etmek zorunda kaldı, kitleler muazzam bir coşku yaşadılar, yaşıyorlar. Fakat Mübarek’in tüm yetkilerini orduya devrettiği Mısır’da, Mübarek rejimi henüz yerinde duruyor. Sokakları ve meydanları özgürlük alanları haline getiren emekçi kitleler yalnızca demokrasi istemiyorlar, aynı zamanda açlık, yoksulluk ve işsizliğin de son bulmasını istiyorlar. Meydanlarda, iş saatlerinin düşürülmesi, ücretlerin yükseltilmesi, sendikaların önünün açılması gibi işçi sınıfının talepleri de yükseliyor.
Şu anda kitlelerin hedefi Mübarek’le ya da Bin Ali’yle özdeşleştirdikleri diktatörlük rejimleri, ancak bir gün sıra tüm sömürücülerden hesap sormaya da gelecek. Fakat kapitalist sömürücülerden ve onların düzeninden hesap sormak için, işçi sınıfının bağımsız sınıf çıkarları temelinde örgütlenmesi gerekiyor. Böyle bir örgütlülük olmadan mücadele daha ileriye gidemeyecektir. Şurası kesin ki, ayağa kalkan milyonlarca Mısır ve Tunus emekçisi için bu isyan günleri unutulmayacak ve bu deney işçi sınıfının daha güçlü bir şekilde örgütlenmesinin önünü açacaktır. Ortadoğu’nun tüm emekçilerine örnek olacaktır.
İşçi sınıfının örgütsüz oluşundan güç alan, haklarımızı gasp eden, “torba yasa”ları meclisten geçiren, sömürüyü katmerli hale getiren Türkiye’deki egemenler sanmasınlar ki, devran hep böyle gider. Biz bilinçli işçiler biliyor ve inanıyoruz ki, işçi sınıfı er ya da geç sömürücülerden mutlaka hesap soracak! Bu nedenle hiçbir zaman umutsuzluğa yer yok! Tüm sınıf kardeşlerimizi derneğimiz UİD-DER çatısı altında yarınlara hazırlanmaya çağırıyoruz.
- İngiltere’de İşçi Sınıfı Irkçılığa Geçit Vermiyor!
- Doro-Çiba: Hiroşima’dan Gazze’ye Emperyalist Savaşlara Hayır!
- İngiltere’de Filistin Halkıyla Dayanışma Büyüyor, İşçi Sınıfı Faşizme ve Irkçılığa Geçit Vermiyor!
- Nijerya’da Emekçiler Hayat Pahalılığına Karşı Ayakta!
- İngiltere’de Göçmen Düşmanlığı, Irkçı ve Faşist Yükseliş Protesto Edildi
- İşçilerin Kapitalist Sömürüye ve Emperyalist Savaşa Öfkesi Büyüyor!
- Bangladeş’te Gençler, Emekçiler Ayakta!
- Şerife Muhammedi’ye Özgürlük!
- Samsung Electronics’te Tarihi Greve Çıkan İşçilerin Mücadelesi Sürüyor
- İngiltere’de Seçimlerin Ardından On Binler Filistin Halkı İçin Yeniden Meydanlarda
- Kapitalizmde Sorunlar da Dünya İşçilerinin Mücadelesi de Büyüyor!
- Güney Kore’de Fabrika Yangını: Kâr Hırsı Öldürüyor
- İngiltere’den ABD’ye Yüzbinler Filistin Halkı için Meydanlarda
- Güney Kore’de Tarihi Grev: Samsung Elektronik İşçileri İlk Kez İş Bıraktı
- Avrupa’da Tarım Emekçilerinin Mücadelesi Sürüyor
- İranlı Emekçiler Her Şeye Rağmen Mücadeleyi Sürdürüyor
- İsrail’in Gazze’deki Saldırıları Sürüyor, Filistin Halkıyla Dayanışma Eylemleri Büyüyor
- Nakba’nın 76. Yılında İngiltere’de Yüzbinler Yeniden Meydanlarda
- Arjantin’de 24 Saatlik Genel Grev
- 1 Mayıs’ta Dünyanın Dört Bir Yanında Meydanlar İşçi ve Emekçilerin Talepleriyle Yankılandı!
- Senin Memleket Nere?
- Düşmanlığı ve Savaşları Nasıl Meşrulaştırıyorlar?
- İşçi Sınıfının Sömürüye Karşı Mücadelesi Durdurulamaz!
- İşçi Dayanışması 196. Sayı Çıktı!
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Umut Şarkılarını Birlikte Söyleyelim!
- Bahis Oyunu Aslında Kimin Oyunu?
- Depremin Yaraları Kanamaya Devam Ediyor
- Ne Kadar Vergi Veriyoruz, Karşılığında Ne Alıyoruz?
- Dert Bizde Derman Ellerimizde, Birliğimizdedir!
- İşçi Dayanışması 195. Sayı Çıktı!
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Sendikal Örgütlülük Kâğıt Üstünde Kalmasın
- Tarihin Bir Yankısı: Sınıfına İnan, Gücüne Güven!
- Bu Fikirleri Kimler Üretiyor?
- Kamuda Tasarruf Paketinden Payımıza Düşenler
- Kapitalizm Yıkılmadan İnsanlık Nefes Alamaz!
- İşçi Dayanışması 194. Sayı Çıktı!
Son Eklenenler
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.
- Herkesin dilinde olan basit, masum bir soru… Ama aynı zamanda soranın da cevaplayanın da belli düşünce kalıplarına hapsolduğunu gösteren bir soru: Senin memleket nere? Fabrikada yeni işe başlayan birine, sokakta, otobüste, parkta tanıştığımız birine...
- İki kız kardeş, 15 yaşındaki Esmanur Argun ve 18 yaşındaki ablası Elif Argun, Urfa Viranşehir’den tarım işçisi olarak Bursa’ya gelmişlerdi. İşe giderken onları taşıyan traktörün devrilmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Kısacık yaşamları gibi...
- Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin sendikalı çalışma hakkı ve işe iade talebiyle başlattıkları direniş sürerken 9 Ağustosta İstanbul Valiliği önüne giderek seslerini duyurmaya çalıştılar. Türk Harb-İş...
- Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Üniversitesine bağlı Murat Dilmener Hastanesinin su tesisatının patlaması üzerine, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanı çöktü. Solunum cihazına bağlı bir bebek hayatını kaybetti. Solunum cihazına bağlı olan ve...
- UİD-DER’e gelmeden önce de bu dünyada olup bitenlere karşı öfkeliydim. Bir şeyler yapmak istiyordum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Yani öfkemi doğru yerekanalize edebilmiş değildim. UİD-DER sayesinde kapitalist bir sistemde yaşadığımızı ve tüm...
- 31 Mart yerel seçimleri sonrası belediye işçilerine yönelik işten atma ve ücret gaspı saldırıları devam ediyor. İşten atılan işçiler işe iade talebiyle direnişe başlarken ücretleri gasp edilen, düşük ücret dayatılan işçiler de çeşitli eylemlerle hak...
- Sokak köpeklerinin katledilmesinin önünü açan yasa geçtiğimiz günlerde AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla Meclisten geçti. Yasa hazırlanırken ve oylanırken yaşananlara baktığımızda nasıl bir düzende yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Yasa gündeme...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen deprem bölgelerinde barınma sorunu bile çözülmüş değil. Depremden sonra TOKİ, 18 ilde 674 bin 238 konut yapılmasını hedeflediğini açıklamıştı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı...
- İkinci Dünya Savaşının son aylarında ABD’nin Hiroşima’ya atom bombası atması ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak acıyla hatırlanmaya devam ediyor. Bu büyük katliamın 79. yıldönümü olan...
- 28 Temmuz 1914’te dünyanın o güne kadar gördüğü en kanlı savaş başladı. Tam dört yıl süren ve 20 milyon insanın ölümüne, milyonlarcasının yaralanmasına ve sakatlanmasına, kentlerin yakılıp yıkılmasına yol açan bu savaş tarihe Birinci Dünya Savaşı...
- İspanya’da bir duvarda şöyle yazıyor: “El que nos roba es de aqui y rico no inmigrante y pobre.” Yani “Bizi soyanlar göçmen ve yoksul değil, buralı ve zengin.” Bu kısacık bir duvar yazısı içinde bulunduğumuz durumu çok çarpıcı bir şekilde anlatıyor...