Buradasınız
Şaşaalı Restoranların Mutfakları ve Göçmen İşçiler
Tuzla’dan bir kadın işçi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
İşsizlik sürecim boyunca birçok kafede çalıştım. Daha önce hiç kafelerde çalışmadığım için haliyle birçok durumu ilk defa gözlemleme imkânım oldu. Kafelerde düşük ücret, sigortasız çalışma ve uzun iş saatleri normalleşmiş durumda. Kafe ve restoranlarda yaygın bir şekilde göçmen işçiler, mesela Özbekler, Gürcüler çalıştırılıyor. Ama en çok karşılaştığım Özbek işçiler oldu. Yaşadıkları ülkede iş imkânı olmadığı için senelerce, ailelerinden uzakta, Türkiye’de güvencesiz koşullarda çalışmak zorunda kalıyorlar. Birçok yerde göçmen işçilerle karşılaşmak mümkün, özellikle kafelerin mutfaklarında. Müşteri olarak gittiğiniz o şaşaalı restoranların ön tarafı değil de genelde arka taraflarında.
Son çalıştığım kafede Özbek bir ablayla tanıştım, Gülbahar abla. Ama yüzü adı gibi gülmüyor. Çok az Türkçe bilmesine rağmen çok iyi anlaşıyoruz. İki işyerinde birden çalışıyor. Gece 11.00’dan sabah 04.00’a kadar bir çorbacıda, öğlen 12.00’dan akşam 22.00’ye kadar ise beraber çalıştığımız kafede bulaşıkçılık yapıyor. “Memlekette ev aldım, borcum çok” diyor. Gülbahar abla üç çocuk annesi, çocukları memlekette, onları çok özlemiş. Tek tek resimlerini gösterdi, sonra gözleri doldu. Ben de pek sulu gözlüyüm zaten, beraber biraz ağlaştık. Bir yıldır çocuklarını görmüyor. Çalışmadığı zaman geceleri, çalıştığı zamanlarsa sabahları uyku uyuyamadığını söyledi. “Sizin buralarda hocalar varmış, ilaç verip okuyup üflüyorlarmış. Var mı tanıdığın?” diye sordu. Bu soru üzerine beni bir gülme aldı. Sonra ona iki işte birden çalıştığını, bunun çok yorucu olduğunu, çözümün hocada olmadığını söyledim. “Zaten çocuklarından da uzaktasın, psikolojik olarak bu süreçten etkileniyorsun. Hocalara inanma” deyince güldü. Beraber 22.30 gibi işten çıkıyoruz. Beni otobüsüme bindirmeden gitmiyor. “Sen bin, ben göreyim giderim” diye yarım Türkçesiyle kızıyor bana. Bir de bindirince otobüse, annene babana selam söyle diyor. Yani kısa sürede abla-kardeş olduk.
Ertesi günü mutfağın ustası bizi çağırdı, “gündüzde iki eleman fazla, birinizi akşam 16.00’ya yazmalıyım, geceye geçen benimle gece ikide çıkacak” deyince Gülbahar ablayla birbirimize baktık. Bu şu anlama geliyordu; kabul etmezsek birimizden biri işinden olacaktı. Gülbahar ablanın yüzü kaygıyla doldu. İki işte birden çalıştığı için o vardiya diğer işyerinin saatleriyle çakışıyordu. Kabul edemezdi. Benim de bu saatleri kabul etmem mümkün değildi. Ustaya, “saatlerimizin değişeceğini bilseydim işe başlamazdım, ayrıca benim otobüsüm o saatte yok” deyince Gülbahar ablaya baktı. Usta “neyse sonra konuşuruz” dedi, mevzu 15 dakikalığına unutuldu. 15 dakika sonra usta, Gülbahar abladan gizli beni çağırdı. “Sen bizimle aynı saatler diliminde çalışmaya devam edeceksin, Gülbahar Hanım bayrama kadar çalışsın, sonrasında çıkaracağım” deyince gözlerim dolu dolu oldu. Çıkaracağım derken bütün insani duygularını kaybetmiş ve bana hakaret ediyormuş gibiydi. Üzüntüm dağ olmuştu. Ben bunu Gülbahar ablaya nasıl söylerim. Bir saat Gülbahar ablanın gözlerinin içine bakamadım. Hissetmişti sanki “beni çıkarırlar” diyordu. Yabancı olduğu için umursanmıyor, insan gibi görülmüyordu adeta. Ben öyle hissetmiştim ki sanki Türkiyeli olduğum için beyazdım ve imtiyazlıydım; o ise siyahî bir köleydi sanki!
Yoksulluk, işsizlik Özbek işçilerin ülkelerinde de ağır bir kamçı adeta. Kendi ülkelerinde iş bulamayan Özbek kadın işçiler yıllarca çocuklarından, ailelerinden uzakta düşük ücrete köle gibi çalıştırılıyorlar, dilini, kültürünü hiç bilmedikleri ülkelerde. Çalıştıkları yerlerde insan yerine konmuyorlar. Sigortasız ve güvencesiz çalışan göçmen işçiler, şaşaalı restoranların arkasındaki mutfaklarda, yani gözümüzün görmediği yerlerde, düşük ücrete bulaşık yıkayarak, temizlik yaparak yaşamaya çalışıyorlar. Dilimiz farklı ama çilelerimiz ne kadar da benziyor birbirine. Çok bir isteği yok Gülbahar ablanın bu hayattan, sadece yeni aldığı evinin borcunu bitirmek ve çocuklarına kavuşmak istiyor. Güvenceli bir iş, barınma biz işçilerin en temel hakkı. Bu haklarımızı almanın yolu Özbekiyle Türküyle, Gürcüsüyle Arabıyla dayanışma içerisinde olmaktan ve birlikte mücadele etmekten geçiyor.
2 Lira 25 Kuruş!
Ekmek, Çorba ve Kapitalizm
- Göçmen Düşmanlığı Kimin İşine Geliyor?
- Maden Ruhsatsız, Göçmen Sahipsiz!
- Göçmen İşçilerin Katili Sermaye Düzenidir!
- Hiçbirimiz Yerli Değiliz, Hepimiz Göçmeniz...
- Umut Tekneleri Ölüm Tekneleri Olmaya Devam Ediyor
- Hem Yurtdışına Gitmek İste Hem de Göçmenlere Demediğini Bırakma!
- Genç Bir Göçmen, Eziklik Duygusu ve Yitirilen Vicdanlar!
- Göçmen Kıyımı Bu Kez de Teksas’ta Yaşandı
- Kapitalizmde Güvenli Liman Yoktur!
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- İki Yıl Önce Bugün ve Kapitalizmin Fotoğrafı
- Fas Sınırında İnsanlık Trajedisi: Umut Tekneleri Ne Zaman Kıyıya Varacak?
- Umut Yolculuğu
- Hindistanlı Göçmen İşçilerin Eve Dönüş Mücadelesi
- Yunanistan’da ve Almanya’da Mültecilerle Dayanışma Eylemleri
- Bu Sistem Acı Üretiyor!
- Önyargı ve Suriyeliler Meselesi
- Fakir Baykurt’un Gece Vardiyası; Türk, Alman ve Suriyeli İşçiler
Son Eklenenler
- Aralık ayında tüketici fiyatlarının yüzde 1’in biraz üzerinde yükseldiği, yıllık enflasyonunsa azalarak yüzde 44 civarında gerçekleştiği açıklandı. Bu oranlara bakarak enflasyonun hız kestiğine, ücret zamlarının “beklenen enflasyona” göre belirlenip...
- 2025 yılı için asgari ücret zammı, TÜİK’in sahte rakamlarıyla açıklanan enflasyon oranının dahi altında kalan yüzde 30 olarak belirlendi. Patronlar da işçilere bu sefalet zammını dayatıyor. Şubat ayıyla beraber zamlı ücretlerin açıklanması sonrası...
- İş kazaları ve iş cinayetleri dur durak bilmiyor. Sermeyenin aç gözlülüğü işçileri yaşamından ediyor. Balıkesir’de bulunan ZSR Patlayıcı üretim tesisinde, 24 Aralık 2024’te gerçekleşen patlamada 11 işçi yaşamını yitirdi. Patlama sonrasında Balıkesir...
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. Aradan geçen zamanda depremlerin yarattığı yıkımın, ortaya saçılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin ve boş vermişliğin hesabı sorulmadı. Siyasi gelişmelerle, yaratılan yapay gündemlerle yaşanan felaketin...
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...