Buradasınız
Savaş Çocuk Oyunu Değil!
Geçtiğimiz haftalarda Türkiye hava sahasını 17 saniye ihlal eden bir Rus bombardıman uçağı düşürüldü. Ardından hem Türkiye’deki hem Rusya’daki iktidarlar karşılıklı yalan bombardımanına başladılar. Elbette bu yalanlar etkisini kısa zamanda gösterdi. Savaşın ölüm ve yıkım olduğu gerçeği “Rusya da kimmiş? Haddini bildirdik! Gazı keserse tezek yakarız”, “bu halk çile çekmeye alışkındır” sözlerinin gölgesinde kaldı. Savaş sadece gazın kesilmesi demek değildir. Savaş, işçilerin, emekçilerin bombaların altında kalması, ölmesi ve sakat kalması demektir. Savaş, yıkılan ve yaşanamaz hale gelen şehirler demektir. Savaş kan ve gözyaşı demektir. Ama egemenler tarafından kışkırtılan milliyetçilik bu gerçeklerin üzerini örtüyor.
İki devlet de “mağdur” ve “haklı” rolü oynuyor. Kendi ülkelerindeki vatandaşlarını kandırmaya çalışıyorlar. Oysa iki devlet de masum falan değildir, iki devlet de açıkça halklarını savaşa doğru sürüklemektedir. Hem de ne için? Suriye pastasından pay kapmak için!
Bu konuda devletlerin söylediği yalanları bir yana bırakıp işin aslına bakalım. Öncelikle bir ülkenin sınırlarını koruma hakkı başka bir şeydir, sınırını teğet geçen uçak sınır ihlali yaptı diye uçak düşürmek başka bir şey. Örneğin Ege’de Türkiye’nin savaş uçakları Yunan hava sahasını bugüne değin yaklaşık 2500 kez ihlal etmiş. Yunan uçakları da Türkiye hava sahası ihlali yapmış. Yani ihlal olması demek otomatik olarak ülke güvenliğinin tehlikeye düşmesi demek değildir. Uçağın düşürülmesinin ardında “güvenlik endişesi” olduğu tam bir yalandır.
Şu an Ortadoğu’da bir yağma savaşı sürdürülüyor. Bu savaşa bulaşan tüm devletler, petrol ve doğalgaz kaynaklarından, enerji nakil hatlarından, yatırım ve pazar alanlarından pay kapmaya çalışıyorlar. Yani hangi devlet ne kadar siyasi etki kurarsa, kendi ülkesindeki patronlar da ona göre ihale kapacak, zenginleşecek. Suriye, Irak, Libya, Yemen gibi ülkelerde işte böyle bir paylaşım kavgası yürüyor. Rusya ve Türkiye de tıpkı ABD, İngiltere, Fransa, Çin, İran, Suudi Arabistan gibi Suriye’de kendilerine yakın yönetimler kurdurmaya çalışıyorlar. Bu ülkelerin hepsinin bahanesi IŞİD ve benzeri caniler. Oysa IŞİD ve diğerlerini besleyip büyüten, sonra da bahane olarak kullanan da bizzat onlardır.
Putin, Esad rejimini sağlamlaştırıp kendi dümen suyunda hareket edecek bir Suriye oluşturmak istiyor. Akdeniz’de gücünü arttırmak istiyor. Türkiye hükümeti de iddia ettiği gibi masum değildir. Başka ülkelere “ne işiniz var Suriye’de?”, “ne işiniz var Yemen’de?” diye sorarken, sıra kendisine geldiğinde “orada çıkarlarımız var, orada soydaşlarımız var” diyerek yaygara koparıyor. Oysa 2011’den bu yana Suriye’yi karıştıran politikalar yürüten bizzat Türkiye’dir. Suriye’ye leş kargaları gibi üşüşen devletler arasında haklı ya da masum olan bir devlet yoktur.
Aslında Rusya ve Türkiye halklarının birbirlerine karşı bir husumeti yoktur. Yoksul emekçilerin düşmanlık için bir nedeni de yoktur. Düşmanlığı kışkırtanlar egemenlerdir. Suriye’de, Ortadoğu’da söz sahibi olmak için emekçi halkları gözünü kırpmadan savaş cehennemine atanlardır. “Vatan savunusu” adı altında halkları birbirine karşı kışkırtanlar, kirli kapitalist hesapları olan siyasi liderlerdir. Ama onlar bize savaşı çocuk oyuncağı gibi sunuyorlar.
Osmanlı’yı Almanya’nın yanında 1. Dünya Savaşına sokan siyasetçiler, Osmanlı devletinin savaştan büyük paylar alacağını hayal ediyorlardı. Bunun sonuçları halklar için çok acı oldu. 90 bin asker Allahuekber Dağlarında soğuktan donarak öldü. Osmanlı devleti Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan da olmuştu. 1. Dünya Savaşında tam 15 milyona yakın insan yaşamını kaybetti. Ama kapitalistlerin ve onların devletlerinin umurunda değildi milyonların ölmesi. Nitekim çok kısa bir süre sonra 2. Dünya Savaşı patladı ve bu savaş Avrupa’yı yerle bir etti. ABD, Japonya’ya atom bombası attı, tarifsiz acılar yaşandı ve inanılmaz bir şekilde 55 milyon insan bu savaşa kurban edildi. Bu savaşta ölenler işçiler, emekçiler; kârlarını büyütenler ise kapitalistlerdi.
Bugün Türkiye’yi savaş bataklığına sürükleyen siyasetçiler, kendi ülkelerinin insanlarına en büyük kötülüğü yapıyorlar. Onlar için atıp tutmak, ahkâm kesmek kolaydır. Emperyalist haydutların savaşına son verebilecek olanlar işçiler, emekçilerdir. Ancak bunun için önce savaşın gerçekten bir çocuk oyuncağı olmadığını kavramalı ve kışkırtmalara gelmemeliyiz.
Borçlu
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
Son Eklenenler
- Türkiye’de işçiler, reel ücretlerin düşmesi, çalışılmış günlerin ücretinin dahi patronlar tarafından gasp edilmesi gibi sorunlarla boğuşuyorlar. Diğer taraftan sağlık emekçileri ticarethaneye dönüştürülen sağlık sisteminin dayattığı ağır iş yüküyle...
- Geçen gün metal işçisi arkadaşımla bir araya geldik. Çayımızı içerken sohbet etmeye başladık. Konumuz toplu iş sözleşmesiydi.
- İlk kez UİD-DER’le 1 Mayıs’a gelen arkadaşımız, 1 Mayıs’ın daha önce duyduklarından, anlatılanlardan bambaşka bir şey olduğunu söyledi. Kadınlar, çocuklar, işçiler el ele halaylar çektik, hepimiz kardeş gibiydik.
- Merhaba, ben İzmir de yaşayan bir gencim. İstanbul’a UİD-DER’le 1 Mayıs’a katılmak için geldim. 1 Mayıs öncesi hazırlıklar için derneğe gittim. Çok sıcak bir ortam ve dayanışma duygusu sarmıştı her yeri.
- Sarayları süsleyen altın, sultanların ve soyluların yaşamında zenginliğin en önemli ölçüsü olmuştur. Fakat bu zenginliği üreten zamanın köleleri ve günümüzün işçileri için bu maden her zaman acı, gözyaşı ve ölüm getirmiştir. Altın madenlerinde...
- Çalıştığım işyerinde uzun yıllardır çalışan ve EYT yasası çıktıktan sonra SGK’ya başvurup emekli olanlar var. Malûm, emeklilik maaşı iktidar eliyle kuşa çevrildi. Bizim patron da sayıları azımsanmayacak kadar çok olduğu için EYT’li işçileri bir an...
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...
- Dünya genelinde yoksulluk ve baskılar büyüyor, emperyalist savaşın alevleri gün geçtikçe yayılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunlar, krizler derinleşiyor. İşçi sınıfı ise kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten, birlik olup...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...