Buradasınız
Sebze Reyonu Önünde Gergin Bekleyiş
Kocaeli’den bir kadın işçi

Geçenlerde işten gelip, evde ne var ne yok diye şöyle bir yokladım. Bir baktım ki evde sebzeler bitmiş, karnımızı doyuracak katıklarımız tükenmişti. Gidip cebimdeki paramın yeteceği kadar erzak almaya karar verdim. Hiç olmazsa bir sebze yemeği pişirir akşam damağımızı tatlandırırdık. İşyerinde akşama kadar kafam davul gibi olmuştu. Alacaklarımı unutmamak için ihtiyaçları yazdım, liste yaptım. Akşam vakti olduğu için geç kalmadan evden hızlıca çıktım ve yola koyuldum.
Yolda giderken nereden alayım diye düşündüm. Pazar var nasıl olsa, dedim. Orada uygun sebzeler oluyordu. Hem bunu yalnız ben değil bir sürü işçi kardeşim de böyle düşünüyordu. Neyse tam pazara doğru yol almışken pazarın ta uzaklara taşınmış olduğu aklıma geldi. “Eyvah!” dedim içimden, mecburen markete gideceğim. Bu zamanlarda her şeye zam geliyor. “Acaba sebzeye de zam yapmışlar mıdır esnaflar, süpermarketler-hipermarketler?” dedim kendi kendime. Ya kısmet, dedim, markete yaklaştım. “Ben de tane tane alırım, ne yapayım!” dedim. Marketten içeri girdim ayaklarım reyona gitmiyor. Çünkü karşılaşacağım manzara sanki içime doğmuştu. Ne de olsa dolar yükselmiş ve lira karşısında değeri daha da artmıştı. Ya gerçekten zam gelmişse, ya hiçbir şey alamadan eve boş dönersem diye düşündüm. Korkunun ecele faydası yok ya, yanaştım reyona doğru. Hepsinin fiyatına sırayla bakmaya karar verdim. Uzaktan bana gülümseyen o şirin meyve ve sebzeler, yakından içimi ürpertmeye başladı. O da ne şimdi, yüzüm karıncalanmaya başladı! Herhalde tansiyonum düştü diye düşündüm bir an. Ama hayır, benim yüzümdeki karıncalanma, reyonda sebzelerin üzerindeki etiketler yüzündendi.
Uzun uzun baktım durdum. Muzun kilo fiyatı 14,49 lira, üzümün fiyatı 8,99 lira, hele o her yemekte kurtarıcı görevi gören, yemeğimin beti benzi domates beni çok öfkelendirdi. O da 9,89 liralık fiyatıyla beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Sinirlerim tavan yaptı, çünkü ben asgari ücretle çalışan bir işçiyim. Reyonun diğer ucunda duran sebze ve meyvelere hiç bakmadım bile. Kafamdan hemen yeni hesaplar yapmaya başladım. Fiyatlar gerçekten çok pahalıydı. Cebimdeki para marketin pahalılığına yetmediği için elim boş dışarı çıktım. Kendi kendime “bu pahalılıkla bu sebzeleri alan olmadan reyonda çürüyüp gidecekler” dedim. Ve daha uygun bir marketin yolunu tuttum yeniden. Nedenini iyi biliyoruz ki krizden dolayı her şeyin fiyatı çok yükseldi ve biz işçilerin ücretleri yerinde saydığı için gittikçe fakirleşiyoruz.
Gerçekler yüzümüze tokat gibi çarpıyor ve bu yüzden de uyanmaktan başka çaremiz yoktur. Ekonomiyi darboğaza sürükleyenler, sermayedarlar ve ülkeyi yönetenler, suçlu bizmişiz gibi faturayı bize kesiyorlar, bizi çok daha büyük bir darboğaza itiyorlar. Bu sefaletle her gün daha acı bir şekilde yüzleşirken bizim için kimse kurtarma paketleri çıkarmayacak. Bizi biz işçilerden başkası kurtarmayacak!
- Biz Bu Masalları Ayaküstü Çok Dinledik
- Ekonomik Sorunların Kaynağı Bulundu: İşçi ve Emekçiler!
- Vergiler Patronlardan Kesilsin!
- Soğanı Bile Lüks Hale Getiren Bu Rejim Gitmeli!
- Bakandan Dâhiyane Buluş: Kış Tatili!
- Bizim Yoksulluğumuz, Onların Yalanları Büyüyor
- Nasıl Küçüldük, Kimi Büyüttük?
- Bir İşçi Çocuğunun Gözünden Hayat Pahalılığı
- “2023’ü Beklerken” Neler Oldu?
- Zamlardan Haberi Olmayanlar da Var!
- Enflasyonu Asgari Ücret Zammı mı Arttırıyor?
- Büyüdüğümüzü Hissedebiliyor musunuz?
- Evsiz Kalmak mı Mücadele Etmek mi?
- Ekmeğimizi Büyütmek İçin!
- Haklı Olan Biziz!
- İktidarın Enflasyon Masalı
- Yağa Neden Zincir Vuruluyor?
- Yüksek Elektrik Faturalarına Tepkiler Sokaklara Taştı
- İşten Çıkarma Yasağı Sona Erdi, Saldırılar Başladı!
- Doların Yükselmesi Bizi İlgilendirmez mi Dediniz?
Son Eklenenler
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Türkiye’de siyasal gelişmelerin hızlandığı, her bakımdan zorlu, her bakımdan ağır bir süreçten geçiyoruz. İşçi ve emekçiler, emekliler, gençler olarak enflasyonun hız kesmesini, hayat pahalılığının son bulmasını, geçim derdinin hafiflemesini...
- Sosyal medya platformlarında her gün yeni bir trend beliriyor, insanlar yeni bir akımın peşinden koşturuluyor. Dün “lokma dünyası”, yakın zamanda “Dubai çikolatası” peşinde koşan insanlar, yarın farklı bir yiyecek ya da akımla tüketim sarmalına...
- Toplumun itirazının güçlenmesi, işçi sınıfının kendi talepleriyle, kendi örgütleriyle, kendi mücadele yöntemleriyle sahneye çıkmasıyla mümkün olabilir. Bunun yolu işçi sınıfının sendikal ve siyasal örgütlülüğünün, bilinç düzeyinin ve dolayısıyla...
- Elizabeth Gaskell’in Kuzey ve Güney adlı romanını okumaya başlamadan önce, kitabı okuduğunu düşündüğüm birçok mücadele arkadaşımın yorumlarını almak istedim. Biri önce dört bölümlük dizisini izlememi tavsiye etti, bir diğeri uzun bir özet gönderdi....
- 19 Marttan bu yana başta gençler olmak üzere protestolara katılanları polis şiddetiyle gözaltına alan, tutuklayan, tehdit eden rejimin saldırıları giderek artıyor. Saldırılar karşısında geri adım atmayan ve faşist baskılara itirazını dersleri boykot...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, başkent Londra’da hükümet binalarının bulunduğu Whitehall sokaklarına çıktı. Endonezya’da emekçiler, kabul edilen Silahlı Kuvvetler yasasını protesto etmek için sokaklara döküldü. Arjantin’de iktidara gelir gelmez...
- İşçi sınıfının yanında saf tutan, kalemini yoksulların, emekçilerin hayatını ve özlemlerini anlatmak için kullanan nice yazar, şair ve aydın geçmiştir dünyamızdan. 2 Nisan 1948’de yaşamdan koparılan Sabahattin Ali de bunlardan biriydi.
- Sevgili işçi kardeşlerim, İşçi Dayanışması’nın 202. sayısında ve UİD-DER web sitesinde yayınlanan “Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan” yazısını okudum ve sesli yorumunu defalarca dinledim. Bu yazı, sınıf bilinciyle hareket eden...
- Sevgili işçi kardeşlerim, işçi sınıfının büyüklerinden kulağımıza küpe olan bir söz vardır: “Ayağın taşa değse, kapitalizmden bil!” Sınıf bilinçli işçiler olarak, temas ettiğimiz her işçi kardeşimize bu sömürü düzeninin hepimize nasıl dokunduğunu...
- Yeşiline sevdalandım/ Mavisine…/ Gülen gözlerinden süzülen ışıltıya/ Bir şiir/ Bir şiir yolumuzu açar belki
- 29 Martta CHP’nin çağrısıyla Maltepe’de bir araya gelen 2 milyonu aşkın işçi, emekçi, öğrenci, emekli; faşist saldırılara, polis şiddetine, baskı ve yasaklara, adaletsizliğe karşı “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz” diye haykırdı...