Buradasınız
Sokakta Hoşnutsuzluk Hâkim
Kartal’dan bir öğretmen
Geçenlerde internette sokak röportajlarından birinde, bir lise öğrencisinin feryatlarını dinlediğimde gençlerin hayatın zorluklarını her geçen gün daha fazla fark etmeye başladıklarını bir kere daha görmüş oldum. Okul formasıyla yolda yapılan röportaja katılmış olan bu genç seri bir şekilde, takılmadan, tökezlemeden, öfkeyle konuşuyordu. Belli ki anlattığı şeyleri epey zamandır kendine dert edinmiş, dolup dolup patlıyordu. Röportajda anlattıklarını sizinle paylaşmak istedim.
“15 yaşındayım, 2006’lıyım. 24 Mart 2006. Ben ay sonunu düşünüyorsam ailem yüzünden, doğru düzgün et yiyemiyorsam, defter paramı haftalık harçlığımı yiyemeden almaya çalışıyorsam bunun suçlusu bu iktidardır. Ben arkadaşlarımla hafta sonu çıkıp bir kahve içemiyorsam, ya Dolmabahçe’ye giriş 10 lira, benim cebimde para yok diye giremedim geçen gün. Aylık abonman yaptırıyor arkadaşlarım, sırf yol parasını harçlık olarak kullanmak için. Ben bunları yapamıyorsam, ben rahat hissedemiyorsam, benim ailem rahat hissedemiyorsa, bunun suçlusu bu iktidardır. Ben anneme 1,5 sene boyunca gazetelerden iş ilanı aradım ya! Annem 37 yaşında iki evladı var. Anneannemle yaşıyorum. Anneannemin eline bakmaktan ben sıkıldım ya! İşsizlik bir yandan. Ya üniversite okuyacağım ilerde. Teknik bölümdeyim şu an. Makine mühendisliği okusan 3700 gibi komik rakamla iş veriyorlar sana. Okusam da bir şey olmayacağım. Okusam işsiz kalacağım, annem babam sürünecek, kardeşimin yüzüne nasıl bakacağım ilerde. Hadi üniversiteye yolladılar beni mezun ettiler, o kadar paralar döküldü, ben sonra onlara nasıl karşılığını vermeyi planlıyorum? Asgari ücretle ya şuraya gireceğim ya buraya gireceğim ki evimin geçimini sağlayayım. Yok, yani yok! Bir ümit göremiyorum. Cebimdeki telefonun kılıfı yırtıldı, kılıf alamıyorum mesela. En basiti bunlar! Okul çantam 6. sınıftan kalma. Altımdaki kotu halamlardan para alarak aldım. Daha niceleri... Bu formanın yedeği yok mesela. Bir haftadır bunu giyiyorum. Durumumuz sıkıntılı, 3 bin lirayla dört kişi geçiniyoruz.”
Nerdeyse her sokak röportajında gençlerden bu gibi tepkiler geliyor. Her yaştan, her işten, her kesimden. Hatta son seçimlere kadar AKP’ye oy vermiş ama bugün gidişata tepki gösterenlerin sayısının arttığına tanık oluyoruz bu röportajlarda. Sokak röportajlarında işçiler, öğrenciler, kadınlar, gençler, hatta çocuklar bile gidişata “yeter artık” diyor. Arada yaşlı amcalar sesini çıkaranlara “çıkar telefonunu” dese de aynı amcaların eve aldıkları ekmek azaldıkça aynı şeyi demeye devam etmeyeceklerini gayet iyi biliyoruz.
Her gün yaşadığımız bir soruna yeni bir sorun ekleniyor. İş sorunu, aş sorunu, eğitim sorunu, sağlık sorunu, felaketler, barınma sorunu... Bu sorunları yaşadıkça daha yüksek sesle konuşmaya, artık sorumlunun kim olduğunu, ne olduğunu daha cesaretle söylemeye başlıyoruz. Daha fazla kişiden ses çıkmaya, sesler birbirini dinlemeye ve duygular ortaklaşmaya başlıyor. Daha önce bizi dinlemeyenler dinliyor, “haklısın” diyor. Daha önce bizden uzak duranlar, yakınlaşmaya başlıyor. Artık nerdeyse farklı şeyler konuşamıyoruz. Birbirimize böyle güvenmeye başladıkça güzel şeyler yapacağımıza, güzel günler yaratacağımıza inancımız artıyor.
Ama iktidardakilerde de bir korku bir telaş! Basit bir örnek: Yeni Şafak Gazetesi “yazarı” ilahiyatçı Prof. Hayrettin Kahraman “iktidara zarar verecekse haksızlık ve yanlışlardan şikâyetle doğruları söylemek caizdir diyemem” diyor. Yani haksızlık ve yanlışlıklar karşısında susun diyor. Susun ki iktidar rahat etsin. Sadece iktidar değil kendisi gibi bu iktidardan nemalananlar da rahat etsin. Biz haksızlıklar karşısında sustuğumuz, boyun eğdiğimiz sürece saltanatları sürecek çünkü. Oysa bizim için susmak, yaşam ve çalışma koşullarımızın daha fazla kötüleşmesi anlamına geliyor. İktidar yalakaları “susun” diyor diye neden susalım?
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- DİSK Uluslararası İlişkiler Dairesi Müdürü Kıvanç Eliaçık, NotaBene yayınlarından çıkan “Orta Doğu’da İşçiler ve Sendikal Hareket” kitabı vesilesiyle 22 Eylülde UİD-DER’in konuğu oldu, kitap üzerine güzel bir söyleşi gerçekleştirildi. Ortadoğu ve...
- Patronlar işçi sınıfının sahip olduğu en küçük hak kırıntılarını bile yok edip kölelik koşullarını dayatıyor. Saldırıların dozu artıp kapsamı genişledikçe çok daha fazla sayıda işçi sorunlarına çözüm aramaya, birlik olma ve sendikalaşma yolunu...
- Havalar artık soğumaya başladı. Kara kış yavaş yavaş kapımıza doğru geliyor. Kış demek doğalgaz, gıda, elektrik, ulaşım, sağlık derken masraflarımızın katlanması demektir. Bu zorlukları birazcık azaltmak için her evde kışa küçük hazırlıklar...
- Sağlık çalışanları, 10 Ekimde aile hekimlerini ve sağlık çalışanlarını kapsayan sözleşme ve ödeme yönetmeliği taslağına tepki göstermek için bir araya geldiler. SES İstanbul Şubeleri, İstanbul Tabip Odası, İSTAHED, Birlik ve Dayanışma Sendikası,...
- İstanbul Çatalca’da Polonez işçilerinin haklı mücadelesi sürüyor. İşçiler ellerinden alınmak istenen hakları için direniyor ama karşılarında polisi buluyorlar. Polisi, emniyet müdürü, müftüsü yine patrona hizmet ediyor, kimin yanında olduklarını...
- 10 Ekim 2015 tarihinde DİSK, KESK, TMMOB ve TTB ile çeşitli emek örgütleri ile on binlerce işçi ve emekçinin katılımıyla gerçekleşen “Emek, Barış ve Demokrasi” mitinginde IŞİD tarafından tertiplenen saldırı sonucu 104 insanımızı kaybettik, yüzlerce...
- 10 Ekim 2015 tarihinde sendikalar, meslek örgütleri ve demokratik kitle örgütleri tarafından Ankara’da düzenlenen barış mitingine IŞİD’in bombalı saldırısı sonucu hayatını kaybedenler, katliamın 9. yılında anıldı. Ankara’da 10 Ekim Barış Derneğinin...
- İşçi ve emekçiler olarak zorlu günlerden geçiyoruz. Fakat tabiri caizse bunlar daha iyi günlerimiz. Türkiye ve dünyadaki gidişat içine itildiğimiz sorunlar yumağının büyümeye devam ettiğini gösteriyor. Mesela İsrail’in tüm dünyanın gözleri önünde...
- Enflasyon karşısında eriyen ücretlere yapılan zamların sınırlanması, emeklilik yaşının ve prim gün sayısının yükseltilmesi, iş güvencesinin ve kıdem tazminatının ortadan kaldırılması… Bunlar, Türkiye’yi yöneten rejimin orta vadeli programında yer...
- DİSK, 9 Ekimde Genel Merkez binasında düzenlediği basın açıklamasında Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmasını ve sendikal hakların önündeki engellerin kaldırılmasını talep etti. Açıklamayı DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu yaptı. Sendikalaşan...
- Çerkezköy’de bulunan Elba Bant fabrikasında grev devam ediyor. Petrol-İş Sendikasında örgütlü işçiler, toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 25 Eylülde grev demişlerdi. UİD-DER’li işçiler 6 Ekimde grevci işçilere bir dayanışma...
- 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail devletinin Filistin’de yürüttüğü savaş ve katliam büyüyerek devam ediyor. Savaşın alevleri Lübnan’a da sıçradı. İsrail ve diğer emperyalist devletlerin niyeti bu alevleri daha da büyütmek, Ortadoğu’da yoksul...
- Anladık ki korkacak bir şey yokmuş. Bize zaten en kötüsünü layık görmüşler. Sosyal hak yok, maaş ortalamamız asgari ücretin bin-iki bin lira üstü. Bize bunu layık görenler bu paralarla bir hafta yaşayamaz. Şimdi grevdeyiz, hiç pişman değiliz.