Buradasınız
Sorun Kaynak Yokluğu mu Sınıfsal Tercih mi?
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerji tüketimine kadar tüm kamu hizmetlerinin ücretsiz sağlanması mümkün! Ama söz konusu emekçilerin/toplumun çıkarları olunca, sermaye sözcülerinden anında şu yanıtı duyarız: Kaynak yok! Gerçekte sorun kaynak olmaması değildir, esas sorun kamu kaynaklarının nasıl kullanıldığı, buna kimin karar verdiğidir. Gazetemizin önceki sayısında “Bu Ekonomik Düzeni Değiştirsek Ne Olur?” başlıklı yazımızda “Toplumu, toplumsal ilişkileri, siyaseti, üretimi ve bölüşümü belirleyen şey içinde yaşadığımız ekonomik düzendir” demiştik. İşte kamu gelirlerinin elde edilmesini ve paylaştırılmasını da bu gerçek üzerinden değerlendirmemiz gerekiyor. Kapitalist sistemde yaşıyoruz. Bu düzende vergiler toplanırken asıl yük emekçi halkın sırtına bindirilir, harcanırken ise en az payı emekçiler alır. Görünürde her şey kanuna uygundur, ama zaten sorun buradadır. Hükümetler sermaye sınıfının ihtiyaçlarına göre yasalar çıkarırlar. Mesela ABD’de yıllardır süper zenginlerden daha fazla gelir vergisi alınması konusu tartışılır, ama hiçbir zaman hayata geçmez. Kriz dönemlerinde tekellere yüz milyarlarca dolar aktarılırken emekçiler parasız sağlık hizmeti bile alamaz.
Kamu kaynaklarının kullanımındaki eşitsizlik, Türkiye gibi toplum olma bilincinin daha az geliştiği, baskıcı rejimlerin olduğu ülkelerde çok daha can yakıcı hale gelir. Yaşı yetenler hatırlayacaktır. 1980’lerde TRT’de yayınlanan bir kamu spotu vardı: “Ödediğiniz her vergi okul, hastane, yol, su, elektrik olarak size geri dönecektir.” Bu spot, KDV gelirlerini arttırmak için yapılmıştı ve 12 Eylül darbesinin ardından paramparça olan toplum, ödediği vergilerin nereye gittiğini soracak durumda değildi. Tahmin edileceği gibi vergiler de diğer kamu kaynakları da gerçek anlamda halka hizmet olarak dönmedi. Turgut Özal döneminde, 1985’te başlayanözelleştirme furyasıyla kamu harcamaları kısıldı, kamuya ait araziler, binalar, fabrikalar satılarak özellikle sanayi sermayesi palazlandırıldı. Kamu kaynaklarının hoyratça kullanılması, kamu hizmetleri dâhil her şeyin özelleştirilmesi Erdoğan/AKP döneminde doruğuna çıktı.
Hatırlarsanız 2020’deki Elazığ depreminden sonra “deprem vergileri nerede?” sorusuna Erdoğan şöyle yanıt vermişti: “Harcanması gereken yere harcadık. Bundan sonra da bu tür şeylerin hesabını vermeye zamanımız yok.” Bu yanıtın anlamı açıktı: “Kamu kaynaklarını babamızın malı gibi kullanırız, kimseye de hesap vermeyiz!” Nitekim geçtiğimiz Mart ayında AFAD ve Kızılay’ın topladığı bağışların nerelerde kullanıldığının araştırılması için CHP’nin Meclise verdiği önerge, AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.
Türkiye tarihindeki tüm özelleştirmelerin yüzde 88’i kamu kaynaklarını “babasının malı gibi” kullanan Erdoğan döneminde yapıldı. “Halka hizmet” kılıfı altında inşaat ve enerji sermayesi ihya edildi. Köprü, havaalanı, yol, hastane inşaatları ihale yoluyla yandaş şirketlere verildi. Bunların işletmesi de şirketlere bırakıldı.Köprüler ve yollar için “geçiş garantisi”, hastaneler için “hasta garantisi”, kuş uçmaz kervan geçmez havaalanları için “yolcu garantisi” verilerek kamu kaynakları sermayeye peşkeş çekildi. Yetersiz ve niteliksiz eğitim ve sağlık hizmetiyle emekçiler zorla özel okullara ve hastanelere yönlendirildiler. SGK fonları özel hastanelere akıtıldı. Doğal kaynaklarımız olan göller, dereler, ormanlar enerji şirketlerinin emrine amade kılındı.Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri olan “depreme dayanıklı konut sorunu” bile milyonlarca insanın canı pahasına inşaat şirketlerini zenginleştirmenin gerekçesi yapıldı. Sigorta prim desteğinden ücretsiz arazi ve elektrik tahsisine ve vergi borçlarının silinmesine kadar türlü türlü “teşviklerle” halkın parası patronlara aktarıldı. Siyasi iktidarla iş tutan tarikat ve vakıflar, bakanlar, vekilleri, bürokratlar kamu kaynaklarına çöktüler. Emekçiler ise elektrik, doğalgaz, kira ve gıdaya gelen zamlarla, KDV, ÖTV ve sürekli yükselen gelir vergisi kesintileriyle daha da yoksullaştı.
Bütün bu yapılanların hesabını soranlar ise “ülkenin gelişmesini istemeyen vatan hainleri” olarak yaftalandı. Kamu kaynaklarının bu denli hoyratça kullanılması sınıfsal bir tercihtir. Erdoğan/AKP iktidarı, sermayenin hizmetindedir. Seçimlere kısa bir süre kalmışken sözde ücretsiz doğalgaz verileceği, bugüne kadar yapılmayan depreme dayanıklı konutların yapılacağı vaatleri havada uçuşuyor. Ama bu göstermelik vaatler gerçeğin üzerini örtemez. Toplumun çoğunluğunu oluşturan emekçiler için daha fazla kaynak aktarılması ancak emekçilerin zorlamasıyla mümkün olabilir. Örgütlenen, hakkını arayan, hesap soran bir toplum bunu başarabilir.
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
Son Eklenenler
- Aralık ayında tüketici fiyatlarının yüzde 1’in biraz üzerinde yükseldiği, yıllık enflasyonunsa azalarak yüzde 44 civarında gerçekleştiği açıklandı. Bu oranlara bakarak enflasyonun hız kestiğine, ücret zamlarının “beklenen enflasyona” göre belirlenip...
- 2025 yılı için asgari ücret zammı, TÜİK’in sahte rakamlarıyla açıklanan enflasyon oranının dahi altında kalan yüzde 30 olarak belirlendi. Patronlar da işçilere bu sefalet zammını dayatıyor. Şubat ayıyla beraber zamlı ücretlerin açıklanması sonrası...
- İş kazaları ve iş cinayetleri dur durak bilmiyor. Sermeyenin aç gözlülüğü işçileri yaşamından ediyor. Balıkesir’de bulunan ZSR Patlayıcı üretim tesisinde, 24 Aralık 2024’te gerçekleşen patlamada 11 işçi yaşamını yitirdi. Patlama sonrasında Balıkesir...
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. Aradan geçen zamanda depremlerin yarattığı yıkımın, ortaya saçılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin ve boş vermişliğin hesabı sorulmadı. Siyasi gelişmelerle, yaratılan yapay gündemlerle yaşanan felaketin...
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...