Buradasınız
“TAKAS YAP!”
Adana Organize Sanayiden bir tekstil işçisi

Ben Organize Sanayide tekstil fabrikasında çalışan bir işçiyim. Geçenlerde evimize emekli olan bir akrabam geldi çay içmeye. Eşi de kendisi de emekli. Çay sohbetlerinde ücretlerden, geçim sıkıntısından konuştuk. İkisi de sendikalı bir işyerinde çalışıp emekli olmuşlar. Abla, çalışırken her iki ayda bir maaşın dışında bir maaş da ikramiye aldıklarını, yakacak yardımı, giysi yardımı, bayram ikramiyesi aldıklarını anlattı.
Ben ise hâlâ asgari ücretle çalışıyorum. Aramızda 12-13 yıl çalışanlar ancak 1200 TL maaş alabiliyor. Ne ikramiyesi? Ne giysi ve yakacak yardımı? Bunlar bizim fabrikanın semtine bile uğramaz. Fabrikanın çoğunluğu asgari ücretli. Yani düşük ücretler alıyoruz. Gelirimizi yükseltmek için de uzun saatler çalışmamız gerekiyor. Bazen üç kişinin yaptığı işi bile bir kişiye veriyorlar. “Dolphin makinanın zor bir yanı yok. Bak bu yeşil start veriyor, kırmızı da stop işte.” “Falan adam gelmedi, onun yerine sen bu makinaya da bakacaksın.” Ben anlamam o makinadan dediğimde, “işte sana anlattım ya” diyor. “Bak bu kırmızı, bu da yeşil, start yani. Hadi git çalış…”
Bir yılı doldurduğun zaman on dört gün yıllık izin veriyorlar. Beş yılı devirdin mi bu yıllık izin yirmi güne çıkıyor. Ama ben bugüne kadar bu yıllık izinleri topluca kullananı görmedim desem yalan olmaz. Ben de hiç bugüne kadar kullanmadım. Kullanamadım. Niye diyeceksiniz? Bize “durmadan üretin, çok çalışın” diyen yöneticiler, ihtiyaç olmadığı zaman bazı Cumartesiler “yarın işe gelmeyin” diye fabrikayı tatil ediveriyorlar ve bizi de izinli sayıyorlar. Bu bir günlük izinler yıllık iznimizden kesiliyor. Bir yılda on altı Cumartesi tatil edilmişse, ki genelde daha fazla oluyor, on altı gün iznimiz gitmiş oluyor. İşyerimizin muhasebesi çetele tutuyor. Beş Cumartesi işe gelmedin, izninden gitti beş gün. Yirmi Cumartesi işe gelmedinse eksi beştesin. Tutulan çeteleler böyle. Yıllık izinler bitince eksilere giriyorsun. Ola ki yıllık izinlerin bitti ve eksidesin ve önemli bir işin için izin alman gerek. Ustabaşı hemen muhasebeye soruyor. Durumu öğrenince de olmaz diyor. Yıllık izinin yok, eksidesin diyor. İyi ya o eksiye devam edelim deyince ona da itiraz var: “Olmaaz!” Ya iki yevmiyen kesilir ya da TAKAS YAPARSIN! Sabah saat yedide işe gelmişsen kendi vardiyanın bitiminde evine gitme, ikinci vardiyada da çalışmaya devam et demek TAKAS! Yap tercihini. Ya iki yevmiyen kesilir ya da TAKAS!
On iki yıllık, on üç yıllık işçiler, “Bizim tazminatımız var, yanar. Yoksa burada bir gün durulmaz. Siz makinaları öğrenin, başka yerlere gidip çalışın” diyorlar bize.
Bir de eskiden bizim fabrikada Pazar günleri çalıştık mı bu iki yevmiye sayılırdı. Şimdi onda da kesintiye gittiler. Bir buçuk oldu. Yarım yevmiyemiz de oradan çalındı. Bu yüzden Pazar çalışması biz işçiler için cazip değil. Ama mecbursun gel dediklerinde gitmeye. İşten çıkarırlar. Geçenlerde bir karı-kocayı bu yüzden işten çıkardılar. Kendileri çıkardıkları halde sadece kıdem tazminatlarını ödediler, ihbarlarını vermediler.
Peki, bu çalışma koşullarında, düşük ücretlerle yıllarca çalıştırılmamızda bir insanlık var mı sizce? Yıllık izinlerimizin “takas”a gitmesinde bir insanlık var mı? Düşük ücretlerle yıllarca çalıştırılmamızın neresinde insanlık var?
Ben “patronun haberi yoktur tüm bu çalışma koşullarından, olsa düzeltir bence” dedim. “Patronun mail adresini bulabilsem ona yazacağım” dedim. Yaşadığımız bu sorunlar biter ya da azalır diye düşünüyordum. Evimize misafirliğe gelen abi ve abla çay sohbetinde güldü. Merak etme patronun o fabrikada her şeyden haberi vardır inan ki dediler. Kameralar, yalaka müdürler, patron yanlısı ustabaşları yok mu sizin fabrikada diye sordular. Ben de var dedim. Ee nasıl haberi olmaz? Merak etme biliyor. Ve her şeyi müdürlerle o planlıyor. Birlikte planlıyorlar. Üretim nasıl artar, dakikalar nasıl ayarlanır, masraflar nelerdir… İşbaşı saatleri, yıllık izinler dâhil her şeyden haberi var anlayacağın. Gelir, gider nedir bilir. Boşuna mail atıp yorulma! İşçi Dayanışması diye bir işçi gazetesi verdiler bana. “Sizin fabrikanızın önüne de gelip işçilerin çıkardığı bu gazetemizi dağıtacağız kardeşim. Okuyun. Yan yana gelin. Aranıza çürük elmaları ve yalakaları almayın. Hakkınızı arayın. Ama bunu bilinçli ve sabırlı yapın. Hemen üç kişiyle hoplayıp kendinizi işyerinden attırmayın” dediler. “O zaman ücretleriniz de artar, ikramiyeler de alırsınız. İzinleriniz de TAKASA kurban gitmez!”
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...