Buradasınız
Toplum, Toplumculuk, Toplumsal Duyarlılık!

Tepeden tırnağa çürümüş tek adam rejimi topluma ağır bedeller ödetiyor. Cumhuriyet tarihinin en büyük yoksullaşma dalgası altında ezilirken, 6 Şubat depremleriyle acı ve kedere boğulduk. Ülkenin nasıl bir yıkıma sürüklendiği çeşitli boyutlarıyla sorgulanıyor ama bu sorgulamaya şu soruyla başlamak gerekiyor: Toplum örgütlü olsaydı, mesela sendikalar ve sosyalist örgütler güçlü şekilde siyasal alana girebilseydi ve emekçiler toplumu ilgilendiren konularda ortak tepki verebilseydi tek adam rejimi ülkeyi bir çıkmaza sürükleyebilir miydi?
Eğer toplumsal duyarlılık gelişkin olsaydı her şey farklı olurdu. Nedir peki toplumsal duyarlılık? Her şeyden önce gerçekleşen olaylar arasında bağ kurmak ve bu olaylar karşısında kayıtsız kalmayarak sorumluluk almak, tepki vermek! Toplumsal duyarlılığın yüksek olduğu zamanlarda, insanın toplumun bir parçası olduğunu bilince çıkarması ve toplumun ortak sorunları temelinde harekete geçmesi daha kolaydır. Ancak sömürücü egemenler, bir toplumun içinde bulunduğu çağa ve yaşadığı sorunlara duyarlı olmasından hiç memnun olmazlar. Çünkü toplumun yüzde 99’u emekçidir ve oluşacak duyarlılık işçi sınıfının mücadelesinden bağımsız değildir. Burjuvazinin nezdinde (bakış açısında) toplumculuk aslında sosyalizmdir! Bu yüzden geçmişten beri egemenler, toplumculuğa saldırıp gözden düşürmeye çalışırlar.
Oysa topluma ve toplumsallığa saldıranlar, aslında insanın varoluş biçimine saldırıyorlar. Ernest Hemingway’in meşhur Çanlar Kimin İçin Çalıyor romanının girişine aldığı John Donne’un şu şiiri ne kadar anlamlı: “Ada değildir insan, bütün de değildir tek başına; anakaranın bir parçası, okyanusun bir damlasıdır. (…) Bir insanın ölümüyle eksilirim ben, çünkü bir parçasıyım insanlığın; işte bundandır ki sorup durma çanların kimin için çaldığını; senin için çalıyor.” İnsan ne zaman kendi küçük dünyasından sıyrılıp toplum denen denizin içinde yaşadığını fark ederse, kendi çıkarının toplumun çıkarından geçtiğini anlarsa o zaman toplumsal duyarlılık kazanır. Kapitalizmde ölüm çanlarının kendisi ve ailesiyle birlikte tüm emekçiler için çaldığını anladığında toplumsal duyarlılığın bir zorunluluk olduğunu kavrar. Mesela deprem felaketini düşünelim. Gündelik yaşamın koşturmacası içinde bireysel sorunlarla boğuşan milyonlarca insan, 6 Şubat sabahı büyük bir toplumsal yıkıma uyandı. Sonrasında ise ülkenin dört bir yanındaki emekçilerin deprem bölgesine yardım ulaştırmak için seferber olduğunu, büyük bir toplumsal dayanışma yaşandığını hep birlikte gördük. Ya da greve çıkan işçileri düşünelim. Çoğu işçi yıllarca aynı fabrikada olmasına rağmen çalışma arkadaşlarını tanımadığını, greve çıktıktan sonra ise koca bir aile olduklarını söyler. Aynı sorunlarla boğuşan işçiler, grev ve direniş okuluna girdikten sonra bireysel düşünceden çıkıp toplumsal hareket çizgisine gelir, duyarlılık kazanırlar.
Gazetemizin bir önceki sayısının başyazısında belirttiğimiz gibi, “Avrupa ülkelerinde işçi sınıfı uzun ve sert mücadeleler vermiş, bu mücadeleler sonucunda hem ekonomik hem de demokratik haklar kazanmıştır. Sendikaların, sosyalist örgüt ve partilerin güçlü olduğu, işçi sınıfının örgütlü gücünü hissettirdiği ülkelerde toplumsal duyarlılık çok daha yüksektir.” Toplumsal duyarlılık aslında tarihsel bir kazanımdır ve işçi sınıfının geçmişten günümüze verdiği büyük mücadeleler sayesinde mümkün olabilmiştir. Ancak bu kazanım örgütlülükle korunabilmektedir. Mesela Türkiye’de egemenler işçi sınıfının haklarına pervasızca saldırırken büyük bir dirençle karşılaşmıyorlar. Çünkü 1980 askeri faşist darbesinin ardından işçi sınıfının örgütleri dağıtıldı, toplumsal duyarlılık ezildi, yeni kuşaklar toplumculuk fikrinden uzaklaştırıldı. Bu yıllar, bencillik ve rekabetin baskın hale geldiği, toplumun dayanışma duygusundan uzaklaştırıldığı, aynı ölçüde işçi sınıfı mücadelesinin geriye çekildiği yıllardı. Burjuvazi, toplumu düşünmenin aptallık olduğunu söyleyerek genç kuşaklara bu yollara girmemelerini propaganda ediyordu. Bugün tek adam rejiminin toplumun bağrında büyük tahribat yaratabilmesinin arkasında böylesi bir süreç var!
Fakat zaman değişiyor, büyük felaketler yaşayan toplumda duyarlılık ve değişim arzusu büyüyor. “Toplum duyarsız, bizim toplumdan bir şey olmaz” demek hiçbir olumlu sonuç doğurmaz. Bu yaklaşım, kişilerin etrafına örülen bireycilik duvarlarını kalınlaştırır. Toplumsal duyarlılığı arttırmak için bulunduğumuz her alanda örgütlü mücadeleyi hâkim kılmak üzere mücadele etmek zorundayız. Bunun yolu da bellidir: Mücadeleci işçi sendikalarını büyütmeli, sosyalist işçi örgütlerinin toplumun bağrında kök salmasını sağlamalı, toplumcu düşünceyi işyerlerinde, mahallelerde, okullarda hâkim kılmak üzere sorumluluk almalı, aktif bir çalışma yürütmeliyiz.
İşçi Dayanışması 181. Sayı Çıktı!
AFP’nin Türkiye Ofisi Greve Çıktı
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
Son Eklenenler
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın sefalet zammı dayatmasına karşı eylemlerine devam ediyor. 1 Temmuzda Türkiye genelinde kent meydanlarında kitlesel basın...
- İzmir Buca Belediyesi işçileri, birikmiş maaş ve alacakları ödenmediği için 18 Haziran’dan bu yana iş durdurmuş durumda. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesi gereği yasal haklarını kullanan işçiler, belediye binası önünde maaş, gıda kartı ve diğer...
- Merhaba dostlarım. Bu yıl da Haziran ayını hem UİD-DER’in kuruluş yıl dönümünü hem de sınıfımızın tarihine damgasını vurmuş 15-16 Haziran günlerini anarak ve anlamlandırarak geçirdik. UİD-DER’imizin internet sitesinde, sosyal medyasında ve İşçi...
- UİD-DER’in 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yıldönümünde gerçekleştirdiği “15-16 Haziran: Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!” etkinliğine farklı sektörlerden yüzlerce işçi katıldı. Etkinliğe katılan konuklar arasında; unutulmaz...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasının 25 Haziranda başlattığı Büyük Öğretmen Yürüyüşünü gerçekleştiren ve bugün Ankara’ya ulaşan öğretmenlerin önü Ziya Gökalp Caddesi üzerinde polis barikatıyla kesildi. Talepleri için yürüyüşlerini Milli Eğitim...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...
- Bu yıl 1 milyondan fazla öğrenci LGS sınavına, 2,5 milyon öğrenci YKS sınavına girmek için başvuru yaptı. Her yıl milyonlarca çocuk ve genç, aileleriyle birlikte sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Çocuklarının geleceğine yönelik kaygı duyan...
- Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz....
- 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi, cesaretini, onurunu ve örgütlü gücünü kuşanmış Türkiye işçi sınıfının tarihe kazıdığı iki büyük gün… İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek...
- Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde en kötüsünü geride bıraktığımızı söyledi ve “2026 yılı, refahın daha çok hissedildiği, fırsatların genişlediği ve ekonomik güvenin pekiştiği bir yıl olacak” dedi. Yıllardır iktidar sözcülerinden...
- Özel Okul Öğretmenleri Sendikası üyesi öğretmenlerin Büyük Öğretmen Yürüyüşü 3. gününde devam ederken, 27 Haziranda Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yapıldı. Aynı gün Haber-Sen Türkiye genelinde yaptığı basın açıklamalarında...
- Sevgili Polonez işçisi kardeşlerim, Dayanışma TV’de yayınlanan “146+Bir Polonez Bir İşçi Direnişinin Kalbinden” belgeselinizi büyük bir dikkatle izledim. Belgeseldeki her bir kare, her bir sözünüz direnişinizin gün gün örülmüş gerçek hikâyesini...
- “Gerçeğin içinden, sınıfın penceresinden” şiarıyla yayın yapan Dayanışma TV, işçi sınıfının ilham verici mücadelelerini belgelemeye, bu mücadelelerin işçi sınıfının ortak deneyimi haline getirilmesi çabasına katkı sunmaya devam ediyor. Dayanışma TV...