Buradasınız
Tuvalete Gitmek, Çay İçmek, Konuşmak Yasak, Bak Kamera İzliyor!
İMES’ten bir işçi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Kimiz biz? Neyiz? Ne kadar özgürüz? Ne kadar insanız ya da neleri paylaşıyoruz? Nelerin mücadelesini veriyor, neler için fedakârlık yapıyoruz? Bunları biliyor muyuz? Bence insan kendine önce bu soruları sormalı ve cevabını da verebilmeli. Kendimize güvendiğimiz ve örgütlü gücümüzle mücadeleye girdiğimiz takdirde, biz işçiler haklarımızı sermayenin elinden söke söke alabiliriz, alabiliyoruz. Ama ne zaman bu örgütlülük eriyip gidiyor, işte o zaman hem bir birey olarak hem de işçi sınıfı olarak birçok hakkımız da elimizden alınıyor. Birçok fabrikada çalışma koşullarına baktığımızda aslında ne demek istediğim çok daha net anlaşılacaktır. Bizler örgütlü hareket etmediğimiz için, uzun saatler çalıştırılıp makinenin bir parçası haline gelebiliyoruz. Yani duygusuz, asosyal, hayatı iş ile ev arasına sıkıştırılmış, istekleri ve duyguları bastırılmış, güvensiz ve ürkek insanlar haline getiriliyoruz. En sonunda her şeye razı olmak zorunda olan, düşünmeyen, tartışmayan, hayatı değiştirmek için arayışı olmayan insanlar olup çıkıyoruz. Ama şunu biliyoruz ki, aslında bu bizim hak ettiğimiz değil, sadece bize dayatılan bir yaşamdır.
Fabrikadaki çalışma koşullarına baktığımızda bizi biz olmaktan, insan olmaktan çıkaran uygulamaları görüyoruz. Tuvalet yasakları, tuvalete kilitlemeler, arkadaşınla sohbet etme yasağı, zorunlu mesailer, 20 dakikaya sığdırılan yemekler, makine çalışırken tezgâh başında içmeye zorlandığımız çaylar ya da çay molasının olmaması, izin alamamak, işe geç geldiğinde veya gelmediğinde maaşından yapılan kesintiler… Bunlar neredeyse her fabrikada uygulanıyor.
Bize bu yapılanlar yasalara göre yasak, ama şu an birçok fabrikada yasaklar kural haline gelmiş. Patronların amaçları bir disiplin uygulamasını sağlamak gibi gözükse de, aslında arkasında işçileri sindirme ve işçilerin bir sınıf olma bilincini kırma düşüncesi var. Bunlar bizleri tamamen duygusuz, asosyal, politikadan uzak, hak aramaktan, örgütlenmekten bihaber hale getirmeye dönük uygulamalardır. 12-14 saate varana kadar çalıştırarak dünyamızı fabrika ve ev arasına sıkıştırıyorlar. Bu yaşamı “itaat etmezsen aç kalırsın” diye dayatıyorlar. Bunun adı, insanca bir düzen olabilir mi? İşte bunun için en başta sorduğumuz soruları kendimize sormuyorsak, kendimize ve işçi kardeşlerimize haksızlık ederiz. “Ben bunları hak ediyor muyum” sorusunu kendimize sormuyorsak, en çok da kendimize haksızlık etmiş oluruz. Biz bunu hak etmiyoruz dostlar. Tersanelerden maden ocaklarına, bu topraklardan uygar dediğimiz Avrupa’ya, Amerika’ya kadar işçi sınıfının kaderiymiş gibi görünen fabrika yasakları karşısında, bize düşen görev örgütlenmeyi ve birlik olmayı sağlamaktır. Yoksa korkmak, bu uygulamalara “kaderimdir, çekerim” demek, razı olmak, bizi bugünden daha kötü koşullara itecektir ve itiyor da.
Kafamızı çevirdiğimiz her yerde kuralların öylesine beter hale getirildiğini görüyoruz. Bir arkadaşımın çalıştığı İMES’teki bir pano fabrikasında her taraf kameralarla çevriliymiş. İçeri girenin dışarı çıkamadığı, tuvaletlerin vardiya amirince kilitlendiği, mesailerin zorunlu olduğu bir fabrika burası. Sabahın 8’inden akşamın 10’na kadar yorgun argın haftalarca çalışmaya devam eden işçilerin yanlış yaptıkları her iş maaşlarından kesiliyor. Yani patron bunca uzun saatler çalıştırdığı yorgun işçiden, “tuvalete gitsem acaba kızarlar mı” diye düşünen, rahat çalışamayan ve doğal olarak yanlış yapacak işçiden, yanlış işin parasını kesiyor. En insani ihtiyaç olan tuvalete gitmek birçok fabrikada neredeyse yasaklanmış durumda. Tuvalette fazla kalan işçi içerdeyken kapılar otomatik olarak sonuna kadar açılıyor ya da üstüne kilitleniyor. Makineye takılan kart sayesinde makine başında çalışanın saniye saniye, dakika dakika performansı takip ediliyor. Makineyi her kapattığında, patron zarara uğradım gerekçesiyle zararı işçiden tazmin ediyor. Bu ve bunun gibi birçok örnek etrafımızda birçok fabrikada yaşanıyor. İnsanı makineden ayıran şey konuşması, hareket etmesi, yorulması, dinlenmesi ve acıkmasıdır. Ama bu yasaklar sayesinde makineden ne farkımız kalıyor?
Tüm bu yasaklar aslında öfkemizi bilemelidir. Bunların karşısında, birbirimize elimizi uzatmalıyız. Bizler işçi sınıfının bir parçası olarak, bizi bu hale koyanları yasaklarıyla birlikte boğacak cesarete, güce ve güvene sahibiz. Buna inanmıyor musunuz? Başınızı kaldırın, etrafınıza bir bakın. Gördüğünüz her şeyin mimarı ellerimizdir. Ve ellerimiz birleştiğinde, yeryüzü insanın insan gibi yaşayacağı, ihtiyaçlarını karşılayacağı, onurlu bir dünya haline gelir! Böyle bir dünya yaratabilecek olan biz işçiler fabrikalardaki yasakları mı ortadan kaldıramayacağız?
Kapsam Dışı Aldatmacasına Hayır!
Patronların Ar Damarı Yoktur!
- Depremin Yaraları Kanamaya Devam Ediyor
- Ne Kadar Vergi Veriyoruz, Karşılığında Ne Alıyoruz?
- Dert Bizde Derman Ellerimizde, Birliğimizdedir!
- İşçi Dayanışması 195. Sayı Çıktı!
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Sendikal Örgütlülük Kâğıt Üstünde Kalmasın
- Tarihin Bir Yankısı: Sınıfına İnan, Gücüne Güven!
- Bu Fikirleri Kimler Üretiyor?
- Kamuda Tasarruf Paketinden Payımıza Düşenler
- Kapitalizm Yıkılmadan İnsanlık Nefes Alamaz!
- İşçi Dayanışması 194. Sayı Çıktı!
- Bir Müthiş Bahtiyarlık: “Anlamak Gideni ve Gelmekte Olanı”
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- Acımız Öfkeye, Öfkemiz Mücadeleye Dönüşsün!
- İsrail’le Ticaret ve Sermayenin Fıtratı
- İşçi Sınıfının Mücadele Saflarını Güçlendirelim
- İşçi Dayanışması 193. Sayı Çıktı!
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
Son Eklenenler
- Güney Kore merkezli Samsung Electronics’te toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması üzerine 8 Temmuzda 3 günlük greve çıkan binlerce işçinin mücadelesi sürüyor.
- Özellikle işçi sınıfının genel örgütlülük ve bilinç düzeyinin gerilediği, siyasi iktidarın her türlü kanunsuzluğu yapan patronların arkasında durduğu günümüzde, Eti Krom patronunun tutumu patronların ortak tutumu haline gelmiştir. İktidarın gücünü...
- UİD-DER Web TV, filmleriyle işçi sınıfını anlatan Ken Loach’u Türkiyeli işçilere anlatmak üzere “İşçi Sınıfının Yönetmeni Ken Loach: HANGİ TARAFTASINIZ?” adlı mini bir belgesel hazırladı. İşçi sınıfının bu büyük yönetmenini anlatan belgeselimizi...
- Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Purmo Group'ta grev, 66. gününde kazanımla sonuçlandı. Elazığ’ın Alacakaya ilçesinde faaliyet gösteren Eti Krom AŞ’de, düşük ücretlere ve hak gasplarına karşı 1 Temmuzda iş bırakma eylemi başlatan maden...
- Sabahtan akşama kadar televizyon izlesek, kanal kanal gezip tartışma programlarına, dizi ve filmlere baksak hiçbirinde işçilere ve sorunlarına dair gerçekleri göremeyiz. Yüksek tirajlı gazetelerde, çok tıklanan haber sitelerinde işçilerin...
- Trafikte, toplu taşımada, market alışverişinde, hastane kuyruğunda, hatta yolda yürürken bile birbiriyle tartışan veya kavga eden insanlara şahit oluyoruz. Hatta bizler de kimi zaman bu tartışmaların bir parçası oluyoruz. Peki bu gerginlik nedensiz...
- Yaz aylarında havaların bir anda ısınmasıyla birlikte işyerleri adeta fırın gibi oldu. Gün içerisinde işçilerin sırtındaki ter birkaç kez kuruyor. İşte bu koşullarda her şeye rağmen Ramazan ve Kurban Bayramı tatilleri biz işçiler için bir can simidi...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden 1,5 yıl geçti. On bir kenti etkileyen depremlerde enkaz altında kalan on binlerce insanın ve yakınlarının feryatları günlerce dinmedi. Enkazdan sağ kurtarılabilecek binlerce insan, arama kurtarma çalışmalarının...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan ve Özçelik-İş Sendikasının örgütlü olduğu Yolbulan Metal fabrikasında çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması üzerine 20 Haziranda greve çıkmışlardı. UİD-DER’li işçiler olarak bizler de...
- Srebrenitsa’da, 1995 Temmuzunda, 8 bini aşkın Boşnak, Sırp egemenleri tarafından katledildi. Geçmişten günümüze emperyalistlerin kışkırttığı tüm savaşlara baktığımızda ölenlerin, acı çekenlerin, yasa boğulanların emekçiler olduğunu, savaştan siyasi...
Düşün
Okyanusları, denizleri, dereleri, nehirleri
Düşle
Parmaklıkların ötesindeki sonsuz dünyayı
Düşün
...- 43 gündür direnen Sumitomo işçilerinin grevi kazanımla sonuçlandı. Adana’da PTT bünyesinde çalışan taşeron işçiler iş baskısı ve kötü çalışma koşullarına karşı 9 Temmuzda iş bıraktı. İşçilerin eylemi ikinci gününde kazanımla sona erdi. Manisa’da...
- TÜİK Haziran 2022 itibariyle enflasyon sepetine hangi ürünleri koyduğunu ve bu ürünlerin fiyatını ne olarak kabul ettiğini açıklamayı bıraktı. İki yıldır TÜİK’in açıkladığı enflasyonu neye göre hesapladığını bilmiyoruz. Yani sepet iki yıldır kayıp!...