Buradasınız
Tuzla Deri-İş Başkanı Binali Tay ile Söyleşi
Deri işçilerinin yaşam koşulları oldukça ağırdır. İşçilerin bu ağır yaşam koşulları onların mücadelelerine de yansımış, deri işçileri militan bir mücadele geleneği yaratmışlardır. Kazlıçeşme direnişi halen işçilerin hatırındadır. Bugün deri işçileri esas olarak Tuzla’da ve Çorlu’da toplanmış durumdalar. Tuzla’da deri işçileri önemli bir sendikal mevzi tutmuşlardır. Ancak patronlar işçilerin örgütlülüğünü dağıtmak için her fırsatı kullanıyorlar. Ekonomik kriz de bu fırsatlardan yalnızca biri… Deri patronları Tuzla deri havzasında işçileri ya işten atıyorlar ya da ücretsiz izne çıkartıyorlar. Şu ana kadar yüzlerce işçi işten atıldı ve ücretsiz izine çıkartılanların da akıbeti belli değil. Krizin deri işçilerine olan etkisini ve patronların saldırılarına karşı nasıl bir mücadele verildiğini Tuzla Deri-İş Şube Başkanı Binali Tay ile konuştuk.
UİD-DER: Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Binali Tay: İşçilik hayatım 1985’de İstanbul’da başladı. 1993 yılında deri işçiliği yapmaya başladım. Deri işkolunda ilk olarak Öz Yüksel Deri fabrikasında çalıştım. Bu fabrikada temsilcilik görevlerinde bulundum. Aynı fabrikadan, 2006 yılının on birinci ayında şube başkanlığına seçildim. Şu anda da sınıf mücadelesini deri işçileri arasında sürdürmeye devam ediyorum.
UİD-DER: Kriz deri sektörünü, deri işçilerini nasıl etkiledi?
B.T: Yakın dönemde 1998 ve 2001 krizlerini yaşadık. 1998 krizi Rusya’yı, dolayısıyla biz deri işçilerini de etkilemişti. 2001 krizi Türkiye ile sınırlı kaldı. 2008 krizi tüm dünyayı kavuruyor. Finans sektörünün ardından reel sektör de krize girdi. Krizin deri işkolundaki etkileri konusunda bizler hükümet ve başbakanın söylediği “teğet geçer” şeklinde düşünmüyoruz. Çok iyi biliyoruz ki, bugünkü mevcut krizin faturası gerçek anlamda işçi ve emekçilere, yoksul halka kesilecektir. Deri işkolunda altı aydan bu yana sıkıntılar yaşıyorduk. Patronların ticari ödemelerinin gecikmesi krizin sinyallerini vermiş oldu. Bu dönemde biz işçilere ve temsilci arkadaşlarımıza sendikamızda bilgilendirme toplantıları yaptık. Hedefimiz işçileri bu kriz koşullarında mücadeleye daha da hazırlıklı hale getirmek ve örgütlü gücümüzü yerellerden başlayarak ortaya koymaktı.
Kriz şu anda deri işkolunda etkilerini göstermeye başladı. Sendikamızın, temsilcilerimizin ve işçi arkadaşlarımızın en temel isteği, hiçbir üyemizin işini kaybetmemesidir. Şu anda yaptığımız eğitim çalışmaları ve toplantılarımızda bu konu üzerinde duruyoruz. Bazı fabrikalarda patronların işten atma girişimlerine karşı çıktık ve yıllık izinlerin kullanılmasını sağladık. Saldırıların artması durumunda bizler, direnişleri esas alacağız. Tuzla bölgesinde kriz nedeniyle büyük iş kayıpları yaşanmadı. Kimi fabrikada emekli deri işçisi arkadaşlarımız, örgütlülüğün dağılmaması ve genç işçi arkadaşlarımızın çalışması için özveride bulundular. Tuzla’da Şahinoğulları Deri fabrikası kapandı. Bu fabrika kürk üretimi yapıyordu. Bizleri etkileyen bir başka kriz de, küresel ısınma nedeniyle oldu. Küresel ısınma nedeniyle kürk üretimi yapan fabrikalarda kapanmalar meydana geldi. Şahinoğulları Deri’de işçi arkadaşlarımızla birlikte 10 günlük direnişte bulunduk. Patron ödemeleri vadesini uzun tutuyor ve kimi ödemeleri yapmak istemiyordu. On günün sonunda işçilerin haklarını ödeme konusunda isteklerimiz kabul edildi ve direnişi işçi arkadaşlarımızın isteği doğrultusunda bitirmiş olduk. Türkiye için söylenen “fırsatlar ülkesi” söylemi patronlar için geçerlidir. Kriz bahane edilerek işçilerin örgütlü gücüne saldırılar yapılıyor. Bu saldırıların boşa çıkarılması için birliğin ve direnişin örgütlenmesi gerekiyor. Bizim tarihimiz direnişler tarihidir. Bizim temel sözümüz bu krizi biz yaratmadık, bu krizi yaratanlar sermaye sınıfı ve onların kapitalist düzenidir. Faturada onlara kesilmelidir. Bizler de tüm mücadele alanlarında deri işçileri ile birlikte taleplerimizi sokaklarda haykırmak, sendikalar ve kitle örgütleriyle birlikte direniş bayrağını yükseltmek istiyoruz.
UİD-DER: Sendikanızın ve deri işçilerinin kriz karşısında talepleri nelerdir?
B.T: Deri patronları ve deri işverenleri sendikası yaptıkları açıklamalarda, krizde deri sektörünün büyüyeceğini ifade ediyorlar. Hükümetten de teşvik paketleri bekliyorlar. İşçilerin işsizlik sigortasında birikmiş fonlarından yararlanmak istiyorlar. Deri sektörü gelişmiş ülkelerden gelişmemiş ülkelere doğru kayıyor. Kriz nedeniyle dünyadaki üretimin Türkiye gibi ülkelere kayacağını, bir dönüm noktası yaşanacağını bizler de düşünüyoruz. Türkiye gibi ülkelerdeki ucuz işçilik, sendikasız çalıştırma, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin olmayışı deri patronlarının kârlarını arttırıyor. Patronların kriz fırsatçılığını burada da görüyoruz. İşçi çıkarma ve ücretleri düşürme talepleriyle karşımıza çıkabilirler. Önümüzde toplu sözleşme dönemi var. Herhangi bir saldırı durumunda, bizler kesinlikle kazanılmış haklarımıza dokundurtmayacağımızı söylüyoruz.
Bizim taleplerimiz şunlardır: Biz, işçilerin hiçbir hakkına dokunulmasını istemiyoruz. Örgütlülüğümüzün korunmasını istiyoruz. Önümüzdeki toplu sözleşme dönenimde daha iyi bir sözleşme yapmak istiyoruz. İşçi çıkarmayacaklarını söylüyorlar. Fakat bizler kendi gücümüze güveneceğiz. Kurduğumuz işyeri komitelerimizle saldırılara karşı mücadele edeceğiz.
UİD-DER: Taleplerinizi hayata geçirmek için nasıl bir mücadele öngörüyorsunuz?
B.T: Havzamızda örgütlü sendikalarla birlikte ortak mücadele vermekten yanayız. Örgütsüz işyerlerini örgütlemeyi ortak gücümüzle büyütmeyi istiyoruz. Bu konuda henüz çok başarılı olamadık. 12 Eylül’den bu yana sendikalar ve işçi sınıfı üzerinde hâlâ bir ölü toprağı bulunmaktadır. Herkesin kan kaybettiği açık. Örgütlenme alanlarında sermayenin ortak saldırısı, ortak mücadelesi ve kolluk güçlerinin müdahalesi ile karşılaşıyoruz. Uzun direnişlerde tek başımıza kalmamız bizleri olumsuz etkiliyor. Ama Türk-İş İstanbul Şubeler Platformunun, demokratik kurumların, sınıf dostlarımızın ve kitle örgütlerinin ortak girişimiyle yürüttüğümüz Desa direnişinde olumlu şeyler yaşıyoruz. Taleplerimizi hayata geçirmek için direnişi esas alacağız. İşyeri komitelerimizin yanı sıra eğitim etkinlikleri düzenliyoruz.
UİD-DER: Son olarak sendikalı-sendikasız tüm deri işçisine neler söylemek istersiniz?
B.T: Bizler tüm havzalarda işçilerin örgütlenmelerini isteriz. İşçiler ancak örgütlendiklerinde bir güç haline gelebilirler. Sermaye sürekli “bir koyup beş alma” peşinde koşuyor. Bizlere sürekli “aynı gemideyiz” diyorlar. Bizler örgütlü, örgütsüz her işçinin sermaye karşısına çıktığında şunu söylemesini istiyoruz: “Biz bir aileysek neden hep biz fedakârlık yapıyoruz?” Sınıfın kendine ve örgütlerine güvenmesi gerekiyor. Çeşitli işyerlerindeki direnişlerin ve işgallerin bizce tüm sınıf güçleri tarafından desteklenmesi gerekiyor. Tüm işçiler bu tür direnişlere katkı yapmalı ve desteklemelidirler. O gücün içinde tüm işçilerin olması ve taleplerini birlikte haykırması gerekiyor. Ortak mücadeleler geçmişte 15-16 Haziranları yarattı, bugün de benzer bir mücadeleyi büyütmek gerekiyor.
UİD-DER: Teşekkür ederiz.
Tekimsa’da Direniş Var!
- Grevci Tarkett İşçileri: “Birliğimizi Güç Haline Getirelim!
- Grevdeki MKB Rondo İşçileriyle Söyleşi
- Durak Tekstil İşçileriyle Söyleşi
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- Nilgün Soydan ile Kemal Türkler Söyleşisi
- Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Gümüştekin ile Söyleşi
- İş Güvenliğimiz İçin 1 Mayıs’ta Sınıfımızın Saflarındayız
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Ekmekçioğulları İşçileri ve Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan’la Direniş Üzerine
- Söz Hakları İçin Direnen Ekmekçioğulları İşçilerinde
- Trelleborg İşçileriyle Grev Üzerine Söyleşi
- Cargill İşçileriyle Sohbet
Son Eklenenler
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...