Buradasınız
“Ya Ölen Benim Babam Olsaydı?”
İstanbul’dan bir öğretmen

Haberi duyduğumda, madendeki patlama sanki benim beynimdeydi. Sarsıldım. Çok şey söylemek istiyordum. Kelimeler boğazıma düğümlendi. Ertesi gün okulda yine bu konu konuşuluyordu. Biz de bir öğretmen arkadaşla biraz konuşabildik. Zil çaldı. Derse girmemiz gerekiyordu. Sınıfa girdim. Dersimiz “Medya Okur Yazarlığı”ydı. Çocuklar kendi aralarında konuşuyorlardı telaşlı telaşlı. O gün bir haber metni yazacaktık. Aklımda hâlâ aynı önyargı vardı. Birkaç öğrenci dışında haberdar olan yoktur diye düşündüm. O yüzden haber metnini çıktı alıp getirmiştim yanımda. Bir öğrenciye okutacaktım ve sonra derse başlayacaktık. Sordum: “Çocuklar, bugün paylaşmak istediğiniz bir haber var mı bizimle?” Sınıfın yüzde doksanı hep bir ağızdan: “Soma maden ocağında patlama olmuş, işçiler ölmüş öğretmenim” dediler. Yanıltmışlardı beni. Haberle ilgili çok kısa bir iki şey söyledikten sonra boş kâğıtları dağıttım. “Hissettiklerinizi bu kâğıtlara yazın” dedim. Gerisi onlardaydı…
Dostlar, yaşları 13 olan işçi çocukları, geleceğin işçileri o kâğıtlara bakın neler anlattılar:
“O kadar ölü insanın vebali kime? Bunların sorumluları kim? O ölen insanların aileleri kim bilir şimdi ne yapıyorlar? Ölenlerin ailelerine kim yardım edecek? Bunların hepsi benim beynimde oluşan sorular. O insanların içinde yaşlı olanlar da var genç olanlar da... O gençlerin nişanlıları, çocukları, eşleri şimdi ne kadar üzgündür. Kendimizi bir an o ölen kişilerin ailelerinin yerine koyalım ve düşünelim. Mesela benim babam o madende ölse beni kim sevip okşayacak? O ölen kişilerin çocukları da böyle hissediyordur. O aileler şimdi ne yapacak? Açıkçası bilmiyorum.”
“Bu haberi duyduğumda yemek yiyorduk. Haberi duyduğum zaman canım yemek yemek istemedi. Bu haberi ilk başta duymak istemedim. Ama oradaki insanların, çocukların babası, abisi öldü. Onlar sabaha kadar iki gün boyunca uyumadan haberini beklediler. Ya ölü ya da diri ama yine de haberlerini almak istediler. Çocukların babasız kalması gerçekten çok kötü bir durum. Onların yerinde biz de olsak elbet biz de beklerdik. Ben küçükken babamın veya annemin de bir gün öleceğini bilmezdim. Dünyanın sonuna kadar onlarla yaşayacağımı sanırdım ama büyüdükçe hayatın ne zor olduğunu anladık elbette anlamaya da devam edeceğiz. Belki de küçük bir çocuğun babası ölmüş olabilir. Onların yerin kaç metre altında ne zorluklarla çalıştığını elbet onlar kadar bilmiyoruz. İnşallah diğerleri ölmez ve diğer maden işçilerine de bir şey olmaz.”
“Bu haber dünyanın her yerinde izlendi. Ve herkes duydu. Ve Türkiye ağlıyor. 205’den daha fazla işçi ölmüş. Ve aralarında bizim yaşımızda olan var. Bu yüzden bu hepimizin başına gelebilir. Hayatımızın her yerinde karşımıza çıkabilir. Bu insanlar para kazanmak için çalışıyorlar. Hayatta kalmaya çalışıyorlar. Eğer o gece vardiyası değişimi sırasında olmasaydı bu kadar işçi hayatını kaybetmezdi. İnşallah bir daha böyle bir şey yaşanmaz.”
“Ben bu haberi ilk gördüğümde çok üzülmüştüm. Çünkü orada çalışırken ölen kişi babam ya da abim de olabilirdi. Bir tuhaf olmuştu içim. İçimde bir korku var. Benim dikkatimi çeken de vardiya değişiminde olması. İnsan tesadüf olmadığını düşünüyor. Eğer herhangi biri bu haberi duyduğunda üzülmez ise kalpsiz olmalı. Çünkü oradaki kişi babanız da olabilirdi ve siz de annenizle birlikte hastane kapılarında ya da Soma’daki o maden ocağında bekleyen kişi olabilirdiniz. Şu an bile içimde bir umut var. Bir sürü kişi ölmüş olabilir ama en azından diğer kişilerin kurtulmuş olması da umut verici. O işçiler oraya sınavla giriyorlar. Ama çaresizler yapacak bir iş yok. Bir de hastane kapısındaki yazı ‘bir avuç kömür için bir ömür verenlere’ O kişilerin kurtulması dileğiyle…”
- 301’i, Soma’yı, O Günden Beri Hiç Unutmadık…
- Nurtani İçin Adalet, Adalet İçin Mücadele Gerek
- Sorumluluğu İşçiye Yıkmanın Yolu: “Ya Güvenli Çalış Ya Hiç Çalışma”
- “Benim Suçumdu Abla”
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/