Buradasınız
“Yaşam Adil Olmadan Ölüm Adil Olur mu?”

“Buyrun oturun dostlar hoş gelip sefalar getirdiniz.” İşçi sınıfının şairi Nâzım Hikmet, Ölüme Dair şiirinde bu dünyadan göçüp giden ve hapishanedeki hücresinde uykusundayken ona misafir olan üç dostunu bu dizeyle karşılar. Şiirde dostlarının yoksullukla geçen yaşamlarının ardından gelen ölümlerini bir Acem şairinin sözleri üzerinden sorgular: “Bir eski Acem şairi «Ölüm âdildir» diyor, «aynı haşmetle vurur şahı fakiri»”. Nâzım’ın ölü dostları, İranlı şairin bu sözü karşısında şaşırır, sözün anlamsızlığı karşısında efkârlanır ve öfkeyle dolarlar. Hatta bu sözün acımasızlığından olsa gerek odayı terk edip giderler. Çünkü o dostlarından biri gemiye kömür yüklerken iş kazasında, biri sıtmadan ve diğeri sefalet, kahır ve hastalıktan ölmüştür. Nâzım şiirinde dostlarının tercüman olduğu hislerini şöyle dile getirir: “Biliyorum, ölümün âdil olması için hayatın âdil olması lâzım, diyorsunuz...”
Düşünelim, hayat bizim için ne ifade ediyor? Mesela ölümle burun buruna gelenler “hayatım gözümün önünden film şeridi gibi geçti” derler. İşte kendi hayatlarımızda bu film şeridine baktığımızda ev-iş döngüsü dışında ne görebiliyoruz? Yetindiğimiz kısa mutluluklarımız, küçük hayallerimiz, derin sorunlarımız… Peki başka? “Dünyanın güzelliklerini gördüm, doyasıya yaşadım, çalıştım ama karşılığını da aldım, çocuklarıma güzel bir hayat bıraktım” diyebiliyor muyuz? Diyemiyoruz. Bu sistemde işçi ve emekçilerin yaşamı yıpratıcı, kahırlı. Her gün yorgun yürünen sokaklar, her ay sonu tutmayan hesaplar, bitmeyen ekmek kavgası, gelecek kaygısı…
Bugün dünyada yaklaşık 8 milyar insanız. Ve 8 milyar insanın yüzde 1’lik en zengin kesimi yaratılan toplam zenginliğin yaklaşık yarısını ele geçirmiş durumda. Yani bir avuç insan milyonların hayatını sömürerek uzun ve gösterişli bir hayat yaşıyor. Elbette yaşamları gibi ölümleri de işçilerinkiyle aynı olmuyor. Öyle ya patronlar ne bakımsızlıktan, ne sıtmadan, ne açlıktan, ne de çalışırken ölüyor. Emekçileri sömürerek servet sahibi olanlar ya villasının odasında, ya kayak tatilinden dönerken helikopter kazasında ya da batan Titanik gemisini görme hevesiyle ölüyorlar. İşçiler ise çalışırken iş cinayetlerinde, işe giderken servis kazalarında ölüyor. Sağlıklı beslenemeyen, doğru düzgün tedavi olamayan işçi çocukları basit hastalıklardan ölüyor.
Sahi nasıl anlatılır 11 yaşında fındık toplamaya giden, topladığı fındıktan biraz olsun nasiplenmek isterken yaşamdan kopan çocuk işçiye ölümün adil olduğu? Soma’ya, Ermenek’e, Amasra’ya nasıl anlatılır macera peşinde ölen sermaye sahibiyle maden işçisinin “aynı haşmetle” göçüp gittiği? Ermenek’te madeni su bastığını öğrenince “oğlum yüzme bilmezdi” diyen annenin yüzüne nasıl bakılır “ölüm adil” derken? Önceliğin para kasalarına verildiğini bilmeden umutla enkaz altından çıkarılmayı beklerken ölenlere, göç yollarında karanlık sulara gömülenlere, bombalarla inleyenlere, daha ana rahmindeyken ölümle tanışanlara ve daha nicesine…
Ama hatırlayalım, iktidar sözcüleri hiçbir utanç duymadan madende ölen işçilere “güzel öldüler” demişlerdi. Depremde ölenlerin ardından “kader”, selde ölenlerin ardından “15 kişi öldü ama toprak da suya doydu” açıklamaları yapmıştı. İşte bu sözler egemenlerin zihniyetini de adalet anlayışını da vicdanını da ortaya koyuyor. Açgözlü egemen sınıf bir yandan felaketler yaratıp tüm dünyaya ölüm tohumları saçarken öte yandan kendileri daha uzun yaşayabilmek için uğraşıyor. İnsanlığı ve dünyayı yok etme pahasına savaşlar çıkartan, nükleer silahlar üreten, ormanları yok eden, hayvanları katleden, yerkürenin ısı dengesini bozan, ekolojik krize yol açarak tüm yaşamı tehdit eden kapitalistler milyonlarca dolar akıtıp kendilerine adalar satın alıyor, sığınaklar inşa ettiriyorlar. Ne için? Kendi yarattıkları kaosta ölmemek, yaşamaya devam edebilmek için. İşte kapitalistlerin adaleti!
Bu sistem her yönüyle akıldışıdır. Akıldışı olan bir sistemden adalet de doğruluk da güzellik de beklenemez. Fakat bu anlatılanlardan çıkaracağımız sonuç karamsarlığa düşmek değil, Nâzım’ın şiirdeki dostları gibi öfkelenip kabuğuna çekilmek de değil, tam tersine sınıfımıza yapılan bu haksızlıklar karşısında öfkemizi iradeye, mücadeleye dönüştürmektir. Herkesin hakça üretip paylaştığı, adil bir yaşam bize altın tepsiyle sunulmayacak. İşte tam da bu nedenle daha güzel bir dünyada yaşamayı kendimize, kendi sınıfımıza hak görmeli ve yaşamda da ölümde de adil olmayan bu sisteme karşı birleşmeliyiz.
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
Son Eklenenler
- 12 Haziran, Birleşmiş Milletler tarafından 2002 yılında Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü ilan edildi. Ne yazık ki o zamandan bu zamana çocuk işçiliğin azalması bir yana, 1800’lü yıllara benzer koşullar yaratıldı. Patronlar için tatlı kârlar...
- KESK Ankara Şubeler Platformu ve emekten yana siyasi partiler 11 Haziranda, ABD Büyükelçiliği önünde siyonist İsrail devletinin Filistin halkına uyguladığı soykırımı, Türkiye limanlarından İsrail’e askeri malzeme taşınmasını, Gazze’ye insani malzeme...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, 29 Mayısta greve çıkmıştı. DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası üyesi işçiler, Türk-İş’e bağlı Belediye-İş sendikası üyeleriyle aynı işi...
- Yaşamın hangi alanına bakarsak bakalım, her başarının ancak büyük emekler vererek, sabırla çalışarak elde edildiğini görürüz. Henüz ilk denemede iyi sonuçlar elde etmek, hedefe ulaşmak mümkün değildir. Özellikle toplumsal alanda hiçbir değişim bir...
- Kültür Radyo Televizyon (KRT) çalışanları, düşük ücret dayatması, aylardır maaşlarının, yemek haklarının ödenmemesi, ağır çalışma koşulları, artan iş yükü ve baskıya karşı iş bırakma eylemlerini sürdürüyor. 4 Hazirandan bu yana iş görmekten kaçınma...
- İngiltere hükümeti işçi haklarına yönelik saldırılarını arttırdı. 7 Haziranda başkent Londra’da bir araya gelen işçiler, öğrenciler, sendikalar ve kampanya grupları, hükümetin kemer sıkma ve savaş politikalarını protesto etti. “Savaşa Değil Emekçiye...
- Bir sabah uyandığımızda tekerleğin icadı sonrası hayatımıza giren tüm icatlar ortadan kalkmış, unutulmuş olsa ne olurdu? Şöyle bir düşünelim; tekerlek icat edilmeseydi çark olmazdı, çark olmasaydı değirmen olmazdı. Ne üretim ne ulaşım gelişirdi....
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...