Buradasınız
Yaz Geldi, Tatile Nereye Gitsem?
Yaz geldi, havalar iyice ısındı. İnsanın canı denize girmek, gölgede oturmak istiyor. Patronlar daha aylar öncesinden tatil için nereye gideceklerini planladı, yerlerini ayırttı. Ya biz işçiler? “Ne tatili, benim iznim yok ki tatile gideyim!” “Param yok ki tatile gideyim!” “Tatil benim neyime de ben tatile gideyim.” “Ben zengin miyim ki tatile gideyim?” dediğinizi duyar gibiyim. Bunlar tatile gidemeyişimizin sebeplerinden bazıları ama asıl sebebi değil. Biz işçiler sürekli çalışıp üretmeye kurulmuş robotlar haline getirilmişiz. Gezmek, eğlenmek, tatil yapmak en son düşüneceğimiz ihtiyaçlar olmuş. Üretmek namına, hiçbir şey yapmadan bizim sırtımızındın hayatını sürdürenler bile iyi bir tatili hak ettiklerini düşünüp aylar öncesinden planlarını yapıyor. Sanki tüm yıl boyunca makine başlarında, tezgâh başlarında, iskele tepelerinde onlar çalışmış yorulmuş da, tatil yapıp dinlenmeye, stres atmaya ihtiyaç duyuyorlar.
Yaz gelince fabrikalarda, işyerlerinde patronların tatile nereye gideceği konuşulur. Hiç düşünmeyiz, sormayız kendimize “neden bizler tatile gidemeyiz?” diye. Aldığımız ücretin düşük olması, iznimizin olmaması tatile gitmemizin önünde engel olur. Daha doğrusu biz öyle sanırız. Tatil yapmak bizlere çok uzak bir hayal gibi gelir. Günü birlik gittiğimiz yerlerde birkaç kere denize girmekle bitiririz tüm bir yazı. Aldığımız ücretler karnımızı doyurmaya ancak yeterken patronlar gibi lüks otellerde kalıp gösterişli mekânlarda tatil yapamayız.
Kapitalist sistemde işçilerin ve patronların aynı olanaklarla yaşaması mümkün değil. Ama unutmayalım ki bu düzende üretilen ne varsa bizler üretiyoruz. Ürettiklerimizin sahibi olmak da en doğal hakkımız. Bugün o tatil planlarını tartıştığımız, tatile gittikleri yerlere imrenerek baktıklarımıza bu imkânları hep biz veriyoruz. Bizler olmasak ne onların peri masalı tatilleri olur, ne yatları ne de katları!
Gez Deri Fabrikasında İşçi Kıyımı
Yine Bir iş Kazası, Yine Bir İşçi Ölümü
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Bugün 18 Kasım. Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir yer tutan Netaş Grevinin yıldönümü… Netaş işçileri, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin baskı koşullarında bile işçilerin örgütlülüğünün patronları alt edebilecek güçte olduğunu...
- UİD-DER, grevlerinin 81. gününde MKB Rondo işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım” pankartı ile grev yerine yürüyen işçiler; “MKB İşçisi Yalnız Değildir”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması”...
- Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ilk olarak 2001 yılında gündeme getirildi ancak AKP iktidarı 2018’de işçilerin iradelerinin dışında bu sistemi zorunlu hale getirdi. 2018 yılından beridir işçilerin maaşlarından her ay bu kandırmacaya para...
- As Plastik işçileri grevlerinin 58. gününde İstanbul Marmarapark AVM’de As Plastik ile iş ilişkileri olan Mavi Jeans önünde basın açıklaması yaptı. Toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması halinde 26 Kasımda greve çıkacak olan DİSK/Genel-İş...
- 100 küsur günü geride bırakan Polonez direnişine, kadın işçilerin kararlılığı damgasını basıyor. Sendikaları Tekgıda-İş’te örgütlenen işçiler sendika düşmanı patronları tarafından işlerinden atıldılar. Direnişe geçtiler, işlerine örgütlü bir biçimde...
- Geçtiğimiz günlerde İzmir’in Selçuk ilçesinde baraka gibi bir evde, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında en büyüğü 5 yaşında olmak üzere 5 kardeş hayatını kaybetti. Bu sırada hurda toplamaya giden anne eve döndüğünde çocuklarının cansız...
- Narin, Leyla, Sıla ve niceleri. Haberlerde duyuyoruz onların adlarını. Bir süre gündemde kalıyorlar, sonra unutuluveriyorlar. Oysa hafızayı diri tutmak gerekir mücadeleyi sürdürebilmek için. Bizler de bu mektubu, yaşananları unutmamak, unutturmamak...
- Son zamanlarda pek çok insanın aklında, dilinde aynı sorular var: Biz nasıl bir toplum olduk böyle? Nasıl olur da insanlar bu kadar kötü olabilir? Teşbihte hata olmaz derler. Toprağı düşünelim. Toprakta her zaman zehirli bitkiler yetişebilir. Ama bu...
- İşyerinde, mahallede, parkta, sokakta, kahvede… Sohbetler döner dolaşır hep aynı soruya bağlanır: “Ne olacak bu memleketin hali?” Soru bakidir, cevabı ise yaşadığımız koşullara, ait olduğumuz sınıfa göre değişiklik gösterir. Çünkü işçi ve...
- Şair “Kuşların vurulduğu zamandır şimdi” demiş. Gerçekten de haksızın haklı, hırsızın namuslu, haydudun yiğit sayıldığı zamandır şimdi. Her gün yeni bir “bu kadarı nasıl olur?” sorusuyla başlıyoruz güne. Geçtiğimiz günlerde Bursa’da bir tekstil...
- Yaklaşık iki ay boyunca hakları için mücadele eden, bu süreçte polisin ve jandarmanın saldırısına maruz kalan, gözaltına alınan Fernas işçilerinden biri arkadaşlarından birinin çocuğunun ilk adımını direniş alanında attığını söylemişti. Bir başka...
- Bir an için hafızamızı kaybettiğimizi düşünelim. Annemizin, babamızın, kardeşlerimizin, evlatlarımızın kim olduğunu, nereli olduğumuzu, yaşadığımız evi, ne iş yaptığımızı hatırlamadığımızı hayal edelim. Bütün yüzlerin, sokakların yabancı olduğunu...
- Bugünlerde kiminle konuşsak, herkes sorunlardan bahsediyor. Tezgâh başında, sokakta, pazarda, toplu taşımada, markette, bir hastanenin ya da bir okulun bahçesinde… Eğitimden sağlığa, kira derdinden geçim sıkıntısına, işçi ve emekçilerin gündemleri...