Buradasınız
Yoksul muyuz Değil miyiz?
Kocaeli’den bir grup kadın işçi

Yapılan araştırmalar Türkiye nüfusunun yüzde 70’inin giderek daha fazla yoksullaştığını gösteriyor. Ama ülkeyi yönetenler Türkiye’de yoksulluk olmadığını söylüyor. İnsanların yoksul olmadığını ispatlamak için birbirinden acayip türlü türlü kıyaslamalar yapılıyor. Gelecek kaygısından, işsizlikten bunalmış ve bu nedenle iktidarı eleştiren gençlere, yoksulluktan şikâyet edenlere hemen “cep telefonunu göster” deniyor. Bu zihniyete sahip insanlara göre cep telefonuna sahip olmak, arkadaşlarımızla bir kafede oturmak, evlerimizde buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi olması yoksul olmadığımız anlamına geliyor. Kimisi sokakta ellerinde poşetle yürüyen insanları göstererek “kimse yoksul değil, bakın herkesin eli kolu dolu, alışveriş yapmışlar” diyor. Kredi kartı borcuna borç eklenerek alınan iki parça şeyi yoksulluk olmadığının ispatı olarak gösteren, geçmişle kıyaslamalar yapan bu insanlar, siyasi iktidarın sözcüsü konumundalar.
Yaşamda hiçbir şey yerinde olduğu gibi durmuyor, değişip dönüşüyor. Dünden bugüne toplum da değişerek yoluna devam ediyor. İnsanların yoksul olup olmadığını anlamanın yolu, bugünün dünyasında artık temel ihtiyaç haline gelmiş ihtiyaçlarını karşılayıp karşılayamadıklarına bakmaktır. Geçmişte zenginler atlarla, at arabalarıyla seyahat ediyorlardı. Atı, at arabası olmayan zengin sayılmıyordu. Bugün zenginlerin at arabaları yok, lüks otomobilleri, cipleri var. Yani zaman içinde zenginlik ölçütleri değişti. Yoksulluk için de ölçütler çoktan değişmiştir ve kıyaslama 100 yıl, 50 yıl hatta 20 yıl öncesiyle yapılırsa sonuç da doğru olmayacaktır.
Bugün neredeyse her türlü işimiz için internete ihtiyaç duyuyoruz. Pandemiyle birlikte uzaktan eğitime geçildi. Binlerce öğrenci evinde bilgisayar olmadığı için anne babasının telefonları üzerinden bu derslere katılmak zorunda kaldı. Bilgisayar, cep telefonu olmayan ailelerin çocukları eğitimden geri kaldı. Akıllı telefonların artık günlük hayatımızın bir parçası, lüks değil ihtiyaç olduğu daha da açığa çıktı. İmkânsızlıklar yüzünden eğitimden geri kalmak yoksulluk değilse nedir? Bugünün dünyasında yoksul olmak demek derme çatma bir evde yaşamak, kuru bir çulun üzerinde yatmak, bir lokma ekmeğe muhtaç olmak, çamaşırını leğende yıkamak, kara lastik giymek değildir. Mesela nüfusun yüzde 90’ı artık kentlerde yaşarken odunla, kömürle ısınamayacağımız açıktır. Artık evlerde baca bile yok ve insanlar doğalgaz kullanmak zorunda. Bu durumda doğalgaz faturasını ödeyemiyor olmak veya gazı kısıp battaniye ile oturmak zorunda olmak yoksulluk değil midir?
Artık geçmişin dünyasında yaşamıyoruz. Ama ürettiğimiz zenginliklere el koyanlar bizi aldatıyorlar. Durumumuzu geçmişle kıyaslayıp halimize şükretmemizi isteyenler, devlet kaynaklarını sınırsızca yağmalıyorlar. “Milletin midesine kuru ekmek giriyorsa aç değildir”, “kapısının önünde arabası varsa yoksul değildir” diyenler gerçeklerin üzerini örtüyorlar. Karnını doyurmak ayrıdır, beslenmek ayrı. Temel ihtiyaçlarını sıkıntısızca karşılayabilmek ayrıdır, şişen kredi kartı borçlarıyla ay sonunu zar zor getirmek ayrı. Açgözlü olmamak ayrıdır, saraylarda yaşayanların, uzay tatilleri yapan zenginlerin yalanlarına kanıp haksızlıklara, hırsızlıklara sessiz kalmak ayrı. Yoksulluğumuz inkâr edilmekle azalmaz. İşçi sınıfı olarak mücadelemiz yükseldikçe haklarımız genişler, ürettiğimiz zenginliklerden aldığımız pay artar, yoksulluğumuz azalır.
Özgür Değiliz Ama Olabiliriz!
Geleceğimiz İçin UİD-DER’deyiz!
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/