Buradasınız
Yoksulluk En Çok Yaşlılıkta Vuruyor İnsanı
Gebze’den işsiz bir işçi
Yıllar içinde insan hayat karşısında türlü deneyimler kazanır, bilgisini hayat karşısında sınar. Onun bilgisi, deneyimi yaşadığı toplum için çok şey ifade eder. Bu nedenle yaşlılık, çok korkutucu olsa da, genellikle olgunluk ve bilgelikle özdeşleştirilir, yaşlanmanın kaçınılmazlığı anlatılmaya, korkulacak bir hal olmaktan çıkarılmaya çalışılır. Ama insanın korkulu rüyasıdır yaşlanmak hele de yoksul insanların.
Yaşlanmak sadece gözlerin etrafında, alında derinleşen çizgiler, cilt kırışıklıkları, ak düşen saçlar, artan kilolar ve sağlık sorunları değildir. Yaşlanmak ömrün sonuna gelmek, ölüme yaklaşmaktır ve insanı korkutması kadar doğal bir şey yoktur. Ama yoksul insanlar yaşlanmaktan daha çok korkarlar çünkü onlar için yaşlanmak, güçten düşmek, çalışamamak, yoksulluk, belirsizlik ve çaresizlik içinde kalıvermektir. Gencecik yaşlarından itibaren düşük ücretlerle, ağır ve sağlıksız çalışma koşullarına maruz kalan işçiler, bu koşullar altında temel ihtiyaçlarını bile zar zor karşılayabiliyorlar. Hal böyle olunca geleceğe dair, en azından yaşlılığı güvence altına alabilecek bir birikim yapılamıyor. Geçim derdi nedeniyle büyüyüp çalışmaya başlayan, kendi ailelerini kuran çocukların da anne-babaya bakması mümkün olmayabiliyor. Yaşlı insanların geri kalan ömürlerini eziyet çekmeden, huzur içinde yaşaması neredeyse olanaksızlaşıyor. Üstelik emeklilik yaşı iyice yükseltiliyor.
OECD’nin yayınladığı “Eşitsiz Yaşlanmayı Önlemek” başlıklı rapor, tüm dünyada zenginle fakir arasındaki uçurumun her geçen gün büyüdüğünü, insanın yaşamı boyunca büyüyen eşitsizliğin, yaşlılıkta daha da öne çıktığını anlatıyor. Yaşamı boyunca yarı aç yarı tok yaşayan, hiçbir birikim yapamayan, sağlık hizmetlerinden sınırlı olarak yararlanan işçilerin, emekçilerin sıkıntıları yıllar içinde katlanarak artıyor, yoksulluk katmerleniyor, durumun en acı sonuçları yaşlılıkta ortaya çıkıyor.
Raporda, bugünkü genç kuşakların kendilerinden önceki kuşaklar gibi yüksek eşitsizlikle karşı karşıya kalacağı söyleniyor. Nedeni ise çok basit: Çünkü zenginleri daha zengin, yoksulları daha yoksul yapan kapitalizm altında yaşıyoruz. Bugün işsizlik artıyor, hane halkının gelirleri düşüyor. Ücretler, zamlar ve vergiler karşısında eriyor. Sağlık hizmeti giderek daha pahalı hale geliyor ve kalitesi düşüyor. Yoksulların sofrası iyice yoksullaşıyor. Çok çalışan, yıpranan, iyi beslenemeyen, iyi bir sağlık hizmeti alamayan insanların yaşlılığı çile içinde geçiyor.
Rapora göre özellikle gelişmekte olan ülkelerde çalışan nüfusun bakması gereken yaşlı oranı her geçen gün artıyor. Mesela Türkiye’de 20-64 yaş grubundaki her 100 kişinin bakması gereken 65 ve üstü yaştaki kişi sayısı giderek artıyor. 1980’de bu oran 100 kişiye 10 kişi iken, 2010’da 13 kişiye yükseldi. 2050’de her 100 yetişkine 40 yaşlı düşeceği belirtiliyor. Bunun nedeni ortalama insan ömrünün uzaması olarak gösterilse de asıl neden ömürleri boyunca çalışan insanlara yaşlılıklarında güvence sağlanmaması ve onların bakımının zaten yoksul olan çocuklarının sırtına yıkılmasıdır. 8 kişinin toplam servetinin 3 milyar 600 milyon insanın toplam zenginliğine eşit olduğu ve eşitsizliğin giderek derinleştiği bir dünyada ne yaşlılara ne gençlere ne de çocuklara mutluluk vardır.
Emekli olabilecek kadar şanslı olan işçiler, geçinebilmek için tekrar çalışmak zorunda kalırken, patronlar yaşlandıklarında mesela son derece donanımlı gemileriyle “dünya turuna” çıkıyorlar. Yani biz işçilere kapitalizm altında biçilen rol belli. Çalışmak, çalışmak, çalışmak! Hem de hiç sorgulamadan, düşünmeden. “Bunca yoksulluğun, eşitsizliğin sebebi ne?” diye sormadan. Ancak bu böyle gitmez. Tıpkı usta şair Hasan Hüseyin’in söylediği gibi; “Beterin beteri var diyenlere inanmıyorum. Hep böyle havalar besler fırtınaları”. Çalışan var eden, üreten, nasırlı, yorgun ama hünerli milyonlarca el birbirine kenetlendiği zaman yepyeni bir fırtına kopacak. O fırtına, kapitalizmi ve yarattığı eşitsizliği önüne katıp götürecek.
İtaatkâr Nesiller İsteniyor
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- 30 Kasımda KESK tarafından Ankara’da düzenlenecek miting öncesi 2021 Tüm Emekliler Sendikası çeşitli kentlerde “Emekliler Ankara’ya Yürüyor” başlıklı basın açıklamaları gerçekleştirdi. Tekirdağ’da Hasan Ali Yücel Meydanı’nda gerçekleştirilen...
- Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarının özelleştirilmesine karşı yeraltında ve yer üstünde eylemler yapan Türkiye Maden İşçileri Sendikası ve Tes-İş Sendikası üyesi işçiler, Enerji Bakanlığıyla yapılan görüşmelerden olumlu sonuç alınamaması...
- Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla, başta İstanbul olmak üzere pek çok kentte, sendika yöneticilerinin, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü üyelerinin, gazeteci ve yazarların aralarında olduğu 200’den fazla kişinin gece yarısı...
- Türkiye’nin dört bir yanında, ücretlerini yükseltmek, sendikalaşmak istedikleri için mücadele eden işçiler çeşitli engellerle karşılaşıyor, işten atılıyor, baskıyla sindirilmek isteniyor. Siyasi iktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin...
- İspanya’nın Barcelona kentinde on binlerce emekçinin katılımıyla 23 Kasımda yüksek kira fiyatlarına karşı bir protesto gösterisi düzenlendi. Konut kiralarının düşürülmesi ve daha iyi yaşam koşulları talepleriyle bir araya gelen işçi ve emekçiler,...
- 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında 23 ve 25 Kasımda dünyanın dört bir yanında emekçi kadınlar meydanlara çıkarak öfkelerini haykırdı. Kapitalizm altında çifte ezilmişliğe maruz kalan emekçi kadınlar, kadına şiddetin...
- Bizim mahallenin gençlerinin her birine okuyacakları kitaplar almak için Konak’tan Kemeraltı’na girdim. Kitabın adı Küçük Kara Balık, yazarı Samed Behrengi. Kitap her yaştan işçilere ve işçi çocuklarına dereden çaya, çaydan ırmağa, ırmaklardan...
- Yıllar önce çok sevdiğim, dertlerimizi, sevinçlerimizi paylaştığımız ama hayata dair fikirlerimiz ayrı olan bir arkadaşımla aynı dönemde hamile kaldık. Onu hamile olduğu için işten çıkardılar ve buna karşı çok fazla direnemedi. Patron bana da,...
- DİSK Genel Başkan Yardımcısı ve Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan ile Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı ve DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Kemal Göksoy’un 26 Kasımda sabaha karşı bir ev baskınıyla gözaltına alınmaları üzerine DİSK...
- Türkiye’deki grev ve direnişlere her geçen gün yenileri eklenirken işçilerin mücadelesi dayanışmayla büyüyor. Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmelerinin özelleştirilmesine karşı işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Genel Maden İşçileri...
- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde her yıl olduğu gibi bu yıl da emekçi kadınlar alanları doldurdu. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar onlarca kent ve ilçede protesto yürüyüşleri, nöbet eylemleri...
- Yunanistan’da 20 Kasımda pek çok sektörden on binlerce işçi genel greve çıktı. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen grevle birlikte 70 şehirde protesto...
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...