Buradasınız
Yük Olarak Görülen Öğretmenler
Sefaköy’den bir eğitim işçisi

Ben kamuda çalışan bir öğretmenim, eğitim işçisiyim yani... Geçtiğimiz günlerde Maya Okulları patronu ve aynı zamanda Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk maaşlarımız ile ilgili bir açıklama yaptı. Bu açıklama ile yoksulluk sınırının altında çalışan biz öğretmenleri toplum nezdinde itibarsızlaştırmaya, değersizleştirmeye çalışarak asıl niyetlerini de göstermiş oldu. Bakanın açıklaması şu şekildeydi: “Eğitimde asıl yük öğretmenin maaşıyla ilgilidir. Milli Eğitim Bakanlığının bütçesine bakarsanız, yatırım bütçesinin çok çok küçük olduğunu görürsünüz. Neye göre; personel maaşına göre... Bu tüm okullar için böyledir. Yani asıl yük kira varsa kirada ve öğretmen maaşındadır.”
Bu açıklamadan sonra gelen tepkiler üzerine Bakan yanlış anlaşıldığını söyledi. Fakat bizce herhangi bir yanlış anlaşılma söz konusu değildir. Bakan açık açık okulların felaket düzeyine ulaşan niteliksizliğini öğretmen maaşlarına bağlamıştır. Ben Bakanın meseleyi ele alırken Maya Okullarının patronu olmasından etkilendiğini düşünüyorum. Bakanın kendi sınıfından bağımsız düşünmesi imkânsızdır. Her patron gibi Ziya Selçuk da eğitim ve öğretime bir ticari faaliyet olarak bakmakta ve tam bir tüccar mantığıyla öğretmenlerin maaşına göz koymaktadır.
İsterseniz Bakanı üzen maaşlarımıza da biraz yakından bakalım. Bugün ortalama bir öğretmen maaşı 4 bin 300 liradır. Türkiye’de adeta genel ücret anlamına gelen asgari ücretin biraz üzerinde olduğu bilinen bir gerçektir. Öte yandan İstanbul’da dört kişilik bir aile için açlık sınırı 2 bin 564, yoksulluk sınırı ise 8 bin 249 liradır. Dolayısıyla öğretmenler de yoksulluk içerisindedir. Maaşımın önemli bir kısmını barınma, beslenme, ulaşım, fatura gibi temel ihtiyaçlara harcamam da bunun en önemli kanıtıdır. Fakat her fırsatta maaşlarımızı ağızlarına dolayan bu beyler nedense açlık ve yoksulluk rakamlarından hiç bahsetmiyorlar. Çünkü biz işçileri birbirine kırdırmak ve bu şekilde kamu emekçilerinin haklarını kolayca tırpanlamak istiyorlar.
Ortada iki sorun var. Okulların pek çok ihtiyacı olduğunu biliyorum. Fakat bu sorunların çözümü için Bakanın şikâyet ettiği maaşım da benim ihtiyaçlarımı karşılamaya yetmiyor. Neden sorunların ikisinin çözümü düşünülmüyor da benim hak ederek kazandığım maaşım hedef gösteriliyor. Silahlanmaya bunca para ayrılırken dahası patronlara teşvik veya destek adı altında kaynak aktarılırken neden eğitime yeterli destek aktarılmıyor? Neden onların seçimleri nedeniyle oluşan sorunlardan biz öğretmenlere ödenen maaş sorumlu tutuluyor?
Arkadaşlar toplumumuz iki temel sınıftan oluşmaktadır; patronlar sınıfı ve işçi sınıfı. Bu ayrımda öğretmenler işçidir, Milli Eğitim Bakanı da patronlar sınıfının hem üyesi hem de bir temsilcisidir. Bu yalın gerçekten dolayı çeşitli sorunların çözümü de kişinin sınıfsal konumuna göre şekillenmektedir. Bir patron her zaman düşük ücretle çalışacak işçiler ister. Ziya Selçuk da bir patrondur ve kafası bu şekilde çalışır. Burada önemli olan bizim işçiler olarak ne düşündüğümüz ve ne yapacağımızdır. Bu düzende patronların, işçilerin sorunlarını çözmek için kıllarını bile kıpırdatmadıklarını, dahası bu sorunları bizzat kendilerinin yarattığını yaşayarak görüyoruz. Çözüm yine biz işçilerin eseri olacaktır. Gücümüz birliğimizden ve örgütlü mücadelemizden gelecektir.
Viktor Jara ve Şili Geceleri
UİD-DER ile Tanışınca…
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Kamu emekçilerinin 2026–27 yıllarını kapsayacak toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başladı. Yaklaşık 6 milyon kamu emekçisi var ve aileleri ile birlikte düşünüldüğünde 20 milyon insanı ilgilendiren bir süreç başladı. Kamu işvereni yani devlet, 2026’nın...
- İşçi Dayanışması’nın sayfalarında dünyadan işçi mücadelelerine, yüz milyonlarca işçinin katıldığı grevlere, farklı millet ve inançlardan yüz binlerce emekçinin bir araya geldiği Filistin’le dayanışma eylemlerine, ülkeden ülkeye yayılan emekçi...
- 17 Ağustos 1999 gecesi Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biri yaşandı. Kocaeli, Yalova, Sakarya, İstanbul ve Düzce’yi sarsan 7,4 büyüklüğündeki depremde 50 binden fazla insan hayatını kaybetti, çok daha fazlası yaralandı. Yüzbinlerce...
- Mersin’in Tarsus ilçesi 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren PMS Tıbbi Cihazlar fabrikasında 12 işçi, sendikaya üye oldukları için işten çıkarıldı. Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS), 16 Ağustosta fabrika önünde basın açıklaması...
- Sakarya Hendek’te bulunan, Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Koç Holding’in şirketlerinden Türk Traktör’ün tedarikçisi olan SAG Hidrolik fabrikasında bir işçinin işten çıkarılması sonrası 12 Ağustosta direniş başladı. TEKSİF Sendikasına...
- İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırıları ve açlık politikası tarifsiz acılar yaşatmaya devam ediyor. Siyonist rejim, iki milyon Filistinlinin bölgeden sürülmesi anlamına gelecek olan Gazze’yi tam işgal planıyla saldırılarını tırmandırıyor....
- Pakistan’da binlerce tekstil işçisi, hakları için haftalardır mücadele ediyor. Arjantin’de emekliler her Çarşamba günü düzenledikleri protestolar devam ediyor. Tunus’un en büyük işçi sendikası Tunus Genel İşçi Birliği (UGTT) üyesi toplu taşıma...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu KESK, 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine dair, Kamu İşveren Heyeti teklifinin açıklanmasının ardından, 13 Ağustos Çarşamba günü Türkiye’nin pek çok kentinde ortak basın...
- Artık ben de anlıyorum ki; bir işçi hayata bu pencereden bakmaya başlar, işçi sınıfının bir ferdi olduğunu kavrar, hayatını buna göre dizayn etmeye çalışır, örgütlü davranır, mücadelenin ve dayanışmanın gücünden beslenirse gözleri hakikati görmeye...
- Egemenler zenginlik, güç ve iktidar uğruna kavga ederken bunun bedelini hep işçilere ödettikleri için oyunlarında, şiirlerinde işçileri emperyalist savaşa karşı çıkmaya çağırıyordu Brecht. Kendisi 1898’de doğmuştu ve çocukluğu dünyanın da Almanya’...
- 12 Ağustos gece saatlerinde Evrensel Gazetesinin İzmir/Alsancak’ta bulunan bürosuna silahlı saldırı gerçekleştirildi. Gazetenin tabelası hedef alınarak 7 kurşun sıkıldı. Saldırının ortaya çıkmasının ardından bir kişi gözaltına alındı.
- Trendyol Go işçileri, artan iş yükü, düşen kazançlar ve şirketin aldığı tek taraflı kararlar nedeniyle 11 Ağustos’ta Bursa’da eylem gerçekleştirdi. HepsiJet işçileri işyerindeki ağır çalışma koşulları, sendikal örgütlenmeye yönelik baskılar, ücret...
- Kamu İşveren Heyeti 4 milyon kamu emekçisini ve 2,5 milyon emekliyi ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde ilk zam teklifini 12 Ağustosta açıkladı. İktidar 2026 yılının ilk altı ayı için yüzde 10, ikinci altı ayı için yüzde 6, 2027...