Buradasınız
Yüreklerimizde ve Gözlerimizde Umutsuzluğa Yer Yok!
Bir grup genç
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Öncelikle hepinize merhaba kardeşler! Bizler UİD-DER’li gençleriz. Kimimiz düşük ücretlerle, uzun iş saatleriyle, işsizlik ve güvencesizlikle boğuşan işçiler, kimimiz geleceğin işçileri olacak üniversite öğrencileriyiz. Yaşadığımız sorunlar birbirinden farklı da olsa sömürü düzeninin bu sorunların tek kaynağı oluşu bizi aynı yerde buluşturdu, UİD-DER’de!
UİD-DER’de sınıfımızın mücadele tarihini öğreniyor ve bu tarihten çıkarılan derslerle mücadele ediyoruz. Her onurlu insanın yapması gerektiği gibi haksızlık karşısında boyun eğmeyerek; sabırlı, çalışkan ve fedakârca sınıfımızın hareketinin gelişmesine katkı sunmaya çalışıyoruz. Bizce insan hayatını anlamlı kılan da tam olarak bu!
Örgütlü mücadelemizin bir parçası olan basınımıza güç vermeye çalışıyoruz. Öncelikle işçi hareketini takip ederek işçi mücadelelerini habere dönüştürmek ve bu yolla işçiler arasındaki iletişimi sağlamak, dayanışmayı örmek basınımızın en temel görevini oluşturuyor. Bugün işçiler arasındaki bağlar o kadar cılız ki bu görevimiz, sınıfımız açısından hayati önemde! Haberlerimizi, UİD-DER’in sitesine ve her ay düzenli çıkan İşçi Dayanışması bültenine yapıyor ve bu araçların işçiler tarafından takip edilmesinin yaygınlaşması için uğraşıyoruz. Bu konuda bir parolamız da var; Daha fazla oku, daha fazla okut! UİD-DER’in çalışmalarının ve fikirlerinin işçilerle buluşmasına vesile olarak mücadele örgütümüzün sendikalarda, fabrikalarda, işçi mahallelerinde, grev ve direnişlerde kök salmasını hedefliyor, işçi sınıfının örgütlenmesi için ter akıtıyoruz. Çünkü biliyoruz ki; örgütsüzken bir hiç olan işçi sınıfı, örgütlüyken her şey olacaktır!
Evet, yayınlarımızda taraflıyız. Patronların medyasının her fırsatta söylediği “tarafsızlık” yalanına başvuracak değiliz, biz tarafız ve bununla övünüyoruz. Patronlar ile işçiler arasındaki mücadelede tarafımız işçilerin tarafı, yazdığımız haberler işçilerin sesi ve soluğudur.
Tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de egemenler, ezilenlerin sesini ve soluğunu boğmaya çalışıyor. Yaşadığımız topraklarda savaş atmosferi hâkim. Ekonomik kriz derinleştikçe işçiler işsiz kalıyor, hayat pahalılığı artıyor. Kıdem tazminatı gasp edilmek isteniyor, iş cinayetleri artıyor. Egemenlerin tek derdi ise bu sorunlar gibi pek çok soruna karşı sesini çıkaranları susturmak! Tüm toplumu korkutup, baskı altına almayı amaçlıyorlar. İşçilerin grevleri “ıvır-zıvır” ilan ediliyor, yasaklanıyor. Her çeşit hak arayışının önüne geçilmeye çalışılıyor. İşçi basını ve sosyalist basın başta olmak üzere tüm muhalif basın da bu baskılardan payına düşeni alıyor. TV’ler, radyolar, gazete ve dergiler kapatılıyor, gazeteciler tutuklanıyor.
Bu tablo oldukça karamsar görünebilir, insanı umutsuzluğa, yılgınlığa sürükleyebilir. Fakat bizim yüreklerimizde ve gözlerimizde umutsuzluğa, yılgınlığa yer yok. Biz bugüne ve yarına, en olumsuz koşullarda bile umutla ve inançla bakıyoruz. Çünkü bilimsel bilgiye dayalı tarihsel iyimserlikle doluyuz. Tarihi incelediğimizde nice mücadeleler görürüz; kimisi şanlı zaferlerle taçlanmış kimisi ağır yenilgilerle sonuçlanmış. Fakat tarihin seyri her zaman ileriye doğru akmıştır. Ezilenlerin, ezenlere karşı verdiği mücadele geçmişten günümüze temellenerek sürmüştür. Bunu bir araç olan kamera üzerinden bir örnekle anlatalım:
Sınıflar mücadelesiyle örülü tarihi, milyarlarca saniyeden oluşan bir film olarak ele alalım. Öyle ya tarih için her zaman bir film demezler mi? Bir filmde (videoda) ise saniyede 24 fotoğraf karesi olduğu söylenir. Dolayısıyla elimizde 24 X milyarlarca fotoğraf karesi var demektir! Dün veya yarın gibi bugün de elimizdeki videodaki sayısız fotoğraf karesinden yalnızca biri! Günün karanlığına bakıp bundan kaynaklı umutsuzluğa düşmek, aslında tarihe yanlış bir fotoğraf karesinden bakmak anlamına geliyor. Çünkü bir filmin rastgele bir bölümünü durdurursak karşımızda duran fotoğraf karesi bize filmin konusunu, gidişatını ve ne anlattığını vermez. Tarih denen filmin bütününe baktığımızda ise gördüğümüz gelişmeler umutsuzluğa yer bırakmıyor.
Unutmayalım tarih sınıflar arasındaki mücadelelerin tarihidir. Ezilen ve sömürülenler her daim başkaldırmış ve tarihin gidişatına yön vermişlerdir. Yani filmin sonunu belirlemek bizlerin elinde! Yeter ki, bu filmi geri sardığımızda karşımıza çıkan sahnelerden dersler çıkaralım, harekete geçelim, örgütlenelim ve inancımızı koruyarak mücadele edelim!
TÜİK’in Enflasyon Yalanı
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- İyi ki UİD-DER’liyim…
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- Bizi “Biz” Yapan Şarkılarımız…
- Nasırlı Ellerin Yumruğu Bugün!
- Kariyer Gelişim Masallarıyla Geleceği Çalınan Gençler
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
Son Eklenenler
- Soma, Ermenek, Amasra, İliç madenci katliamları, Çorlu tren katliamı, Elazığ, İzmir, 6 Şubat depremleri, orman yangınları ve sel felaketleri, Hendek havai fişek fabrikası ve Balıkesir mühimmat fabrikası patlamaları, yüzlerce iş cinayeti ve son...
- Yeni yılın ilk günlerinde MÜSİAD toplantısında konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek patronlara “biz sizin daha çok para kazanmanızı istiyoruz” dedi. Patronlar tarafından alkışlanan Bakan, tam da bunu yapıyor, patronların kazanması için...
- Cep telefonu hayatımıza gireli yaklaşık 30 yıl, akıllı telefonun hayatımıza girmesi ve jet hızıyla yayılması ise 10-15 yıl oldu. Bu nedenle akıllı cep telefonumuz 1 saat kapalı kalsa kendimizi adeta nefessiz kalmış hissediyoruz.
- Ankara’dan bir grup UİD-DER’li işçi, “Küçük Kara Balık ve Samed Behrengi” adlı bir video hazırladı. Farklı sektörlerde çalışan, uzun ve yorucu iş saatlerine, vardiya engeline rağmen birlikte öğrenip birlikte üretmek için bir araya gelen işçi...
- Asgari ücrete yüzde 30, kamu emekçilerine yüzde 11,54 ve emeklilere yüzde 15,75 oranında sefalet zammı dayatılmasının ardından Antep’te bulunan tekstil patronları da ücret artışlarını sefalet düzeyinde tuttu. Şubat ayına girilmesiyle belli olan...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santrali işçileri, özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı 10 Şubatta Ankara’ya yürüyüş başlattı.
- ABD merkezli Yum Brands şirketinin KFC ve Pizza Hut restoranlarının Türkiye’deki işletmecisi olan İş Gıda'nın konkordato ilan etmesinin ardından 7 bin işçi Ocak ayı maaşlarını, kıdem ve ihbar tazminatlarını, izin paralarını alamadı. İşçiler şirketin...
- Gebze Plastikçiler Organize Sanayi Bölgesinde otomotiv parçaları üreten Chinatool Otomotiv’de işçiler 10 Şubat sabahı greve çıktı.
- Aralık ayında tüketici fiyatlarının yüzde 1’in biraz üzerinde yükseldiği, yıllık enflasyonunsa azalarak yüzde 44 civarında gerçekleştiği açıklandı. Bu oranlara bakarak enflasyonun hız kestiğine, ücret zamlarının “beklenen enflasyona” göre belirlenip...
- 2025 yılı için asgari ücret zammı, TÜİK’in sahte rakamlarıyla açıklanan enflasyon oranının dahi altında kalan yüzde 30 olarak belirlendi. Patronlar da işçilere bu sefalet zammını dayatıyor. Şubat ayıyla beraber zamlı ücretlerin açıklanması sonrası...
- İş kazaları ve iş cinayetleri dur durak bilmiyor. Sermeyenin aç gözlülüğü işçileri yaşamından ediyor. Balıkesir’de bulunan ZSR Patlayıcı üretim tesisinde, 24 Aralık 2024’te gerçekleşen patlamada 11 işçi yaşamını yitirdi. Patlama sonrasında Balıkesir...
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...