Buradasınız
İnsanlık Sömürü ve Zulme Boyun Eğmedi, Eğmeyecek!

Ortadoğu’da, Asya ve Afrika’da yoğunlaşan emperyalist savaş… Yıkım, açlık, büyük göç dalgaları, denizin derinliklerinde son bulan umuda yolculuklar… İşsizlik… Kadınların şiddet görmesi, katledilmesi… Çocukların sömürülmesi… Toplumun nefessiz kalması ve cinnet geçirecek noktaya gelmesi… Ekonomik ve siyasi krizler… Demokratik hakların ortadan kaldırılması, askeri ya da sivil darbeler, olağanüstü haller, polis şiddeti, baskı, yasak ve toplumun sindirilmesi… İşte kapitalizmin insanlığa sunduğu böyle bir yaşamdır.
Tarih bilincine sahip olmayan, tarihe süreklilik halinde bakmayan insanlar, yaşadıkları dönemi ebedi zannederler. Sanırlar ki hiçbir şey değişmemekte ve aynı kalmaktadır. Bugün de insanlar dünyanın haline bakıyor ve çaresizce ne yapacaklarını bilemiyorlar. Ne yapacaklarını bilemediklerinde ise “böyle gelmiş böyle gider” diyorlar. “Bir şey değişmez” diyorlar. Oysa dünden bugüne, dünyamızdan, ne zalimler, ne taç ve taht sahipleri geçti. Tarih, zalimlerin zaferlerinin hiçbir zaman kalıcı olmadığını gözler önüne seriyor. Tarihin birçok döneminde zalim iktidarlar, savaşlar, uzayıp giden karanlık dönemler oldu. Lakin insanlık daima ileriye doğru yürüdü.
İnsanlık dünden bugüne daha iyi bir dünya kurmak, yeryüzü cennetini yaratmak için mücadele etmiştir, etmeye de devam edecektir. Egemenler, insanlığın sınıfsız, sömürüsüz, savaşsız bir toplum hayalini hiçbir zaman karartamadılar. Sınıf bilinçli işçiler her zaman iyimserdir; çünkü onlar tarih bilinciyle doludurlar.
Meselâ bundan iki bin yıl önce Roma’da bir köle olarak yaşasaydınız ne düşünürdünüz? Köleler, aynı bir hayvan gibi efendilerinin malıydılar. Egemenler, kölelerini her türlü işlerde kullanıyor, istedikleri zaman dövüyor, tecavüz ediyor ya da öldürebiliyorlardı. Tüm zenginlik ve ihtişam köle emeği üzerinde yükseliyordu, ama köleler için dünya güneşsiz kapkaranlık bir yerdi; umut yoktu ve kölelik onların kaderiydi. Evet, kölelerin çoğu böyle düşünüyordu. Ama köleliği bir kader olarak kabul etmeyenler de vardı. İşte bunlardan biri de Spartaküs adlı, Trakyalı bir köleydi. Bir dövüşçü yani gladyatör olan Spartaküs öncülüğünde başlayan köle isyanı, sarsılmaz sanılan Roma İmparatorluğunu kökünden sarstı.
60 kişiyle başlayan köle isyanı, hızla büyüyerek 120 bine ulaşacak ve Roma’nın en büyük kentlerine yayılacaktı. Onlar köleliğin olmadığı, sömürünün son bulduğu bir dünya için ayaklanmışlardı. İnsanın insanı ezmediği, tüm insanların eşit ve kardeş olduğu Güneş Devletini kurmak istiyorlardı. Romancı Arthur Koestler, Spartaküs adlı romanında, kölelerin bu hayalini aktarır. Spartaküs kölelere şöyle seslenmektedir:
“Düşünün, istediğimiz her şeye sahip olacağız! Bizim şehrimizde kimse köle olmayacak. Belki de bir değil, birçok şehir kuracağız, kölelere ait şehirlerden bir takım meydana getireceğiz. Bunları laf olsun diye söylediğimi sanmayın. Eskiden de böyle topluluklar vardı, hatta bunlardan biri o kadar eski de değildir: Güneş Devleti idi bunun adı. Neden kalabalık olan, bir avuç insanın emrine girsin? Çok olan, kalabalık olan biziz! Şimdiye kadar kör olduğumuz ve neden diye sormadığımız için onlara hizmet ettik. Fakat sorduğumuz an onların bizim üstümüzdeki kudretinin sonu gelmiş demektir. Bu söylediğimi unutmayın, onların da sonu gelecek.”
Roma egemenleri, tüm güçlerini birleştirerek köle isyanını bastırdılar. Ancak yiğit Spartaküs ve arkadaşlarının isimlerini tarihten silemediler. Spartaküs öncülüğündeki köle isyanı, o günden bugüne, ezilen ve sömürülen insanlığın sömürüsüz bir dünya hayalinin meşalesi oldu, olmaya da devam ediyor.
İşçi sınıfının önderlerinin belirttiği gibi, tarih ezenle ezilenin, sömürenle sömürülenin mücadelesinin tarihidir. İnsanlığın uzun yürüyüşünün belirli bir evresinde toplum sınıflara bölündü; bir avuç asalak, çoğunluğun ürettiğine el koymaya başladı. Lakin ezilen ve sömürülen insanlık bu durumu hiçbir zaman kabul etmedi. Sömürüsüz bir toplum kurma hayali, umudu ve özlemi, sömürülen sınıfların bağrında bir meşale gibi yanmaya devam ederek günümüze ulaştı. Meselâ bundan tam 700 yıl önce, 1300’lerde İngiltere’de yazılan bir şiirde, insanların birlikte üretme ve paylaşma hayali anlatılıyordu:
Ne kavga var, ne savaş
sonsuz bir yaşam aldı ölümün yerini
kadınlar da erkekler de öfkeli değil artık
yiyecek de bol, giyecek de
İster genç, ister yaşlı
ister güçlü, ister güçsüz
ister gözüpek, ister boynu bükük olsun
her şey ortaklaşa paylaşılıyor herkes arasında
Bu kısa şiir insanların savaşsız, sömürüsüz ve paylaşımcı umutlarını ne güzel ifade ediyor. Üzerinde yaşadığımız topraklarda da sömürüsüz bir dünya için nice mücadeleler verilmiştir. Bir din adamı, bir filozof olan Şeyh Bedrettin önderliğinde, 1420’de Osmanlı egemenlerine karşı başlayan isyanın amacı, aynı Spartaküs gibi sömürüsüz bir toplum kurmaktı. Şeyh Bedrettin katledildi, lakin onun temsil ettiği eşitlikçi dünya hayali bugün de ilham vermeye devam ediyor.
Bir zamanlar “dünya dönüyor” dediği için bilim insanları yakıldı. Ama dünya dönmeye devam etti. Düzen sahipleri ne yaparlarsa yapsınlar, tarihin akışının ve toplumların değişmesinin önüne geçemezler. Kapitalizmle birlikte, insanlığın gelecek güzel günlere dair umudunun taşıyıcısı işçi sınıfı olmuştur. Çünkü bugünkü dünyada tüm zenginliği üreten işçi sınıfıdır. Daha öncekilerden farklı olarak işçi sınıfı, sömürü düzenini yıkacak; sömürüsüz, savaşsız ve mutlu bir toplumun önünü açacak yetenekte bir sınıftır. Son 250 yıldır işçiler ve yoksullar, milyonlar halinde, sömürüsüz bir dünya için ayağa kalkıyorlar.
1917’de Rusya’da iktidarı ele alan işçiler, insanlığın sömürüsüz dünya yürüyüşünde, ileriye doğru büyük bir adım attılar. İşçi iktidarı fabrikalara el koyarak ülke yönetimini üstlendi, toprağı köylülere dağıttı ve Rusya’yı emperyalist savaştan çekip çıkarttı. 18 milyon insanın öldüğü Birinci Dünya Savaşını durduran Rusya’daki işçi devrimiydi. İlerleyen yıllarda yenilgiye uğrasa da, 99. yıl dönümünü kutladığımız işçi devrimi, insanlığın sömürüsüz dünya yürüyüşünde bir meşale gibi parlamaya devam ediyor. İşçi sınıfı sömürü ve ezilmeyi hiçbir zaman kabul etmemiş ve sineye çekmemiştir, çekmeyecektir. İşçi sınıfı eninde sonunda sömürücülerin, haramilerin, bezirgânların saltanatını yıkacaktır.
Yarınlar Bizimdir
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- UİD-DER’in İran İşçi Sendikalarına ve İşçi Sınıfına Dayanışma Mesajı
- İşçiyiz, Filistin Halkına Yapılan Zulmü Kabul Etmiyoruz!
- Talan Yasasına Karşı Köylülerin Mücadelesi Sürüyor
- Sivas Katliamı 32. Yılında Lanetlendi, Katledilenler Anıldı
- Göçmenlerin Sağlığa Erişim Hakkı Yok Ediliyor!
- “Halkımız Yoksul Değil, Devletimiz Sosyal”
- Gazze’de Yardım Merkezine Saldırı: Kapitalizmin Geldiği Nokta
- Dünya Mülteciler Günü: Umut Kapitalizme Karşı Mücadelede!
- Genel-İş Sendikacıların Tutuklanmasını Protesto Etti
- Sağlık Emekçileri: “Bitmeyen Eziyet Bitmeyen Rezalet! Hasta Gelmedi Ceza Geldi”
- ABD Büyükelçiliği Önünde Eylem: “Filistin’de Ablukaya ve İşgale Son”
- İzmir Belediye İşçilerinin Grevinin Gösterdikleri
- Tüm İnsanlık İçin Atan Kalplerin Anısına
- Enflasyonun Bize Faturası
- Örgütlü Gücümüzden Korkuyorlar Kardeşlerim
- TPI Compozit Grevcilerinin Anlattıkları
- İşçiler Grevi Nasıl Yürütmeli?
- Yönetmen ve Senarist Ali Özgentürk’e Veda
- Sırrı Abi, Beynelmilel ve İşçi Sınıfının Enternasyonali
- Yaşasın Sınıf Dayanışması
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
Son Eklenenler
- İranlı sınıf kardeşlerimiz, Sizlere Türkiye’den yazıyoruz. Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİD-DER) üyesi işçiler olarak sizleri en içten duygularımızla selamlıyoruz. On yıllardır Filistin halkına yönelik zulmünü sürdüren İsrail, bugün ABD’...
- 11 Temmuzda Brezilya’nın birçok kentinde on binler, emek karşıtı politikaları ve saldırgan uygulamalarıyla tanınan eski başkan Bolsonaro’nun yargılanma sürecine müdahale ettiği gerekçesiyle Trump’ı protesto etti. Kenya’da geçtiğimiz yıl vergi...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 14 Temmuzda Ankara’da bulunan Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısında 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi taleplerini ve mücadele programını açıkladı. Basın...
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...