Buradasınız
“Dur Mübarek, Daha Yeni Bitti Borcumuz!”
Sefaköy’den bir işçi
Merhabalar, ben Beylikdüzü’nde bir elektronik fabrikasında çalışan işçilerden biriyim. Fabrikada bant usulü çalışıyoruz ve ben de bu bantlar üzerinde beyaz eşya için üretilen elektronik kartların lehimlerini kontrol ediyorum. Zaman zaman o banttan bu banta yerimiz değişiyor ve bu sayede birçok işçi arkadaşla tanışıyor ve sohbet edebiliyorum. Daha önce tanıştığım bir işçiyle tekrar karşılaştık. Bu işçi patronların işçilere aşıladığı milliyetçilik zehriyle Ermenilere, Rumlara, Araplara düşman kesilmiş. Ona göre bu milletler Kurtuluş Savaşında Türkleri arkadan vurmuşlar. Oysa halkları birbirine düşüren yaşadığımız bu sistemin ta kendisidir. O gün karşılaştığımızda ona “nasıl gidiyor, nasılsın?” diye sordum. O da bana “nasıl olsun be, bildiğin gibi işte, modern kölelik! Çalışmaktan başka çaremiz yok. Dünyanın başındaki bu misyoner masonları defetmedikçe Müslümanlara rahat yok. Zaten onların tek istediği paranın egemenliğini kurmak” diye cevap verdi. “Para kazanmak, kâr etmek, büyümek istemeyen devlet var mı dünyada” diye sordum. İşçi arkadaş “Parayı asıl onlar çok seviyor, bizim Müslümanlar pek sevmez” dedi. Ben “nasıl yani, sen para kazanmak istemiyor musun” deyince işçi arkadaş da “istiyorum ama benim için para o kadar da önemli değil” cevabını verdi.
Sonrasında devam ederek Osmanlı düzeninin nimetlerinden, hoşgörüsünden, o dönemin daha refah dolu olduğundan söz etmeye başladı. Ben “Türkiye’nin ekonomisi şu anda dünyada 17. sırada, bununla gururlanıyor musun?” diye sordum. İşçi arkadaşım “tabii ki gururlanıyorum” dedi. Ben “peki bir işçi olarak senin cebine ne girdi, yaşamında ne değişti?” diye sordum. Arkadaşım kendinden emin bir şekilde gülümsedi: “Dur mübarek, daha yeni bitti IMF’ye borcumuz. Dur hele devlet kendini bir toparlasın, düze çıksın, o zaman bize de bir şeyler düşer elbet.” Bilinçli bir işçi olarak ona bu empoze edilmiş söylemlerin ne anlama geldiğini anlatmaya hazırlanıyordum ki, paydos saati geldi ve tekrar sohbet üzere konuşmamızı sonlandırdık.
Bazı işçilerin kafası o kadar karışık ki hep dış düşman arıyorlar. Bazıları karşıtlığı Müslüman-Hıristiyan-Yahudi olarak, bazıları sadece Amerika karşıtlığı üzerine kuruyorlar. Oysa gerçek karşıtlık işçiler ve patronlar arasında. Çünkü biz dünyanın bütün işçileri olarak gece gündüz dünyanın bütün patronlarına çalışıyoruz. Kendi ülkemize baktığımızda da asıl düşman kendi patronlarımızdır. Amaç kâr etmek olduğunda patronların dini imanı olmaz. Bunun için hiçbir din, inanç, ırk ayrımı yapmadan kendi çıkarlarımız için örgütlenmeliyiz.
İthaf
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- Türkiye’nin dört bir yanında sendikalaşmak isteyen işçiler çeşitli engellerle karşılaşıyor, işten atılıyor, baskıyla sindirilmek isteniyor. Bursa’da Öz İplik-İş Sendikası’nda örgütlendikleri için işten atılan ve direnişlerine devam eden Durak...
- Türkiye tarihindeki en büyük işçi katliamı olan Soma Katliamı davasında daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisi ilk kez hâkim karşısına çıktı. Katliamın 10. yılında görülmeye başlanan kamu davasının ilk duruşması 8 Mayısta Soma 2. Asliye Ceza...
- Merhaba işçi ablalarım, abilerim. Ben İzmir’de yaşayan bir lise öğrenciyim. Ben de UİD-DER ile 1 Mayıs’a katılmak için İstanbul’da yaşayan teyzeme geldim. İlk defa 1 Mayıs’a katıldığım için sizlerle duygularımı paylaşmak istiyorum.
- Bu sene de 1 Mayıs’ı ağır şartlarda karşıladık. Bir tarafta ekonomik yıkım diğer tarafta savaş, göç sorunu ve işsizlik. Biz işçilerin birikmiş nice sorunu bulunuyor, toplum nefessiz bırakılıyor. İşte bu şartlar altında UİD-DER işçilere umut oldu,...
- Türkiye’de işçiler, reel ücretlerin düşmesi, çalışılmış günlerin ücretinin dahi patronlar tarafından gasp edilmesi gibi sorunlarla boğuşuyorlar. Diğer taraftan sağlık emekçileri ticarethaneye dönüştürülen sağlık sisteminin dayattığı ağır iş yüküyle...
- Geçen gün metal işçisi arkadaşımla bir araya geldik. Çayımızı içerken sohbet etmeye başladık. Konumuz toplu iş sözleşmesiydi.
- İlk kez UİD-DER’le 1 Mayıs’a gelen arkadaşımız, 1 Mayıs’ın daha önce duyduklarından, anlatılanlardan bambaşka bir şey olduğunu söyledi. Kadınlar, çocuklar, işçiler el ele halaylar çektik, hepimiz kardeş gibiydik.
- Merhaba, ben İzmir de yaşayan bir gencim. İstanbul’a UİD-DER’le 1 Mayıs’a katılmak için geldim. 1 Mayıs öncesi hazırlıklar için derneğe gittim. Çok sıcak bir ortam ve dayanışma duygusu sarmıştı her yeri.
- Sarayları süsleyen altın, sultanların ve soyluların yaşamında zenginliğin en önemli ölçüsü olmuştur. Fakat bu zenginliği üreten zamanın köleleri ve günümüzün işçileri için bu maden her zaman acı, gözyaşı ve ölüm getirmiştir. Altın madenlerinde...
- Çalıştığım işyerinde uzun yıllardır çalışan ve EYT yasası çıktıktan sonra SGK’ya başvurup emekli olanlar var. Malûm, emeklilik maaşı iktidar eliyle kuşa çevrildi. Bizim patron da sayıları azımsanmayacak kadar çok olduğu için EYT’li işçileri bir an...
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...
- Dünya genelinde yoksulluk ve baskılar büyüyor, emperyalist savaşın alevleri gün geçtikçe yayılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunlar, krizler derinleşiyor. İşçi sınıfı ise kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten, birlik olup...