Buradasınız
Klimaya Parası Olmayan Patron, Fabrika Yaptırıyor
Aydınlı’dan bir işçi
Asgari ücret karşılığında çalışmaya mahkûm bırakılıyoruz, uzun saatler çalıştırılıyoruz, üstüne iş kazalarında canımızı yitiriyoruz… Peki, bizim durumumuz patronların umurunda mı? Tabii ki hayır! Aksine, “bu da yetmez” diyorlar. Sömürüye hız kesmeden devam ediyorlar. İş yerlerinde kışın soğuğundan da, yazın sıcağından da nasibimizi bolca alıyoruz. Yaz aylarının kavurucu sıcaklarından kuşkusuz hepimiz etkileniyoruz. Biz işçilerin çilesi gün geçtikçe kat be kat artarak devam ediyor. Yaz aylarında sıcaklarla boğuşur haldeyiz. İş yerinde sıcaktan yemek dahi yiyemiyoruz. İşyerlerine sadece çalışmak için getirilmiş makine muamelesi görüyoruz.
Üretiyoruz, var ediyoruz. Soğuğu da, sıcağı da üfleyen o klimaları bizler üretiyoruz. Ama ürettiklerimizden biz işçiler yararlanamıyoruz. Neden mi? Nedeni, her şeyin parası olan için üretildiği kapitalist sistemin ta kendisidir. Patronlar odalarında klimalarıyla sefa sürerken bizler makine başlarında ter akıtıyoruz. Çalıştığım işyeri tam da bu sıkıntılar yaşadığım bir yer. Patronların soğuk, sıcak gibi sorunları yok. Malum, ürettiklerimizden onlar faydalanıyorlar. Ama haklarını yemeyelim! Klimalı odalarında biz işçiler üzerinden “nasıl daha fazla kâr edebiliriz, iliklerine kadar nasıl sömürebiliriz?” diye epeyce kafa patlatıyorlar! Ama bu sorunu bir tek ben yaşamıyormuşum. Birçok işyerinden işçiler yazın bu kavurucu sıcaklarında aynı sorundan şikâyetçi. İşyerinin çatısı sacdan olduğu için güneşten kavrulan işçiler resmen boğucu sıcaklara terk edilmişler. Başka bir arkadaşımın çalıştığı işyerinde de patron kârına kâr eklemek için işçileri sağlıksız koşullarda çalıştırmaktan geri durmuyor. İşyerini büyütmek isteyen patron, sözde masrafları azaltmak için sağlık ve iş güvenliği önlemlerini almaktan kaçarken, öte yandan aynı şekilde bir fabrika yaptırıyor. İşçiler çatısı sacdan olan ve sıcağı alabildiğine çeken bu yerde acımasızca çalıştırılıyor. İş yerinde klima olmadığı ve sadece bir tane vantilatör olduğu için işçiler birbirleriyle kavga eder hale gelmişler. Patron paraya kıyıp işyerine klima taktırmıyor. Ne yazık ki örgütsüz olan işçiler de çözümü vantilatör için birbirleriyle kavga etmekte buluyorlar.
Biz işçiler yaşadığımız bu sorunlara karşı ne zaman birlikte ve ortak mücadele etmeye başlayacağız? Sorunlarımızı çözmek için kafa yormanın zamanı geldi de geçiyor. İşyerlerimizde bizlere reva görülen bu koşullara karşı işçiler olarak örgütlenmekten ve birlikte olmaktan başka çaremiz yok!
Uyan ve Haykır Öfkeni
Çapa’da İşçi Ölümü Protesto Edildi
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- Geçen gün metal işçisi arkadaşımla bir araya geldik. Çayımızı içerken sohbet etmeye başladık. Konumuz toplu iş sözleşmesiydi.
- İlk kez UİD-DER’le 1 Mayıs’a gelen arkadaşımız, 1 Mayıs’ın daha önce duyduklarından, anlatılanlardan bambaşka bir şey olduğunu söyledi. Kadınlar, çocuklar, işçiler el ele halaylar çektik, hepimiz kardeş gibiydik.
- Merhaba, ben İzmir de yaşayan bir gencim. İstanbul’a UİD-DER’le 1 Mayıs’a katılmak için geldim. 1 Mayıs öncesi hazırlıklar için derneğe gittim. Çok sıcak bir ortam ve dayanışma duygusu sarmıştı her yeri.
- Sarayları süsleyen altın, sultanların ve soyluların yaşamında zenginliğin en önemli ölçüsü olmuştur. Fakat bu zenginliği üreten zamanın köleleri ve günümüzün işçileri için bu maden her zaman acı, gözyaşı ve ölüm getirmiştir. Altın madenlerinde...
- Çalıştığım işyerinde uzun yıllardır çalışan ve EYT yasası çıktıktan sonra SGK’ya başvurup emekli olanlar var. Malûm, emeklilik maaşı iktidar eliyle kuşa çevrildi. Bizim patron da sayıları azımsanmayacak kadar çok olduğu için EYT’li işçileri bir an...
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...
- Dünya genelinde yoksulluk ve baskılar büyüyor, emperyalist savaşın alevleri gün geçtikçe yayılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunlar, krizler derinleşiyor. İşçi sınıfı ise kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten, birlik olup...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....