Buradasınız
12 Eylül Röportajları-4
Çelik-İş Kartal Şube Başkanı Muharrem Şahin ile 12 Eylül üzerine konuştuk.
UİD-DER: 12 Eylül darbesi olduğunda nerede çalışıyordunuz?
M. Şahin: 1980’in 12 Eylül’ünde Pendik’te bulunan Sebat Kolektif Şirketinde çalışıyordum. Fabrika Arçelik’e bağlı bir işyeriydi. Fabrikaya ‘78 yılının sonuna doğru girmiştim. İşyerinde sendika yoktu ve 550 işçi çalışıyordu. O yıllarda bizlerin hiçbir hakkı yoktu. 100 kişinin maaşı iyi olmasına rağmen geriye kalan çok sayıda işçi düşük ücret alıyordu. Toplanıp işçilerle konuştuk ve işçilerin güvenini kazandık. Bizlerin Devrimci Demir-İş Sendikasına üye olduğu, yetki çoğunluğunu aldığı o gün darbe oldu. O günün sabahı askerler beni evden gözaltına aldılar. Sorgulamak üzere Selimiye Kışlasına götürdüler. O saati yani sekize çeyrek kalayı hiç unutmadım. O dönemde sorgulamalarda işverenlerin fikirleri alınıyordu. İşverenler “bu işçi teröristtir” dediği anda o kişinin hayatı bitti demekti. Geçerli olan işverenlerin sözüydü, işverenler hâkim rolündeydi. İşverenlerin o günlerde benim hakkımdaki ifadesi “manyaktır o ama idealist değildir, işinin ekmeğinin manyağıdır” yönünde olduğundan ben kurtuldum. Kışlada 3 gün kaldım ve çıktım. O gün olanları ben hâlâ yaşarım. O sesleri, o askerlerin hareketlerini, acı çeken insanları hâlâ hatırlarım. Kimi zaman uykudan sıçrar, kalkarım. Diğer yandan işçi arkadaşların hepsi ben yokken her akşam evime uğramıştı. Üç gün boyunca evime uğrayıp beni sormuşlardı. O günkü işçilerin anlayışına barış, dayanışma ve dostluk hâkimdi. Bugün bu duyguların çoğu yok edildi.
UİD-DER: Darbe öncesinde işçilerin, sendikaların durumu nasıldı?
M. Şahin: Sendikal mücadele bana göre olabilecek en güzel düzeydeydi. Bugün sendikalar içinde yaşanan kimi sorunlar o günlerde de vardı. Ama toplumsal doğrudan yana olanlar çok daha güçlüydü. Örneğin o yıllarda Maden-İş Sendikası en güçlü örnekti bizler için. Biz bağımsız bir sendikaya üyeydik fakat toplu iş sözleşmelerimizde Maden-İş Sendikasını örnek alıyorduk, Maden-İş doğrultusunda sözleşme yapıyorduk.
İşçi arkadaşlarımızın inançları, bir örgütlenmeden sonra gelen dayanışmaları, ekmeklerini paylaşmaları, oluşan güven, tek kelime ile zirvedeydi. Çok önemli örnekler ortaya koydular. İşçiler sağ-sol ayrımı yapmadan, sendikalarda tek vücut oluyorlardı. Örneğin bizim fabrikamızda 550 işçinin 548’i sendika üyesiydi. Bizler bu birlikteliğin karşılığını aldık. Hiç ikramiyemiz yoktu 4 ikramiye aldık. Maden-İş Sendikasının sahip olduğu hakların tamamını bizler de elde ettik. Bugün de sendikacıların sahip olması gereken en temel özellik dürüstlüktür. ‘80 darbesi sendikalarımızdan bu özelliği atmaya çabaladı. Sendika işçilere güven vermelidir. Bizler o yıllarda böylesi dayanışmaları yaşadık.
UİD-DER: Darbenin amacı neydi? Darbeden sonra işçiler neler kaybettiler?
M. Şahin: O gün toplumu sağ-sol çatışmasına sürüklediler. Sağdan ve soldan çok sayıda insan tutuklandı. Darbeciler önündeki engelleri temizledikten sonra kendi düşüncelerini tüm topluma yaymaya başladılar. Sivil toplum örgütlerini kendi istedikleri gibi yönlendirdiler. Sendikacılık ve siyaseti de darbeciler belirledi. Türk-İş hükümete bakan verdi. 90’lı yıllardan sonra bütün konfederasyonlar hükümetlere bakan verdiler. “Al gülüm ver gülüm” düzeni kurulmaya başlandı. İşçi çalışıyor özgürlüğü yok, özgürlüğünü savunacak gücü yok. 1989-90 yılında bir işçi hareketlenmesi oldu. Bunun öncülüğünü Çelik-İş Sendikası İskenderun Karabük grevleri ile yaptı. Özal hükümeti talimatla bizleri barajın altında bırakmaya çalıştı, başaramadı. Zonguldak’tan sonra, Bahar Eylemleri gerçekleşti. Fakat o eylemlerden bu yana tamamen işçiler kaybetti. 1989-1992 yılları arasında çok büyük işçi kıyımları oldu. Sermaye yavaş yavaş her şeyi kontrol etmeye başladı. 2001 krizinde örneğin işçiler kaybetti, işverenler kazandılar. Bu yılki krizde de hem kamuda hem özel sektörde işçiler kaybediyor, emek sömürülüyor. Kişisel olarak ben şimdi şube başkanı olmama rağmen temsilci olduğum o eski dönemlerdeki sendikacılığın yüzde 25’ini yapamıyorum. Sendikacıların yapmaları gereken dürüst olmaları, güven vermeleri ve önce insan demeleri gerekiyor. İnsanlar örgütlerine güvenmeli, örgütler de üyelerine yalan söylememelidir. Her geçen gün sermaye güçleniyor. Ekmek dahi bulamayan çok sayıda işçi var. Çalıştığı halde ay sonunu getiremeyen işçiler var. Hükümet işçi fonuna el koydu. Kıdem tazminatı fonu yok edilmek isteniyor. Buna rağmen emek çok güçsüz durumda.
UİD-DER: Darbeye, krize karşı talepler ne olmalı?
M. Şahin: Sendikalarda emeğin gücüne dayanarak birleşmeli ve güçlenmeliyiz. Herkes silkinip kendine gelmeli. Kıdem tazminatı hakkını patronlar biz sendikacılara sormadan gasp ediyorlar. Örneğin işsizlik fonu yasasını çoğu sendikacının haberi olmadan yasallaştırdılar. İşçi ile toplumsal örgütlerin birbirine güvenleri yok. Sendikaya üye olan işçi sokağa atılıyor, işçi “sendikaya üye olup da ne olacağım” diyor. İşverenler ve devlet sendikayı istemiyorum dese kimse karşı koyacak durumda değil. Ben açık söylüyorum, emeği temsil eden güçlerin birbirine inanması ve güvenmesi gerekiyor. Aksi halde bizler başarı kazanamayız. Yapacak tek şey var, yavaş yavaş, her işçiye sabırla anlatmaya devam etmektir. Belki bugün bizi beş işçi anlayacak ama işçilere doğruları anlatmaya devam etmeliyiz. Önce “insan ve emek” değerleri ile hareket etmeliyiz. ‘80 öncesinde de işçilerin sağcısı solcusu vardı. Fakat emek güçlüydü. Acaba diyorum o dönemde gücümüzü çok zor oluşturup çok çabuk mu dağıttık?
UİD-DER: Teşekkür ederiz.
- Grevci Tarkett İşçileri: “Birliğimizi Güç Haline Getirelim!
- Grevdeki MKB Rondo İşçileriyle Söyleşi
- Durak Tekstil İşçileriyle Söyleşi
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- Nilgün Soydan ile Kemal Türkler Söyleşisi
- Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Gümüştekin ile Söyleşi
- İş Güvenliğimiz İçin 1 Mayıs’ta Sınıfımızın Saflarındayız
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Ekmekçioğulları İşçileri ve Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan’la Direniş Üzerine
- Söz Hakları İçin Direnen Ekmekçioğulları İşçilerinde
- Trelleborg İşçileriyle Grev Üzerine Söyleşi
- Cargill İşçileriyle Sohbet
Son Eklenenler
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...
- Kısa bir zaman öncesine kadar direnişte olan, direniş boyunca pek çok kez polis saldırılarıyla yüz yüze gelen bir işçi kardeşimizle 19 Mart’tan sonra yaşanan protestolarla ilgili haberleri izliyor, sohbet ediyorduk. Bir anda öfkeyle, “şunlara bak,...
- Siyasi iktidar yoksullaştırma politikalarını sürdürüyor. Enflasyon balyozunu işçi ücretlerine, emekli aylıklarına, kamu çalışanlarının maaşlarına indiriyor, ücretleri tuzla buz ediyor. İşçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin cebinden çalınan...
- TPI Kompozit işçileri grevlerinin 19. gününde İzmir Çiğli Kasaplar Meydanında buluşma gerçekleştirdi. İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler, ödenmeyen alacakları için 30...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...