Buradasınız
46 Sene = 900 Lira mı?
Aydınlı’dan bir metal işçisi

Bir metal atölyesinde işe başlayan bir işçi hiç ara vermeden 46 yıl boyunca aynı işyerinde çalışmış. Bir patron, bir de o işçi ağabeyimiz o işyerinde tam 46 yıl geçiriyorlar. Bugün, geçmişteki o küçük metal atölyesi 130 işçinin çalıştığı bir fabrika haline geldi. Patron ihtişamlı odasında otururken, işçi ağabeyimiz halen işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Aybaşı geldiğinde işçi ağabeyimiz 46 senelik emeğinin karşılığında 900 lira alıyor. Evet, tam olarak 900 lira. 46 yıllık çalışmanın bedeli 900 bu!
Metal atölyesi yeni açıldığında patronun, işçi ağabeyimize dört, beş, hatta altı ay boyunca maaş vermediği oluyormuş. Günlerce eve gitmeden atölyede çalıştığı oluyormuş işçinin. Uzunca bir süre sigortasız çalışmış. Bu arada atölye büyümeye, büyüdükçe de patron işçilerin hakkını yemeye devam etmiş.
Emekli olduğunda emekli maaşı geçinmesine yetmeyince, bir çare düşünmüş emektar işçi. Emekli olmadan önce 1300 lira maaş alan işçi ağabeyimiz, patrona emekli olup çalışmaya devam etmek istediğini söylemiş. Patronun cevabı şöyle olmuş: “Olur, ama bu maaşa çalıştıramam seni. Emeklilere asgari ücret veriyoruz. Ama senin bu kadar emeğin var bu fabrikada, sana asgari ücret vermeyeceğim. Sen 900 liraya çalışmaya devam edersin.” Patronla birlikte atölyede çalışmaya başlayan işçi ağabeyimiz bütün zorluklara katlanmış senelerce. Sefasını da patron sürerken, işçi emekli maaşı ve 900 lira aylıkla geçinmeye çalışıyor. Bir de patron utanmadan işçi ağabeyimizin emeği olduğunu söylüyor. 46 senelik emeğin hakkı 900 lira olabilir mi?
Patronlar büyüyor, büyüdükçe işçileri daha zorlu koşullar bekliyor. Daha önce senelerce işçi ağabeyimizin çalıştığı gibi bugün bizler de çok zor koşullarda çalışıyoruz. Zaten üç kuruş olan maaşımızı on, on beş gün gecikmeli alıyoruz. Yemekler, servis ve çalışma ortamı çok düzensiz. Patron biz işçilerin sırtından büyürken bizler bir ömür çalışsak bile çok zorlu koşullarla yaşamak zorunda kalıyoruz. Biz bu koşullarda yaşamak, bu koşullarda çalışmak zorunda değiliz. Bu koşulları kabul etmemeli işçi arkadaşlarımızla bir araya gelip bunca senelik emeğimizin hakkını istemeliyiz. Aksi halde 46 değil, 460 yıl çalışsak bile patronlar emeğimizin hakkını vermeyecekler.
“Kaç Yaptın Bugün?”
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- Türkiye’de her yıl 3-9 Eylül tarihleri arası Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Haftasının amacını “halkın sağlığını korumak, geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle (bulaşıcı hastalıklar, çevresel...
- Kozasından çıkmaya çalışan kelebeğin hikâyesini bilir misiniz? Bir adam ormanda yürürken, bir kelebeğin kozasından çıkmaya çalıştığını görür. Saatlerce, kelebeğin küçücük bir delikten çıkmak için verdiği mücadeleyi izler. Ancak bir süre sonra...
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...