Buradasınız
47. Yılında 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi

15-16 Haziran direnişi, Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde bir doruk noktasıdır, henüz aşılamamış bir zirvedir. Bu nedenle Büyük İşçi Direnişi adını alan bu şanlı eylem, ortaya koyduğu direngenlik ve mücadele ruhuyla olduğu kadar yarattığı sonuçlar ve geriye bıraktığı miras itibariyle de yol göstericidir.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda işçiler bir iş kanunu çıkması için 13 yıl, sendika hakkı için ise 24 yıl beklediler. Baskılar nedeniyle 1960’lara gelinceye kadar yaprak kımıldamıyordu. Ama 1960’lı yıllarla birlikte her şey değişmeye başladı. Kemal Türkler’in başında bulunduğu Maden-İş ve DİSK, işçileri eğitiyor, bilinçlendiriyor, taleplerini tartışmalarını ve birlikte belirlemelerini sağlıyordu. Patronlarla işbirliği yapmıyor, patronların saldırılarına karşı mücadele etmek gerektiğini açıkça işçilere anlatıyordu. Bu sendikal anlayış hem tek tek işçilerde hem işçilerin bütününde güven yaratıyor, sendikalarına olan inançlarını arttırıyordu. Aralarındaki bölünmüşlüğün ortadan kalktığı, dayanışmanın güçlendiği koşullarda işçiler, mücadele etmekten çekinmiyorlardı. Bu durum tüm topluma yayılıyor, gençler, emekçi kadınlar, tüm ezilenler, onurlu aydınlar, sanatçılar, bilim insanları yüzlerini işçi sınıfına dönüyorlardı. Sömürüye ve baskılara karşı verilen mücadeleyi destekliyorlardı. Yani dev uyanmış ve yeri göğü sarsarak ayağa kalkmıştı. İşçi sınıfının biriktirdiği öfke patronların suratında şaklayan yumruk olmuştu.
Patronlar sınıfı bu durumdan oldukça rahatsızdı ve sömürüye karşı yükselen toplumsal muhalefetin motor gücü olan işçi sınıfını yenmek, mücadele örgütlerini ezmek için atağa geçti. O dönem iktidarda olan Adalet Partisi, DİSK’i yok etmek ve işçi sınıfının sendikal birliğini ezmek için Meclis’e bir yasa tasarısı sundu. Çalışma Bakanı Seyfi Öztürk, açıkça “Yakında DİSK’in çanına ot tıkanacak” demişti. 14 Haziran 1970’te işçi temsilcileriyle toplanan DİSK yönetimi ise direnme kararı aldı. İşçiler öfkeliydiler ve sendikalarını ezdirmemeye kararlıydılar. 15 Haziran sabahı yüzlerce fabrikada üretim durdu ve bacalar tütmez oldu. Değişik kollardan kent meydanlarına ve Valiliğe doğru yürüyüşe geçen on binlerce işçi, DİSK’i kapattırmayacağını haykırıyordu.
“Düş değil bu hayal değil he hey be hey
Yetmiş bin dev işçim kalktı yürüdü
Kokuşmuş düzene sahip çıkanın
Alnının çatına baktı yürüdü
Nasırlı elinde gürz gibi kini
Güneş tepesinde kızıl bir sini
Sağır beyinlere ayak sesini
Paslı çivi gibi çaktı yürüdü”
15 Haziran günü 115 işyeri ve 75 bin işçiyle başlayan direniş, 16 Haziran günü 168 fabrikaya kapsayarak yaklaşık 150 bin işçiye ulaştı. Sanayinin kalbi olan İstanbul, Gebze ve İzmit’te fabrikalar durmuştu. İşçiler çeşitli eylemler, yürüyüşler, mitingler gerçekleştiriyorlardı. Kadın işçiler en öne atılmış, militan bir cüretkârlığı kuşanmışlardı. Sendikalarına sahip çıkan işçilerin üzerine asker ve polis ateş açıyor, tutuklama yapıyor, barikatlar kuruyordu. Ama bu çabalar nafileydi! İşçiler önlerine kurulan barikatları coşkun bir sel gibi birer birer aşıyor, tankların üzerinden atlıyor, tutuklanan arkadaşlarını kurtarmak için polis karakollarını basıyordu. İşçilerin direngenliği karşısından korkuya kapılan patronlar ise bavullarını toplayarak İstanbul’dan kaçmaya başlamışlardı.
“Yeter demek için patron kârına
Dev adımlar selam yazdı yarına
İşbaşından cadde ortalarına
Kükreyen sel gibi aktı yürüdü
O barış yerine kavgayı seçen
Alnının terini su diye içen
Kıyıda köşede eline geçen
Demiri iki kat büktü yürüdü”
15-16 Haziran’da işçilerin ortaya koyduğu bu muazzam direnişin sonunda patronlar geri adım atmak zorunda kaldılar. DİSK’i hedef alan yasayı geri çektiler. Fakat egemenler 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin ardından yükselmeye devam eden işçi hareketini ezmek için 1971’de ve 1980’de olmak üzere iki askeri darbeyi devreye soktular. 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesi TÜSİAD, MESS gibi büyük patron örgütlerinin talebi ve desteğiyle yapılmıştı. Hedefi işçi hareketinin önünü kesmek ve işçi sınıfının örgütlerini bir silindir gibi ezmekti. Nitekim öyle de yapıldı. 1980 askeri faşist darbesi sonrası başsız kalan işçi hareketi dağıldı. Örgütsüzlük koşullarında patronlar sınıfının saldırıları sonucu kazanımlar tek tek kaybedildi. Ama bütün bu saldırılar sermaye sahiplerine ve hükümetlere yeterli gelmedi. 15 yıldır iktidarda olan AKP hükümeti işçilere yönelik saldırılarda adeta şampiyonluk ipini göğüsledi.
AKP döneminde taşeron işçi sayısı 400 binden 6 milyona çıktı. İşgünü kavramı, Pazar tatili ortadan kaldırıldı, esnek iş haftası uygulaması getirildi. İş saatleri fiilen 12 saate çıktı. İş cinayetlerinde ölen işçi sayısı kat be kat arttı. İşçi katliamları “fıtrat” oldu. Sendikalaşma oranları düştü. Emeklilik yaşı bir kez daha yükseltildi. Kreş hakkı gasp edildi. Sözleşmeli işçilik getirildi. Kölelik büroları kuruldu. İşçilerin paralarıyla oluşturulan işsizlik fonu patronlara peşkeş çekildi. İşsiz sayısı 7 milyona ulaştı. Bireysel emeklilik sigortası dayatmasıyla işçilerin düşük olan ücreti daha da düşürüldü. Neredeyse 1 yıldır süren OHAL’le birlikte toplum baskı altına alındı, demokratik haklar ortadan kaldırıldı. AKP hükümeti, iktidara geldiği günden bu yana önemli sektör ve işletmelerdeki 13 grevi yasakladı. İşçi sınıfının zorlu mücadelelerle yasalara geçirdiği grev hakkı fiilen ortadan kaldırıldı. Şimdi sırada kıdem tazminatına bir fon yoluyla el konulması gündemde!
Kıdem tazminatından grev hakkına, kadrolu çalışmadan demokratik haklara kadar Türkiye işçi sınıfının en köklü kazanımlarına göz diken AKP’nin saldırılarını geri püskürtebilmenin yolu, mücadelenin tarihi derslerini kavramaktan, bu tarihi özümsemekten geçiyor. 15-16 Haziran ağır baskı ve saldırıların yaşandığı, suskunlukla geçen uzun yılların sonucunda ortaya çıkmıştı. Bu şanlı direniş işçi sınıfının bağrında biriken öfkenin mayalanmasıyla patladı. Patronlar sınıfı asla yeni 15-16 Haziranların ortaya çıkmasını engelleyemezler, engelleyemeyecekler!
Bu şanlı direnişi Türkiye işçi sınıfının tarihine yazan sınıf kardeşlerimize, sınıfsız, sömürüsüz, savaşsız bir dünya için dövüşenlere, mücadeleyle geleceği kuracak olan işçi sınıfına selam olsun. Karanlığın sonundaki ulu şafaklara selam olsun.
- Tarihsel Bilincimizi ve Geleneğimizi Mücadelemizde Yaşatıyoruz!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Gelenekten Geleceğe 15-16 Haziran ve UİD-DER
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- 15-16 Haziran Ruhu Yeniden Can Bulacak!
- Tarihin Bir Yankısı: Sınıfına İnan, Gücüne Güven!
- Gelenekten Geleceğe: 53. Yılında 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi
- Tanıklıklarla İki Büyük Günün, Güven ve Cesaretin Hikâyesi
- İşçileri Davar Sürüsü mü Zannediyorlar?
- Gücümüz Birliğimizden Gelir!
- Köklerimiz Çınar Ağacının Kökleri Gibi Sağlam
- Ali Özgentürk’ün mesajı:
- Kendi Tarihini Hafızana Kazı!
- 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 50. Yılında Gelenekten Geleceğe!
- İşçiyiz, Filistin Halkına Yapılan Zulmü Kabul Etmiyoruz!
- Talan Yasasına Karşı Köylülerin Mücadelesi Sürüyor
- Sivas Katliamı 32. Yılında Lanetlendi, Katledilenler Anıldı
- Göçmenlerin Sağlığa Erişim Hakkı Yok Ediliyor!
- “Halkımız Yoksul Değil, Devletimiz Sosyal”
- Gazze’de Yardım Merkezine Saldırı: Kapitalizmin Geldiği Nokta
- Dünya Mülteciler Günü: Umut Kapitalizme Karşı Mücadelede!
- Genel-İş Sendikacıların Tutuklanmasını Protesto Etti
- Sağlık Emekçileri: “Bitmeyen Eziyet Bitmeyen Rezalet! Hasta Gelmedi Ceza Geldi”
- ABD Büyükelçiliği Önünde Eylem: “Filistin’de Ablukaya ve İşgale Son”
- İzmir Belediye İşçilerinin Grevinin Gösterdikleri
- Tüm İnsanlık İçin Atan Kalplerin Anısına
- Enflasyonun Bize Faturası
- Örgütlü Gücümüzden Korkuyorlar Kardeşlerim
- TPI Compozit Grevcilerinin Anlattıkları
- İşçiler Grevi Nasıl Yürütmeli?
- Yönetmen ve Senarist Ali Özgentürk’e Veda
- Sırrı Abi, Beynelmilel ve İşçi Sınıfının Enternasyonali
- Yaşasın Sınıf Dayanışması
- Soma Katliamının 11. Yılında 301 Madenci İçin Eylemler Yapıldı
Son Eklenenler
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...
- Zeytinlik alanları maden ve enerji işletmeciliğine açacak yasa teklifine karşı tepkiler sürüyor. Çeşitli illerden Ankara’ya gelen köylüler, talan yasasına karşı TBMM yakınında bulunan Cemal Süreya Parkı’nda direniş nöbetindeler.
- Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli mücadeleler, dönemeç noktaları vardır. 1970 Haziran’ı bu tarihte önemli bir yere sahiptir. Bugün halen aşılamamış bir zirve olan 15-16 Haziran direnişi sürecinde, işçi sınıfı yapay kutuplaştırma...