Buradasınız
Ayaklar, Başlar ve “Yanlış Kişiler”
Adana’dan bir inşaat işçisi
Geçtiğimiz günlerde gazetelere yansıyan bir haber kapitalist sistemin nasıl akıl dışı bir sistem olduğu konusunda beni bir kez daha düşündürdü. Giyim firması Burberry’nin yaklaşık 38 milyon dolarlık ürününü yaktığı anlatılıyordu haberde. Şirket tepkiler üzerine bu kararı, ürünlerinin ucuz fiyata satılmaması ve yanlış kişilerin eline geçmemesi için aldığını açıkladı. Yani bu şirket için ne insanların ihtiyaçları ne işçilerin bin bir emeğiyle üretilen ürünlerin ziyan olması ne atıkların çevreye verdiği zarar önemli!
Burberry, yakarak imha etme yönteminin tüm endüstride çok yaygın olduğunu söyleyerek savunuyor kendini. Bir önceki sene de benzer haberlerden H&M’nin yılda 12 ton giysiyi yaktığını duymuştuk. Chanel, Louis Vuitton gibi markalarla da ilgili benzer haberler okumuştuk. Bu haberlerde son 5 yılda 116 milyon dolarlık ürünün imha edildiğini, her sene imha edilen ürün miktarının arttığını öğrenmiştik. Yani tüm kapitalistler aynı şekilde davranıyor. Dünyada üzerine bir hırka bile alamayacak insanların olması onları zerre kadar ilgilendirmiyor. Şirketler indirim yapmaktansa, ürünleri ihtiyacı olanlara ulaştırmaktansa marka değerini düşürmemek, “yanlış kişilerin” eline geçmesini engellemek, markasını “ayağa düşürmemek”, kârını korumak gerekçesiyle onca ürünü imha ediyor!
“Yanlış kişiler” diye ifade edilenler ya da “ayağa düşmek” fiilindeki “ayaklar” o pahalı malları üreten ama kullanması uygun görülmeyen yoksul insanlar, bizler oluyoruz. Üretim aşamasında bize ihtiyaçları var. Başka türlü mümkünü yok üretemezler. Ama sıra üretilenlerden yararlanmaya gelince iş değişir, ürettiğimiz zenginliklere sermaye sınıfı el koyar.
Sermaye sahipleri pazarda tutunabilmek ve en yüksek kârı elde etmek için birbirleriyle kıyasıya rekabet ederler. Üretim yapılırken insanların ihtiyaçlarının karşılanması değil nasıl daha fazla kâr sağlanacağı esas alınır. Hem daha fazla hem de daha ucuza üretmek zorundadırlar. Bu nedenle işçilere verdikleri ücretleri son derece düşük tutarlar. Ücretleri sürekli düşen biz işçiler gittikçe daha az tüketiriz. İşçi sınıfı olarak çok fazla üretiriz ama gücümüz ürettiklerimizin ancak çok azını almaya yeter. Tabi pazara pompalanan fazla mal da elde kalır, depolarda birikir. Yani fazla üretim, az tüketim. Kaynaklar böylelikle boşa harcanır, işgücü ve doğa tahrip edilir, yoksulluk artar. Bu akıldışı sistem kendini tekrar eder durur. Kapitalizm işte budur. Böyle akıl dışı, insanlık dışı bir sistem daha fazla ayakta kalmayı hak etmiyor.
Dünyaca
Bir Törenin Düşündürdükleri
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- Emekçi kadınlar olarak hayatın her alanında çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sistem bizi sokakta katledip, savaşlarda öldürüyor. Emeğimiz yok sayılıp hayatımız değersizleştiriliyor. Bizler işçi sınıfının kadınlarıyız, ellerimizdeki hünerle...
- Biz işçilerin yaşadığı sıkıntılar, zorluklar gün geçtikçe artıyor. Aldığımız ücretler açlık sınırına denk durumda. Üstelik ücretlerimizin enflasyon karşısında erimesi belimizi iyice büküyor. Çalıştığımız işyerlerinde, fabrikalarda çalışma...
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...