Buradasınız
“Ben Halimden Memnunum”
UİD-DER’li bir metal işçisi, başından geçenleri şöyle anlatmıştı: “Bir gün bir iş için patronumla bir yere gitmek zorunda kaldım. İş bittiğinde acıkmıştık. Bir lokantaya girdik. Karides yedik. Aman yarabbi! O ne güzel bir lezzetti öyle. Ben zeytini çok severim. O karidesi yiyinceye kadar zeytinden daha güzel lezzet olduğunu bilmiyordum. Meğer ne güzel tatlar varmış şu dünyada, ne lezzetler varmış! Daha adını, tadını bilmediğimiz neler vardır kim bilir! Hepsi patronların, hepsi zenginlerin! Biz de sanıyoruz ki en güzel lezzet zeytin…” Elbette arkadaşımız bizlere bunu anlattığında biraz güldük, biraz duygulandık. Dünyanın tüm zenginliklerini ürettiğimiz halde ne kadar çok şeyden mahrum edildiğimizi düşündük bir kez daha. Ama bu hikâyeyi anlatmamızın esas nedeni başka!
Pek çok işçi arkadaşımızın durumu karidesi bilmediği için zeytini bu dünyanın en lezzetli yiyeceği zanneden bu arkadaşımızın durumuna benziyor. Pek çok fabrikada asgari ücretin çok az üzerinde ücret aldığı için, ücreti düzenli ödendiği için ya da sendikalı olduğu için “ben halimden memnunum” diyen işçilere rastlarız. “Bizim en azından sigortamız var”, “çalıştığım yerden memnunum, servisimiz ve sigortamız var”, “işyerimden memnunum 1500 lira maaş alıyorum”, “bizde fazla mesai çok olur, memnunum”… Bu sözleri ne çok duyduğunuzu hiç düşündünüz mü? Peki, aslında gerçekten memnun olacak bir şey var mı ortada?
“Memnunuz” çünkü aslında çaresiz hissediyoruz kendimizi. İşsizlik ve kötü çalışma koşulları almış başını gidiyor. Madenciler, inşaatçılar onar yüzer ölüme gönderiliyor. Bu koşullarda halimizden nasıl memnun olalım? Oysa 1980 darbesinden önce, meselâ bir metal fabrikasında çalışıyor olsaydık şimdiki durum bize tam kölelik olarak görünürdü. Çünkü metal fabrikalarında çoğunlukla sendika vardı. İşçilerin günde 3 mola hakkı vardı. Senede 6 ikramiye, yakacak parası, ayakkabı parası rutin uygulamalardı. Tozlu ve ağır bölümlerde iş saatleri toplu sözleşmelerle kısaltılıyordu. Müdür ve amirler işçilere baskı yapacak, kötü davranacak olsa tüm işçileri karşısında buluyordu. İş koşullarından memnun olmayan işçiler grev yapıyorlardı. Hatta başka fabrikalarda süren mücadeleleri desteklemek için bile grev yapılabiliyordu. İşçiler haklarına ve örgütlülüklerine sahip çıkıyorlardı.
Bu gerçekleri biz UİD-DER’li işçilerden dinleyen örgütsüz işçiler büyük şaşkınlık yaşıyor, anlattıklarımıza inanmakta zorlanıyorlar. Zeytinle beslendikleri için karides gibi bir lezzet olabileceğine inanmıyorlar adeta. Oysa işçiler tadını bilmese de karides ve başka pek çok lezzet var dünyada.
Kardeşler, teşbihte hata olmaz derler. Elbette konumuz zeytin-karides değil. Konumuz patronların saldırıları karşısında kaybettiğimiz haklarımızın bir zamanlar var olduğunu unutmuş olmamızdır. Mücadelemizle çok daha büyük haklar elde edebileceğimizi bilmiyor oluşumuzdur. Halimizden aslında memnun olmadığımız halde memnun gibi görünmek zorunda hissetmemizdir. Neden memnun olacağız? Asgari ücretin açlık sınırının çok altında olmasından mı? Taşeronluğun, günde 12 saat çalışmanın artık “normal” olmasından mı? O kadar çalıştığımız halde geçinememekten mi? Her gün işçilerin iş kazalarında ölmesinden mi? İşçileri ölüme yollayanların pişkince “kader, fıtrat” demesinden mi? Örgütsüz, dağınık, güvensiz bir sınıf olmamızdan mı? Bize “halinize şükredin” diyenlerin, her şeye boyun eğmemizi isteyenlerin gözünün doymamasından mı? Sırtımızdan daha da semirmelerinden mi?
Niye, neden memnun olalım? Elbette memnun olmayacağız. İnsan değil makine yerine konulmaktan memnun olmayacağız. Uzayıp giden iş saatlerinden, düşen ücretlerden, taşeronlaştırmadan, artan baskılardan, iş kazalarından, iş cinayetlerinden memnun olmayacağız. Biz hep zeytine mahkûm edilirken başkalarının dünyanın tüm nimetlerini, zenginliklerini fütursuzca tüketmesinden memnun olmayacağız.
Ücretlerimizi yükseltmek, iş saatlerini kısaltmak, haksızlıkları, iş kazalarını, taşeronluğu ortadan kaldırmak için mücadele edeceğiz. Daha da önemlisi sömürüyü ortadan kaldırmak için mücadele edeceğiz, ediyoruz.
Biz memnun olacağımız bir dünyayı kendi ellerimizle yaratacağız. İşçiler olarak bir araya gelip patronlar sınıfını, sömürüyü, savaşları, ücretli köleliği ortadan kaldırmaktan son derece memnun olacağız. Patronlar sınıfının mahvettiği bu dünyayı kurtarmaktan ve kendi ellerimizle güzelleştirmekten son derece memnun olacağız. Patronlar sınıfının ellerinden kurtaracağımız dünya herkesi mutlu etmeye yetecek.
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
Son Eklenenler
- DİSK Genel Başkan Yardımcısı ve Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan ile Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı ve DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Kemal Göksoy’un 26 Kasımda sabaha karşı bir ev baskınıyla gözaltına alınmaları üzerine DİSK...
- Türkiye’deki grev ve direnişlere her geçen gün yenileri eklenirken işçilerin mücadelesi dayanışmayla büyüyor. Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmelerinin özelleştirilmesine karşı işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Genel Maden İşçileri...
- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde her yıl olduğu gibi bu yıl da emekçi kadınlar alanları doldurdu. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar onlarca kent ve ilçede protesto yürüyüşleri, nöbet eylemleri...
- Yunanistan’da 20 Kasımda pek çok sektörden on binlerce işçi genel greve çıktı. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen grevle birlikte 70 şehirde protesto...
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....
- Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri adlı taşeron şirket bünyesinde çalışan inşaat işçileri gasp edilen 2 aylık ücretleri ve tazminatları için 20 Kasımdan beri fabrika önünde eylem yapıyor. Yapı ve Yol İşçileri...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...