Buradasınız
Bir İlmek de MESEM Çıraklarından
Kocaeli’den bir işçi-öğrenci

Ben Mesleki Eğitim Merkezi Programı kapsamında, kısa adıyla MESEM kapsamında çıraklık eğitimi alan yani hem çalışan hem de okuyan genç bir kardeşinizim. Haftada bir gün okula gidiyorum, beş gün de fabrikada çalışıyorum. Mesleki eğitim merkezinin amacı, “usta-çırak ilişkisi yoluyla gençlere meslek edindirmek” olarak tanımlanıyor. Bu amaçla, meslek liselerinde olduğu gibi okulda değil, esas olarak işyerinde eğitim görüyoruz. Yani bizim okulumuz fabrikalar.
Lise diplomamızı almak için okuldaki sınavların dışında çıraklık, kalfalık ve ustalık sınavlarında da başarılı olmamız gerekiyor. Ama sınav olduğumuz tezgâhlar ve makineler ile fabrikada her gün çalıştığımız tezgâhlar arasında çok büyük fark var. Manuel makine ya da tezgâh kullanmayı öğrenmediğimiz için sınavlarda başarısız oluyoruz. Diploması olmayan çırakları da fabrikalarda çalıştırmayı tercih etmiyorlar. Yani ya mesleki eğitim diploman ya da meslek lisesi diploman olacak ki fabrikalarda çalışma şansın olsun. Bu sorundan mağdur olan benim gibi yüzlerce çırak var. Çalıştığım fabrikada çırak arkadaşlarımla birlikte defalarca bu sorunu çözmeye çalıştık ama gücümüz yetmedi, başaramadık. En sonunda işten çıkan, okulu bırakan, pes eden arkadaşlarım oldu. Asgari ücretin üçte biri kadar maaş verip bize her işi yaptırıyorlar. Ama sınavımız için gerekli olan en temel eğitimi bile alamıyoruz. Fabrikada çırak olduğumuz için, çıraklık okulunda da örgün eğitim almadığımız için itilip kakılıyoruz, değersiz görülüyoruz.
Sınavlarımızın yaklaşmasıyla fabrikadaki çıraklar arasında bu konu yine konuşulur oldu. Fabrikadan çıkmayı düşündüğünü söyleyen arkadaşlarımızın isimleri ustabaşının kulağına gitmiş. Müdürler hemen fabrikaya yeni çıraklar aldılar ve ustalar onlara işi öğretmeye başladılar. Anladık ki, bu sorun ne homurdanmayla ne de işten çıkmakla çözülecek. Başka bir şey yapmalıydık. Çünkü tepkini kendi bildiğin gibi gösterdiğinde, kendi başına davrandığında hem işten çıktığınla hem de daha kötü fabrikalarda ya da atölyelerde çalışıp ezildiğinle kalıyorsun. Arkadaşlarıma dedim ki, “taleplerimizi ancak hep birlikte ortak bir dilde söylersek kazanırız. Bakın birçok arkadaşımız işten çıktı. Ama çözüm yolu bu değil. Çözüm ancak bir olmaktan, ortak bir dille konuşmaktan ve birlikte mücadele yürütmekten geçer.” Önce çoğu çırak kulak vermedi söylediklerime. “Hiçbir şey değişmeyecek” dediler. Ama gün geçtikçe, “nasıl yapsak, nereden başlasak?” diyen arkadaşlarım oldu. Sendikanın işyeri temsilcileri ile konuştuk. Okulda bizden sorumlu olan koordinatör öğretmene anlattık derdimizi. Sonra da sorunumuzu gidip fabrikadaki yöneticilere söyledik.
Umutsuzluğa kapılan arkadaşlarımı gördükçe bazen benim de içimdeki enerji azalıyordu. Ama bana anlatılan bir örneği hep aklımda tutmaya çalıştım. “Mücadeleye başlarken ateşin üstüne koyduğun suyu düşün. Ocağın altı yanıyordur ama çaydanlıktaki hâlâ sudur. Ama bir an gelir, su belli bir sıcaklığa ulaştığında buhara dönüşür. İşte o sıcaklığa ulaşmadı diye, suya niye buhara dönüşmüyorsun diye kızamayız.” Ben bazı anlarda suyun ısındığını unutup umutsuzluğa kapılsam da bana verilen öğüdü dinleyip arkadaşlarımla ilmek ilmek mücadelemizi örmeye çalışmaktan vazgeçmedim. “Galiba yine başaramayacağız” derken, su çoktan kaynamaya başlamış da ben göremiyormuşum. Okulda bizden sorumlu olan koordinatör öğretmenimizi, fabrikadaki sorumlu yöneticimizi değiştirmeyi başardık. Çıraklara sınavlara yönelik eğitimler vermeye başladılar. Ayrıca yeni belirlenen onlarca konuda daha eğitimler alacağız. Maaşlarımızda iyileştirmeler de yaptılar. Sözün özü, ilmek ilmek dokunan işçilerin mücadelesine çırak işçiler olarak bir ilmek de bizler attık.
Birileri Tasarruf mu Dedi?
İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- Sınavlar, Gelecek Kaygısı… Çözüm Nerede?
- Nehirler Akmaya, Gençlik Mücadeleye Devam Eder!
- Yaşımız 19…
- UİD-DER’de Çocukların Anlattıkları
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Üniversite Hayalleri ve Hayatın Gerçekleri...
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- “Babamıza Bile Güvenemeyecek miyiz?”
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- Yalnızlık ve Korku Duvarını Hep Birlikte Yıkalım!
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Örgütlüysek Her Şeyiz!
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- “Kafasını Telefona Gömen Gençlerden Değiliz!”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
Son Eklenenler
- İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB) şirketleri İZDOĞA, İZBETON, İZULAŞ ve 185 İZSU çağrı merkezinde işten atılan 368 Belediye-İş Sendikası üyesi işçi, işlerine geri alınma talebiyle mücadele ediyor. İşten atılan işçiler arasında 1,5 senelik genç...
- İranlı sınıf kardeşlerimiz, Sizlere Türkiye’den yazıyoruz. Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİD-DER) üyesi işçiler olarak sizleri en içten duygularımızla selamlıyoruz. On yıllardır Filistin halkına yönelik zulmünü sürdüren İsrail, bugün ABD’...
- 11 Temmuzda Brezilya’nın birçok kentinde on binler, emek karşıtı politikaları ve saldırgan uygulamalarıyla tanınan eski başkan Bolsonaro’nun yargılanma sürecine müdahale ettiği gerekçesiyle Trump’ı protesto etti. Kenya’da geçtiğimiz yıl vergi...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 14 Temmuzda Ankara’da bulunan Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısında 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi taleplerini ve mücadele programını açıkladı. Basın...
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...