Buradasınız
Birlik Olduk ve Kazandık!
Çorlu’dan bir tekstil işçisi
Merhaba işçi arkadaşlar. Ben beş yıldır bir tekstil fabrikasında çalışmaktayım. İlk işe girdiğimde karşılaştığım en büyük sorun işyerinin çalışma koşullarının ağır ve sağlıksız olmasıydı. Orada çalışan işçilerin bu sorunlara karşı birlik olmadıklarını gördüm. Ben işçilere birlik olmamız gerektiğinden bahsedince bazı işçilerin neden benden kaçtığını hatta bazılarının neden korktuğunu anlayamıyordum. Yine de onlarla sohbet etmeye, kaynaşmaya çalışıyordum. Derken aradan bir yıl geçmişti. Ben de diğer işçiler gibi yıllık izin hakkımı elde etmiştim. Ama bu işyerinde yıllık izinler bir hafta kullandırılıyordu. Ben de işçi arkadaşlarıma yıllık izin süremizin bir hafta değil 14 işgünü olduğunu söylüyordum. İlk zamanlarda söylediklerimi dikkate almayan arkadaşlar ben anlattıkça bana inanmaya ve söylediklerime hak vermeye başlamışlardı. Daha sonra hep beraber bu meseleyi müdürle konuşmaya karar verdik ve müdürün yanına çıktık. Bizi kalabalık gören müdür çok şaşırdı ve panikledi. Müdüre yıllık izin süresinin bir hafta değil 14 gün olduğunu söyledik. Bizim kararlı duruşumuzu gören müdür bunu kabul etti ve bizler normal yıllık izinlerimizi yasal süreleriyle kullanmaya başladık. Bu hakkımızı geri aldıktan sonra birbirimize daha fazla kenetlendik ve birlik olmanın önemini hepimiz daha iyi kavradık. Diğer sorunlarımızı da konuşmaya ve çözmeye karar verdik. En başta gelen sorunlarımızdan birisi de sağlığımızın bozulmuş olmasıydı. Çalıştığımız ortam tozluydu ve havalandırma yoktu. Ne yemekhane yemek yenecek koşuldaydı ne de çalıştığımız ortam sağlıklıydı. Hatta örneklemek gerekirse biz yemekhanede yemek yerken fareler de ortada cirit atıyorlardı. Bunun üzerine toplu şekilde müdürün yanına çıktık. Müdür şaşırarak; “Yahu yıllardır birlikte ekmek yiyoruz. Ne oldu da birden bire ayaklandınız” dedi. Biz de sağlımızı tehdit eden sorunları anlatmaya başladık. Yemeğin temiz ve sağlıklı olmadığını, dışarıdan gelmesini istemediğimizi, yemekhanenin onarılıp yemeklerin burada yapılmasını istediğimizi söyledik. Müdür kararlı olduğumuzu görünce bu talebimizi de yerine getirdi. Ayrıca bir doktor getirilip işçilerin hepsi muayene edildi ve birçok değişiklik oldu.
Tabii bizim patron da diğer patronlar gibi kurnaz olduğu için araya biraz zaman girdikten sonra yeni uygulamaları gündeme getirdi. Öncelikle ustabaşı ve yöneticiler baskı yapmaya ve iş adetlerini tutmaya başladılar. Aynı zamanda işyeri avukatıyla birlikte dilinden bile anlamadığımız bir sözleşmeyi bize imzalatmaya çalıştılar. Maaşlarımızı 20-25 gün gecikmeli ödemeye başladılar. Bizler maaşlarımız neden geç yatıyor diye sorduğumuzda ise yöneticiler düzelecek diye geçiştirip duruyorlardı. Maaşlarımız geç ödendiği için kredi borçları, faturalar, ev kirası kapıya dayanmıştı. Bu sorunlarımızı defalarca söylememize rağmen “müşteriden para gelmedi” diyerek bizi oyalamaktan ve kandırmaktan başka bir şey yapmıyorlardı. Çünkü biz işçiler aslında patronun umurunda bile değildik. Bunun üzerine bir sabah işyerine geldiğimizde makineleri çalıştırmayıp başında bekledik. Patron ve yöneticiler “neden çalışmıyorsunuz” diye bağırmaya başladılar. Biz de “maaşlarımız yatmadan makineleri açmayacağız” dedik. Bunun üzerine sürekli bahaneler üreten patron iki saat içerisinde maaşlarımızı yatırdı. Ve bundan sonra da maaşlarımız düzenli yatmaya başladı.
İşte böylece biz işçilerin birlik olduğumuzda ve haklarımızı beraber aradığımızda kazandığımızı görüyoruz. Ama arkadaşlar bizler birliğimizi daha fazla güçlendirmedikçe kazanımlarımızı ve haklarımızı koruyamayız. Çünkü patronlar daha fazla kâr elde etmek için yeni saldırıları hep gündeme getirecek ve bunu türlü türlü oyunlarla hayata geçirmeye çalışacaklardır. Bu yüzden de biz işçilerin haklarımızı öğrenmeye, birlik olmaya ve mücadele etmeye ihtiyacımız var.
Gözler Güneşe Açılsın Artık!
TÜSİAD da Memnun Olmadı!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez fabrikasında işçiler Tekgıda-İş Sendikası’nda örgütlendikten sonra gerekli şartları sağlamalarının ardından yetki başvurusunda bulunmuş ve hemen ardından 146 işçi işten atılmıştı. İşten çıkarmaların ardından...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları, 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 6-10 Ocak günlerinde Türkiye genelinde iş bırakıyor. ASM çalışanları “Eziyet Yönetmeliği” olarak nitelendirdikleri...
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...