Buradasınız
Bizi Bölmelerine İzin Vermeyelim
Çekmeköy’den bir metal işçisi
Ben iki yıldır metal sektöründe çalışan bir işçiyim. Sendikalı ve toplu sözleşme döneminde olan bir fabrikayız. İşçiler kıdem farkının sözleşmeye konulmasını istiyor. Geçenlerde fabrikadan bir arkadaşımla kıdem farkı ve işçilerin bölünmesi üzerine sohbet ettik. Ben bu fabrikada iki yıldır çalışıyorum ama aslında 20 yıllık işçiyim. Birlikte aynı işi yaptığımız arkadaşım yaş olarak benden küçük ve toplam 8 yıllık bir işçilik hayatı var. Benden daha uzun süredir bu fabrikada çalışıyor olması nedeniyle daha kıdemli olduğunu, bu nedenle benden daha yüksek ücret ve daha fazla sosyal hak alması gerektiğini düşünüyor. Arkadaşıma kıdem farkının biz işçileri nasıl böldüğünü ve bir araya gelmemizin önünde bir engel olduğunu anlatmaya çalıştım. Aslında sadece kıdem farkı da değil, biz işçileri bölen o kadar çok yapay ayrım var ki!
İşçiler birbirlerinin hakkına sahip çıkmak ve ortak bir talep etrafında birleşmek yerine sürekli bölünüyorlar. Egemenler, biz işçileri birlik olmayalım diye türlü türlü yöntemle bölüyorlar. Oysa biz bir sınıfız. Hem de dünyanın diğer ucunda bulunan bir ülkedeki işçiyle bile kardeşiz, sınıf kardeşiyiz. Ama dünyayı yöneten egemenler dünya işçi sınıfını Müslüman, Yahudi, Hıristiyan ya da siyah, beyaz diye bölüyorlar. Kendi topraklarımızda da Alevi, Sünni ya da Türk, Kürt olarak bölünüyoruz. Sonra sağcı, solcu; memur, fabrika işçisi; beyaz yaka, mavi yaka; AKP’li, CHP’li ya da MHP’li, HDP’li; taşeron işçi, kadrolu işçi; sendikalı, sendikasız; kadın işçi, erkek işçi; eski işçi, yeni işçi gibi birçok yapay ayrım yaratarak bizleri böle böle küçücük parçalara ayırıyorlar. Oysa hangi partiye oy verirsek verelim, nereli olursak olalım, hangi işte çalışırsak çalışalım biz emeğiyle geçinen işçi sınıfıyız. Biz işçiler farklılıklarımızı bir kenara koyduğumuzda, yapay ayrımlara, kutuplaştırmalara kanmadığımızda, aslında koca bir sınıf olduğumuzun, birliğimizden kuvvet doğduğunun farkına vardığımızda inanın dünya yerinden oynayacak. İşçiler ne kadar birlik olursa, haklarını korumaları ve geliştirmeleri o kadar mümkün olur. Yapay ayrımlara gelmeyelim, birlik olalım, güçlü olalım!
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...