Buradasınız
Borç Yükü Altındaki İşçiler ve Gerçekler
Gebze’den bir metal işçisi

Milyonlarca işçinin canını feci şekilde yakacak kriz koşar adımlarla işçilerin yaşamına giriyor. Krizden ve bozuk düzenden en fazla zarar gören yine işçi ve emekçiler olacak. İşsizlik artıyor, ücretler eriyor, alım gücü düşüyor. Ve tüm bu koşulların yükünü işçiler çekerken, malumunuz 24 Haziran geldi ve geçti. Sanki emekçilerin tüm dertleri bitecek ve her şey güllük gülistanlık olacak algısı yaratıldı. Medya başkanlık sistemi gelince ekonominin düzeleceğini, doların düşeceğini, Türkiye’nin altın çağını yaşayacağını anlatıp durdu. Peki, gerçekler bunlar mı?
Süslü laflarla akıl tutulmasına uğratılan işçilerin bu yalanlara kanması ve yalanları söyleyenleri desteklemesi uçuruma koşarak gitmekten farksızdır. Bizleri köle gibi gören, sömüren sermayedarlar ve onlara bu zemini hazırlayan, göz yuman, haklarımızı gasp eden, grevlerimizi yasaklayan siyasileri desteklemek akıl tutulması değil de nedir? Ekonomik sıkıntılar çeken, ay sonunu getiremeyen, evine en temel ihtiyaçlarını dahi alamayan işçilerin aç ve fakir olması, ama tabiri caizse “kuyruğu dik tutması” değil midir?
Ben Gebze’de metal sektöründe çalışan bir işçiyim. Sosyal medyayı takip edenleriniz bilir. Tuttuğumuz takımı, sevdiğimiz yemeği, partileri beğenir paylaşırız. Benim de sosyal medyada çokça arkadaşım var. Seçim sürecinde takip ettiğim iki arkadaşım var ki, gözden kaçmayacak şekilde grevlerimizi yasaklayanların propagandasını yapıp durdular. Seçim bittikten sonra da aynı şekilde devam ettiler. Ta ki arkadaşlarımdan biri işten çıkmak istediğini söyleyene kadar. Nedenini sorduğumda, borçlarını kapatmak için kredi çektiğini, bu krediyi ödeyemediği için icralık olduğunu ve maaşının icralara kesildiğini anlattı. Bu dertten kurtulmanın tek çözümünün, işten çıkıp sigortasız işte çalışmak olduğunu söyledi. Bu şekilde maaşının icraya kesilmeyeceğini düşünüyor, ya sonra?
Diğer arkadaşımın da ondan farklı olmadığını bir sohbet sırasında öğrendim. Maaşının icrada olduğunu, kesintilerin birinin bittiğini, diğerinin başladığını ağlayarak anlattı. Acı olan, kurtuluşu, onları bu duruma sokan siyasilerde görmeleriydi. Hiçbir burjuva partinin biz işçi ve emekçilerin dertlerini ve sıkıntılarını anlamayacaklarını, bize kurtuluş olamayacaklarını anlattım onlara. “Haklısın” demekten öteye gidemediler.
Kardeşler, demek ki tek başımıza bu koşullardan kurtulmak mümkün değil. Bize bu hayatı dayatan partilere oy vererek, onlardan medet ummak çare değil. Seçim öncesi süslü laflarla, türlü yalanlarla insanlara sahte umutlar aşılayanların, iktidar koltuğunu garantiledikten sonra yaptıkları ortada. Onlara inanıp destekleyen işçilerin yaşam koşulları da ortada. Yaşamımızda ufacık bir iyileşme olmadığı gibi, her şey daha da kötüye gidiyor. Soframızdaki ekmeğimiz küçülüyor, borç yükümüz artıyor, her geçen gün daha da yoksullaşıyoruz. Gerçek kurtuluş, sermayedarların ve onların siyasi temsilcilerinin yalanlarında değil, yaşamımızdaki gerçekliğin içindedir. Onun için saflarımızda birleşmeli, bozuk giden bu düzene hayır demeliyiz!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...