Buradasınız
Bu Pahalılıkta Davut Abi’yi Neden Misafir Ediyoruz?
Gebze’den bir petrokimya işçisi
İhtiyaçlarımızı karşılayabilmek için çalışıp didiniyoruz. Ne iş olsa yapıyoruz. Çoğumuz asgari ücrete veya biraz üzerinde bir ücrete çalışıyoruz. Peki, yetiyor mu? Yetmiyor elbette. En kalitesiz en ucuz ürünleri seçmemize rağmen ay sonunu getiremiyoruz. Çünkü en kalitesiz ürünler bile bize fazlasıyla pahalı geliyor. Üstelik zam yağmurunun da sonu gelmiyor. Buna karşılık işçi ücretlerine göstermelik zamlar yapılıyor. Hal böyle olunca da kara kara düşünüyoruz, ay sonunu nasıl getireceğiz diye. “Ayağını yorganına göre uzat” demiş eskiler. Ay sonunu getirebilmek için ayağımızı yorganımıza göre uzatmamız gerekiyor. Kendimizce çözümler üretiyoruz. Bakalım, ayaklarımız yorganın dışında kalmaktan kurtulacak mı?
Belki marketten ucuz olur diye semt pazarına alışverişe gideyim dedim. Nerde… Alışveriş için akşam saatlerini tercih ediyordum. Hem daha ucuz oluyordu hem de akşam tezgâhta kalan sebze ve meyvelerde pazarlık şansım artıyordu. Bunu düşünen bir tek ben değilim ki, herkes yapıyor artık bunları. Marketlerde pazarlık yapamıyorum ama orada da bazen çıkma ürünler işimi görüyor. Ama artık bu çareler de işe yaramıyor, bu ürünlerin de alıcısı o kadar çok ki. Eve üç beş parça sebze alıp dönebilirsem ne âlâ. Çocuklara bir iki parça üst baş da almak lazım. Malumunuz okullar açıldı. Elimde poşetlerle mağazaları geziyorum, sezon sonu indirimi var mı diye. Çocuklar okula giderken beslenme çantalarına evde ekmek arası bir şeyler koymaya çalışıyorum ama her zaman yetiştiremiyorum. Harçlık versem kantindeki fiyatlarla ancak küçük bir bisküvi alınabiliyor. Hayat pahalılığına karşı bildiğim tüm indirim kovalama, pazarlık taktiklerini uyguluyorum. Ayaklarım şişip belim ağrıyıncaya kadar semt pazarlarında dolaşıyorum fakat yine de yetmiyor. Başka ne gelir ki elimizden? Gözüm açık olmalı, nerede ucuzluk var, ilk önce ben gitmeliyim. Sona kalan, donakalır.
Eşim de geçinebilmemiz için taktikler geliştiriyor. Mesela “artık çok zorunda olmadıkça eve misafir çağırmayalım” demeye başladı. Mesaiye kalıp akşam yemeğini de işyerinde yediğinde seviniyor. Çalıştığı işyerinde yemekten artanları getiriyor. Gece vardiyasına kaldığında kahvaltılık minik paketlerde reçel, tereyağı gibi yiyecekler de getiriyor...
Çocukların beslenme çantalarına eşimin getirdiği şu minik bal, reçel, tereyağı gibi tek lokmalık yiyeceklerden koyuyordum. O zaman çocukların beslenme çantalarına yavan ekmek dışında ne koyacağım diye düşünmüyordum. Fakat geçenlerde eşimin çalıştığı işyerinde müdür toplantı yapmış. Patron işçilerin fazla kalan yemeği, kendi yemeklerinden arttırdıklarını işyerinden dışarıya çıkartmasını yasaklamış. Aşçılara “artan yemekleri çöpe dökün” talimatı vermiş. Eşim olanları anlattı. Bunu duyunca çok üzülmüşler. “Çöpe dökmek ha! Bir patron çalışanlarına bunu bile çok mu görüyor? Bu patronlar geçim derdi nedir bilmiyorlar ya da umurlarında değiliz” demişler. “Bu yiyecekleri bizim istihkakımız, ister yeriz, ister götürürüz, patrona ne?” demişler.
Patronun yiyecekleri çöpe dökün demesi işyerinde büyük tepki çekmiş yani. Fakat işçiler bu tepkilerini işyeri yönetimine nasıl göstereceklerini bilememişler. Eşimin çalıştığı yerde sendika var, gidip sendikaya soralım demişler. İşyeri sendika temsilcisi Davut Abi, durumu öğrenince “sonuçta işçinin çalıştığı işyerinde kendi karnının doyup doymamasına aldırmadan yemeğinden arttırıp da evine götürmek istemesi, ücretlerin düşük olması yüzünden değil mi? Düzgün ücret alan bir işçi zaten çocuğunu nasıl besleyeceği derdiyle kendi yemeğinden kısmaz” demiş. “Demek ki toplu sözleşmemiz için daha iyi bir hazırlık yapmalıyız, birlik olmalıyız, bu da yetmez, ücretlere yapılacak zamları düşük tutmaya çalışan iktidarın saldırılarını da görmeli ve birlikte karşı koymalıyız” demiş. Derhal sendikada toplantı organize etmişler eşim ve arkadaşları. O gün vardiya bitiminde işçiler sendikada toplanmış ve hem patronun tutumunu hem de geçim derdimizi uzun uzun konuşmuşlar.
O gün eve geldiğinde eşim tüm işçilerin birlik olup patronları alt edebileceğinden bahsetti. Haklarımızı genişletebileceğimizden bahsetti. Çok şaşırdım. “Ahmet, sen böyle şeyleri bilmezdin, ne güzel konuşuyorsun!” dedim. O da “madem bu sözler benim gibi seni de heyecanlandırdı, o zaman bana bunları anlatan Davut Abi’yi çok seveceksin. Ben sana bu pahalılıkta eve misafir çağrılmaz dedim ama hafta sonu Davut Abi’yi misafir çağırdım eve, haberin olsun. O bizim temsilcimiz, çalıştığım işyerinde aynı bölümdeyiz, sendikadaki toplantıdan sonra oturduk sohbet ettik. Sadece bana değil tüm arkadaşlara anlattı yapmamız gerekenleri. Benim de kafama yattı. Uzun uzun sohbet ettik. Çok güzel bir sohbeti var. Ben de hem daha uzun uzun sohbet etmek hem de seninle ve çocuklarla tanıştırmak için bize misafirliğe çağırdım. Hafta sonu misafirimiz olacak” dedim.
Bakalım, Davut Ağabey geldiğinde daha neler anlatacak bize…
- MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi İmzalandı
- Greve Hazırlanırken Sohbetler
- Birleşik Metal-İş’ten Grev Kararı: Metal İşçileri Greve Hazır!
- Metal İşçilerinin MESS’i Protesto Eylemleri Sürüyor
- Ay Sonunu Bırak, Ortasını Getiremiyoruz!
- Metal İşçileri Greve Hazırlanıyor
- Metal İşçileri Çorlu’da Haykırdı: Greve Hazırız!
- Metal İşçilerinin Eylemleri Devam Ediyor
- Metal İşçisiyiz, MESS’in Dayatmalarına Boyun Eğmiyoruz!
- MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi Kimleri İlgilendirir?
- Hak Gasplarına Karşı İşçi Mücadeleleri
- MESS Sözleşmesi ve Emekçi Kadınlar: Ne Düşünüyoruz? Nasıl Düşünmeliyiz? /2
- MESS Sözleşmesi ve Emekçi Kadınlar: Ne Düşünüyoruz? Nasıl Düşünmeliyiz? /1
- Seyahat, Hayat Pahalılığı ve MESS Sözleşmeleri!
- 1977 MESS Grevine Güç Katan Emekçi Kadınlar
- Bu Pahalılıkta Davut Abi’yi Neden Misafir Ediyoruz?
- Birleşik Metal-İş: Metal İşçileri Mücadele Ateşini Yaktı!
- MESS’e Karşı Birliğimizi Güçlendirelim!
- MESS Dayatmalarına Birlikte Karşı Duralım!
- Birleşik Metal-İş Üyesi İşçiler MESS Dayatmalarına Direniyor
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- Yine, Tekrar, Bir Daha Şahlanıyoruz!
- Ucuz Bir Hayatı Neden Bu Kadar Pahalıya Yaşıyoruz?
- “Hiçbir Faydası Yoksa Neden Vergi Ödüyorum?”
- “Başımıza Ne Geliyorsa Nüfus Artışından” mı?
- Aman Bize Müjde Vermesinler!
- Onca Şeye Rağmen Gündemlerinde Yer Alamıyoruz
- Patronun Havucu İşçinin Onuru
- Asgari Ücret: Geçinmek mi Açlıktan Ölmemek mi?
- “Fedakârlık” Neden Hep Bize Düşer?
- Bir Değil, İki Değil, Üç Değil!
- Sorunlarımız Ortak, Peki Ya Mücadelemiz?
- Derinleşen Yoksulluk ve Artan Eğitim Maliyetleri
- “Türkiye Yüzyılı” Yalanı
- Ödediğimiz Primlerden Payımıza Düşen Ne?
- Sağlık Sorunlarımız Kader Değil, Sınıfsal!
- Karıncalar ve Filin Hikâyesi
- “Ne Yapsam Mutlu Olamıyorum!”
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Davut Abiyi Misafir Ettik
Son Eklenenler
- İşçilerin sendikalaşma hakkı, ücretleri patronlar tarafından gasp edilirken bu duruma itiraz eden, hakkını arayan işçiler cezalandırılıyor, darp ediliyor. Ancak saldırılara, baskılara boyun eğmeyen işçiler mücadeleyi sürdürüyor. İstanbul Finans...
- Emekçi kadınlar olarak hayatın her alanında çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sistem bizi sokakta katledip, savaşlarda öldürüyor. Emeğimiz yok sayılıp hayatımız değersizleştiriliyor. Bizler işçi sınıfının kadınlarıyız, ellerimizdeki hünerle...
- Biz işçilerin yaşadığı sıkıntılar, zorluklar gün geçtikçe artıyor. Aldığımız ücretler açlık sınırına denk durumda. Üstelik ücretlerimizin enflasyon karşısında erimesi belimizi iyice büküyor. Çalıştığımız işyerlerinde, fabrikalarda çalışma...
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...