Buradasınız
Hayat Pahalılığı ve Çalınan Ömrümüz

Ağzımızdan dilimizi çaldılar
Cebimizden paramızı
Alnımızdan terimizi
Ve renk renk ayırmadan
Gözlerimizi.
Emekçilerin şairi Cahit Irgat, İkinci Dünya Savaşının yarattığı sefalet koşullarını, egemenlerin emekçileri nasıl bir hayata mahkûm ettiğini anlatır “Rüzgârlarım Konuşuyor” şiirinde. Şiirden aldığımız bu dizeler sermaye sınıfının işçi ve emekçileri nasıl sömürdüğünü, gözlerinin ferini nasıl söndürdüğünü ve yalanlarla nasıl aldattığını, susturduğunu anlatır. Şiirin yazıldığı 1940’lardan bugüne çok şey değişti. Teknoloji gelişti, doğaya zarar vermeden dünya nüfusunun tamamının ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde üretim yapmanın olanakları oluştu. Buna rağmen tüm dünyada açlık, sefalet artmış, yaşam zorlaşmış durumda.
İnsanız, barınma, yeme, içme, giyinme, ulaşım, sağlık, eğitim, iletişim gibi ihtiyaçlarımız var, sosyal ihtiyaçlarımız var. Adına kapitalizm denen sistemde temel ihtiyaçlarımıza ancak cebimizdeki ya da banka hesaplarımızdaki para oranında ulaşabiliyoruz.Fakat ne hikmetse işçi ve emekçiler ne kadar çok çalışırsa çalışsın ceplerindeki, hesaplarındaki para temel ihtiyaçlarını gerçekten karşılamaya yetmezken ve azalırken, sermaye sahiplerinin hesapları kabardıkça kabarıyor, zenginliği büyüdükçe büyüyor. Yapılan araştırmalara göre tüm dünyada üretkenlik artarken işçi ücretleri son derece yavaş artıyor, bazı ülkelerde ise hiç artmıyor. Yani daha çok çalıştıkça daha da yoksullaşıyoruz. Çünkü paranın, zenginliğin bir tarafta, sermaye sınıfının tarafında, yoksulluk ve sefaletin bir tarafta, işçi sınıfının tarafında biriktiği bir sistemde yaşıyoruz.
İşçiler yaşamak için, temel yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak için işgüçlerini satmak, alınlarının teriyle çalışmak zorundadır. Fakat çalışarak ürettikleri zenginliklerden onlara düşen pay öylesine azdır ki en temel ihtiyaçlarını bile karşılamaya yetmez. İşçi fazla mesai yapar, hafta sonu ek işlere gider. Peki, daha fazla çalışınca işler yoluna girer mi? Hayatı daha iyi mi yaşar? Yoksa ömrü çalışarak, yıpranarak, yokluk çekerek, kaygı duyarak yitip gider mi? Peki ya, hayat pahalılığı iyice arttığında? İşçi ücretlerine yapılan zamların iktidarın iddia ettiğinin aksine gerçek enflasyonun çok çok altında kalması hayat pahalılığının artmasına neden oluyor. Yani ihtiyaç olan her şeyin fiyatının durmadan artması ama işçi ücretlerinin aynı oranda artmaması hayatın daha da pahalanması demektir. Pahalı olan şeylere ulaşması zordur işçinin. “Hayat” pahalıysa o hayata ulaşabilir mi işçi? Yoksa hayat onun için giderek sadece nefes alıp vermek ve çalışmak haline mi gelir?
1886’da Amerikan işçilerinin 8 saatlik işgünü mücadelesinin sloganını hatırlayalım: “8 saat iş, 8 saat uyku, 8 saat canımız ne isterse!” Onların verdiği çetin mücadele sayesinde kazanılan 8 saatlik işgünü hakkımız bugün fiili olarak yok ediliyor. Çünkü bugün işçi ve emekçiler geçinebilmek için fazla mesai cenderesine hapsolmuş durumda. Canımız ne isterse yapabileceğimiz tüm zamanımıza el konulmuş durumda. Yani hayatımızın, zamanımızın efendisi patronlar. Uzun saatler boyunca çalıştığımız için daha az dinleniyoruz, ailemizle, arkadaşlarımızla daha az görüşüyoruz. Çocuklarımızla özenli vakit geçirebileceğimiz, yaşlı akrabalarımıza yeterli desteği sağlayabileceğimiz enerjiden yoksun bırakılıyoruz.
Sermaye ve iktidar el ele vermiş, her geçen gün cebimizden, lokmamızdan, sağlığımızdan, sevdiklerimize ayırdığımız zamandan çalıyor. Alnımızın terini, gözümüzün ferini, günümüzü, gecemizi, ömrümüzü çalıyorlar. Bizim zamanımızı, işgücümüzü, enerjimizi sudan ucuza alıyorlar. Bizim hayatımız onlar için o kadar ucuz ki mesela iş cinayetlerinde can vermemizin bile onlar için bir bedeli yok.
“Ömür törpüsü” diye bir deyim vardır ya, işte bu sistem işçiler için öyle bir sistem. Uzun çalışma saatleri, güvencesiz iş, hak gaspları, yetersiz beslenme, meslek hastalıkları, niteliksiz sağlık hizmeti, yoksulluk, işsizlik, gelecek kaygısı işçi sınıfının bireylerinin yaşamını törpülüyor. Sürekli “bu hayat daha iyi nasıl yaşanır?” diye düşünüp duruyoruz. Fakat daha az düşündüğümüz bir şey var; o da bu koşullara mahkûm olmadığımız ve ömrümüzü yiyip bitiren bu düzeni kökünden değiştirebileceğimiz gerçeğidir.Şairin dediği gibi, bir ağaç gibi sessiz sessiz ve rahat, karınca kararınca değil, serile serpile boylu boyunca yaşayabileceğimiz bir dünya yaratmak bizim hünerli ellerimizde. Yeter ki birleşsin ellerimiz.
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
Son Eklenenler
- UİD-DER, “Umut Örgütlü Mücadelede” şiarıyla işçi sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs hazırlıklarını sürdürüyor. UİD-DER temsilciliklerinde düzenlenen “1 Mayıs: Umut Örgütlü Mücadelede” etkinliklerinde, dünya işçilerinin...
- Bizler Gebze’de yaşayan genç işçiler ve öğrencileriz. İşçi sınıfının mücadele örgütü UİD-DER ile 1 Mayıs alanında sınıfımızın saflarında yerimizi alacağız. Çoktandır başlattığımız çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. İşçi sınıfına yönelik...
- Dev-Sağlık İş Sendikası üyesi sağlık çalışanları ve Petrol-İş Sendikası üyesi petrokimya işçileri düşük ücret dayatmasına karşı mücadelelerini sürdürüyor.
- Lüks arabalara, gökdelenlere, plazalara, internette gördüğü şatafatlı yaşamlara bakıp “insanlar bu kadar çok parayı nereden buluyorlar?” diye soranımız olmuştur. Öyle ya, gece gündüz çalışarak çok para kazanılmadığını, değil lüks bir hayat sürmek en...
- “Bu devirde babana bile güvenmeyeceksin.” Bu sözü iş arkadaşlarımızdan, akrabalarımızdan, çevremizden sıkça duyuyoruz. Hâlbuki günlük hayatımızdaki birçok uğraşımız güven ilişkisine dayanıyor. Mesela hastanedeki doktordan bindiğimiz otobüsün...
- Bir insanın günde ortalama 5000 ila 10000 reklama maruz kaldığı tahmin ediliyor. Sizce bu durumun üzerimizde nasıl sonuçları oluyor? Bu düzenin sahipleri, düşünce biçimimizi ve alışkanlıklarımızı belirliyor, zihinlerimizi çöplüğe çeviriyor. Günlük...
- Kocaeli’den Batman’a işçiler hakları için mücadele ediyor. Kocaeli Gebze’de bulunan Erlau Metal fabrikasında sendikalaştıkları için işten atılan işçiler direnişe geçti. TFF Başkanı İbrahim Ethem Hacıosmanoğlu’na ait ATR Yapı’nın yapımını üstlendiği...
- Gaziantep’teki Zeugma Mozaik Müzesinde dünyaca bilinen bir mozaik yer alıyor. “Çingene Kızı” adı verilen ve 1800 yıllık geçmişe sahip bu mozaiğin göreni etkileyen, güçlü bir yanı var. Farklı renk ve dokulardaki binlerce küçük taşın birleşiminden...
- 1 Mayıs yaklaşıyor. Ankara’dan emekçi kadınlar olarak sizlerle 1 Mayıs’a hangi taleplerle katılacağımızı paylaşmak istedik. Bu vesileyle tüm emekçi kadın kardeşlerimizi kendi taleplerini, ortak taleplerimizi birlikte dile getirmek için 1 Mayıs’ta...
- Geçtiğimiz günlerde yandaş medyada tam anlamıyla “yersen” cinsinden bir haberle karşılaştım. Manşeti oldukça cafcaflıydı: “60 bin maaşla çoban bulamıyorlar!” Bu “hadi canım” dedirten cinsten haber, kandırılmaya açık olanlara “köyümüze dönelim,...
- 19 Mart’tan bu yana artan baskılara, gözaltılara, tutuklamalara ve proje okullarındaki keyfi atamalara karşı protestolar devam ediyor. Bursa Demokrasi Bileşenleri ve Anne-Baba Dayanışma Ağı öncülüğünde yüzlerce kişi 19 Nisanda “Hak, Hukuk, Özgürlük...
- Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Sunel Tütün, Oryantal Tütün ve TTL Tütün fabrikalarında TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 1700 işçi greve çıkmıştı. İşçilerin grevi 12 Nisanda kazanımla sonuçlandı. Doruk Madencilikte çalışan...
- Gebzeli işçi, emekçi kadınlar olarak bir araya geldik ve “UİD-DER ile 1 Mayıslar” videosunu izledik. Sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak, tüm emekçi kadın kardeşlerimizi ortak bir mücadele duygusuyla ayağa kalkmak için 1 Mayıs’a çağırmak...