Buradasınız
Daha Kaç Can Yitip Gitmeli?
Gebze’den bir petrokimya işçisi

11 Ekimde, sabah saatlerinde yine işçiler olarak canımızın yandığı bir haberle güne başladık. İzmir Aliağa TÜPRAŞ rafinerinde patlama sonucu 4 işçi kardeşimiz hayatını kaybetti. Bir işçi ağır, 2 işçi kardeşimiz de yaralı.
Bu haberi ilk duyduğumda çocuklarım gözümün önüne geldi. Kendimi ölen işçi kardeşlerimin yerine koyduğumda “geride kalan çocuklarım ne yapar?” diye uzun bir süre düşündüm durdum. O işçi kardeşlerimizin neden öldüğünü gayet iyi bildiğimi düşünüyorum. Aslında sizler de biliyorsunuz.
Sonra bu olayı araştırdım. Sendikalı bir işyerinde, bakım işlerini taşeronun yaptığı bir bölümde patlama meydana gelmiş. Üstelik bu olay ilk değil, buna benzer birçok iş cinayeti olmuş. Burada iki ana konuya dikkat çekmek istiyorum. Birincisi taşeron sorunu, ikincisi işçi sendikalarının durumu ve iş cinayetlerine karşı tutumları.
Taşeron sorunu, hem sendikaların hem de işçilerin kanayan yarasıdır. Hükümetler gelip geçer, her seferinde taşeronu azaltacaklarından veya kaldıracaklarından bahsederler. Ama hiçbir zaman bu böyle olmaz. Her konuşmalarında “taşeronu kaldıracağız” derler, fakat taşeron işçilerinin sayıları daha da artmaya devam eder. Allah aşkına hatırlayın, biz işçilere, “taşeronu kaldıracağız” diyerek seçim vaadi vermediler mi?
Ben de sendikalı bir fabrikada çalışıyorum. Benim çalıştığım fabrikada, yıllar önce güvenlik, yemekhane ve temizlik işçileri kadrolu çalışırdı. Sonrasında güvenlikle başlayan taşeronlaştırma, şu an fabrikanın üretim hariç, yardımcı işlerine yerleşmiş durumda. Artık birçok fabrikada durum böyle. Çoğu fabrikada üretime dahi taşeron işçi yerleştiriliyor. Patronların kâr hırsının en önemli göstergesi taşeronlaştırma. Taşeronlaşma da iş kazalarına/cinayetlerine açık davetiye çıkarıyor. Taşeronluk, patronlar için velinimettir, çünkü daha az maliyetlidir. Bu sayede patronlar sorumluluklarının bir kısmını üzerlerinden atıyorlar. Yanı sıra işçileri de kadrolu/taşeron diye kolaylıkla bölüyorlar.
Her ay 150’den fazla işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitiriyor. Aldığımız her ölüm haberinde hepimizin yüreği yanıyor. Bütün üzüntüsüne rağmen, bazı “iyi niyetli” işçi kardeşlerim, “Patron ne yapsın? Ecel gelmiş, kader” diyor. Bu tam bir akıl tutulmasıdır. O kadar çok iş cinayetlerinde işçi kardeşimizi kaybediyoruz ki, bu tür ölüm haberlerine alıştığımızı fark ediyorum. Bu alışma tehlikesine karşı kendimize gelmeliyiz, silkinmeliyiz ve sorumluların kimler olduğunu sorgulamalıyız. Aksi takdirde, her gün, her saat, her dakika bir işçi kardeşimiz daha iş cinayetlerine kurban ediliyor.
İşçi sendikalarına gelecek olursak, sendikacıların büyük bölümü sınıftan uzaklaşmış durumdalar, uzlaşmacılar ve düzen sendikacılığı yapıyorlar. Bu tür tutumlar biz işçileri rahatsız ediyor. Sınıfını unutan bir sendikacıya, “hadi mücadele edelim” demek neye yarar? İş cinayetlerinde katledilen işçi kardeşlerimizin ardından, çıkıp başsağlığı dilemek, bir kınama yazısı yazıp sendikanın sitesinde yayınlamak, işçi sendikalarına yakışmaz be kardeşim. Bunun sorumlularını net olarak bilen sendikacılar, görmezlikten gelip, basit cümleler kurarak “başımız sağ olsun” diyorlar ya, bu biz işçilere daha da acı veriyor.
Siz de işçilikten geldiniz. Patronlar biz işçileri düşünmezler. Onlar her daim kârlarını düşünürler. Bu 4 işçi kardeşim ne ilk oldular, böyle giderse ne de son olacaklar. Bu ailelerin yüzüne nasıl bakıyorsunuz, şaşıyorum. Sendikalı olsun, sendikasız olsun, taşeron olsun kadrolu olsun işçilerin mücadelesinin önünde ya engel olmaya devam edeceksiniz, ya da suyun önünü açıp yolu yürümek isteyenlere yer vereceksiniz. Ya da işçilerin gücüyle o sendikaların tepesinden fırlatılıp atılacaksınız! Başka yolu yok!
Cinnet Geçiren Toplum
- Sorumluluğu İşçiye Yıkmanın Yolu: “Ya Güvenli Çalış Ya Hiç Çalışma”
- “Benim Suçumdu Abla”
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
- Aşırı Sıcaklar İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Ediyor
- İş Cinayetinde Ölen İşçiler Kusurlu Sayıldı
- Oba Makarna, ZSR, Amasra, Kartalkaya… İş Cinayetleri, Denetimsizlik, Teşvikler
- “Emekliler Yılında” 512 Emekli İş Cinayetlerinde Katledildi
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Amasra Katliamının 10. Duruşması Görüldü
- İş Cinayetleri Artıyor, Hayatımız İçin Mücadele Etmeliyiz
- İran’da Maden Faciası: Kapitalizm Can Almaya Devam Ediyor
- Kocaeli’de Oba Makarna’daki İş Cinayeti Eylemle Protesto Edildi
- Oba Makarna’da İş Cinayeti
- Soma Katliamı Davası: “Parasına Göre mi İşliyor Bu Adalet?”
- Torunlar Center Katliamının 10. Yılında Kâr Hırsı Can Almaya Devam Ediyor
- İşçi Sınıfı Örgütlü Olursa İş Cinayetleri Son Bulur…
- Desan Tersanesinde İş Cinayeti Protesto Edildi
- İş Cinayetinde Ölen Zafer Açıkgözoğlu Anıldı
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Hendek Katliamının Dördüncü Yılında Ailelerin Adalet Arayışı da Yası da Sürüyor!
- Güney Kore’de Fabrika Yangını: Kâr Hırsı Öldürüyor
- 12 Haziran: Kapitalizmin Çocuk İşçi Sömürüsü Büyüyor
- Soma’nın 10. Yılı: Unutmadık, Unutmayacağız!
- Soma Katliamının 10. Yılında Eylemler
Son Eklenenler
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...