Buradasınız
Davutpaşa’daki Patlamada Eşini Kaybeden Arzu Cesur Anlatıyor
Her ay onlarca işçi, sermayenin doymayan kâr hırsından dolayı iş kazalarında yaşamını kaybediyor. Hemen her gün fabrikalardan, tersanelerden, madenlerden ve inşaatlardan ölüm haberleri geliyor. En basit iş güvenliği önlemlerini bile “masraflı” ve “gereksiz” gören patronlar, gerekli önlemleri almıyorlar. Devlet ise, üstüne düşen denetleme görevini yapmıyor. Böylece her ay ortalama 100 işçi yaşamdan ve ailelerinden kopartılıyor. İşçilerin sorunlarına sahip çıkan, işçilerin birleşmesi ve haklarını aramaları için çalışan UİD-DER, iş kazalarında duyarlılığı artırmak ve ölümlere dur demek amacıyla yeni bir kampanya başlatıyor. İş kazalarında yaşamlarını kaybeden işçilerin aileleri de, yaşadıklarını anlatarak UİD-DER’e destek veriyor ve başka işçilerin ölmemesi için çağırı yapıyorlar.
31 Ocak 2008’de İstanbul Davutpaşa’daki bir iş hanında kaçak maytap atölyesinde bir patlama gerçekleşmişti. Ruhsatsız çalıştırılan atölyede meydana gelen patlama sonucunda 21işçi feci bir şekilde ölmüş, 117 işçi yaralanmıştı. Patlamada yakınlarını kaybeden aileler, yıllardır Davutpaşa’nın hesabının sorulması için mücadele ediyorlar. Patlama yaşandıktan sonra, çalıştığı yerden arkadaşlarına yardıma koşan Kadir Cesur, meydana gelen ikinci bir patlama sonucunda yaşamını kaybetti. Aşağıda Cesur’un eşi ile yaptığımız röportajı yayınlıyoruz.
Derneğimiz UİD-DER “İş Kazaları Kader Değildir, İşçi Ölümlerini Durduralım!” adıyla bir imza kampanyası başlattı. Hedefimiz iş kazalarına karşı duyarlılığı artırmak. Sizin de eşiniz iş kazasında yaşamını kaybetti. Kaza nasıl gerçekleşmiş, bilginiz var mı?
Arzu Cesur:Bize söylenen, yere dökülen patlayıcıların süpürülmesi sonucu ateşlenme meydana gelmiş ve önce yangın çıkmış. Ondan sonra da patlama meydana gelmiş. Eşim o işyerinde değil, Prestij İş Merkezi’nde çalışıyordu. Birinci patlamayı duyunca dışarı çıkıyorlar. Yangın dumanlarını görünce yardıma koşuyorlar. Bu esnada ikinci patlama gerçekleşiyor. Eşim geri dönerken oradaki balkonlardan parçalar geldi ve vefat etti.
Siz nasıl aldınız haberi?
Telefon geliyor kayınvalideme. Tüp patlamış diye bilgi alıyorlar amcamın işyerinde. Sonra gidiyorlar bakıyorlar, patlama olduğunu görüyorlar. Benim bir şeyden haberim yoktu zaten. Sonra amcamın kızı telefon açtı bana. “Evde misin?” dedi. “Evdeyim,” dedim. Sonra geldi. Tabii halinden anlıyorsun. “Ne oldu?” dedim. “Arzu Abla” dedi, “Kadir Abi’inin işyerinde patlama olmuş…” Öyle deyince zaten benim elim ayağım birbirine karıştı. Aileme haber verdim, onlar geldi, çocuğun yanında durdular. Hastane hastane aramaya başladık. Sonra beni eve getirdiler. Tabii haberleri dinlemeye başladım. Haberlerde ilk 5 kişi belirlenmişti. Ama tam ismini okurlarken televizyonu kapattılar. O anda yaralı mı ölü mü olduğunu anlayamadım. Telefon etti polis, telefonunu bulmuş. Dediler ki “yoğun bakımda.” Öyle deyince tabii ki sevindik. Biz saat 10’dan 4’e kadar aradık. Bulamayınca, kayınvalidem Vali’den yardım istemiş. Daha sonra Güngören Hastanesi’nde olduğunu öğrendik. Yani yoğun bakımda olmasına bile seviniyorsun, çaresizlik içerisindesin. Herkes başında, kalabalık… İnanamıyorsun, yani bu benim başıma geldi diye düşünemiyorsun. Her an iyi haberini bekliyorsun. Kız kardeşim ile amcamın gelini konuşurlarken duydum ben. O anda zaten “başın sağ olsun” deyince yengem, bütün ipler koptu. Doktor falan getirmişler, iğne yapmışlar bana. Kayınvalidemle kayınbabam gidip görmüşler. Onlar geldiler saat 5’te. O zaman doğru olduğunu anladım.
Teşhis etmek için aldılar mı içeriye sizi?
Zaten buradan koştum gittim. Göndermediler içeriye. Annemle babam gidip teşhis etmişler. Amcamın çocukları falan… Yani herkes bir şey söylüyor. Gitmek istiyorsun, gidemiyorsun. O anda zaten hayal dünyasında olduğunu düşünüyorsun, gerçek olduğuna inanamıyorsun. Sonra otopsi için Yenibosna’ya götürüldü, iki gün sonra aldık. Sonra Habipler Mezarlığı’na defnettik. Zaten ondan sonra bütün acıların, hayat mücadelen başlıyor. O anda çocuğun bile gözünün önüne gelmiyor. Hep kendime sordum: “Ben şimdi ne yapacağım, ben şimdi ne yapacağım?” Bir sene boyunca psikolojik destek aldım. Bana diyorlar, “çocuğun için ayakta kalmalısın” ama çocuğum da aklıma gelmiyor. Artık yaşamın senin için bittiğini düşünüyorsun. Rüyalarına giriyor. Uyanınca aynı acıyı yeniden yaşıyorsun. Tedaviden sonra kendime geldim ve kızımla ilgilenmeye başladım. Özel günlerde, bayramlarda aynı acı devam ediyor. Yeni yeni, iki seneden beri kendimizi biraz toparlamaya başladık. Ama bir tarafın her şeyde eksik. Kızını okula götürüyorsun bir tarafın eksik, düğüne gidiyorsun eksik, bayramlarda eksik. “Niye ben?” diye kendine soruyorsun. “Acaba bende mi hata var” diye… Yani anlatılacak gibi değil.
Bize eşinizi biraz anlatır mısınız? Nasıl bir insandı, kaç yaşındaydı, neler düşünüyordu, ne tür hayalleriniz vardı?
Henüz 33 yaşındaydı. Eşim çok sakin, kimsenin hiçbir şeyine karışmayan bir insandı. Yani kavga bile bilmezdi. Dışarıda gürültü olsa çıkıp da bakmayan bir insandı. İki senelik evliydik. 2005’te evlendik, 2006’da bebeğimiz oldu. Araba almayı çok istiyordu. Araba aldık. Sadece üç ay araba kullanabildi. Onunla evlendikten sonra hep böyle, bir şey olacakmış gibi bir his vardı içimde. Ona derdim ki; “Kadir, sanki sana bir şey olacakmış gibi hep korkuyorum.” Hep, “keşke on sene önce tanışsaydık” derdik. Evlilikten hiçbir şey anlamadık. Daha yeni yeni birbirimize alışıyorduk, aile olmaya çalışıyorduk, planlar yapmaya başlamıştık ama yarıda kaldı.
Siz eşinizi kaybettiniz, eşinizi kaybettikten sonra aynı acıyı yaşayan başka ailelerle de tanıştınız. Birlikte eylemler düzenlediniz, hakkınızı aramak istediniz. Başka işçilerin de yüreği yanmasın istediniz. Bu süre içerisinde birçok iş kazası hikâyesi dinlediniz. Sizin yaşadığınız bu durum özelinde, sizce kaza neden gerçekleşti?
Arzu:Bence kaza ihmalden kaynaklandı. Şimdi mahkemede dinliyoruz: Denetimciler alt kata, kot yıkamaya geliyorlar. Alt katı kapatıyorlar ama üst kata hiç çıkmıyorlar. Zaten işyerini ikiye bölmüşler. Bir tarafını maytap diğer tarafını da örme atölyesi olarak kullanıyormuş. İki kişi üretiyormuş maytabı. Biri patronun kendisi, diğeri de yanında çalışan bir işçiymiş. Zaten en büyük suç belediyenin memurlarında. Burayı teftişe geldiklerinde rüşvet almışlar. Eğer gerekli denetim yapılmış olsaydı biz bu kadar acı çekmeyecektik. Yani kaza değil cinayet!
Peki, şu anda dava ne durumda, sorumlular yargılanıyor mu?
Şu anda 5 sorumlu bulunuyor. Zeytinburnu Belediyesi’ne iki yıl sonra dava açabildik. Geçen duruşmamızda belediye başkanı da yargılanacaktı. Tabii o, (Zeytinburnu Belediye Başkanı) kendine rapor almış, mahkemeye gelmedi. Bir gün sonra gazetelerde okuduk adam iş gezisindeymiş. Bizim avukatlarımız da zorunlu olarak mahkemeye getirilmesi için başvurdular. Bakalım, bekliyoruz.
Siz iş kazalarının nasıl sona ereceğini düşünüyorsunuz?
İşçiler patronların ihmalkârlığını gördüklerinde gerekli yerlere şikâyette bulunsalar, haklarını savunsalar biraz daha azalacağını düşünüyorum. Ama gerekli yerlere başvursak bile bu çok ağır işliyor. Bunu şimdi daha iyi gördük. Yani tam iki yıl sonucunda mahkeme kararı çıktı. Türkiye’de hep zaman aşımına uğratılıyor davalar. Aslında işçiler ihmalleri görüyor ama şikâyet etse işinden olacaklar. Böyle bir gerçek de var. İşçiler el ele verip mücadele etmezlerse bu iş cinayetleri böyle devam edecek. İnşallah işçiler hep birlikte örgütlenirler. Yani en azından OSTİM, Davutpaşa’yı göz önünde bulundurarak mücadele edebilirler. Bizi göz önünde bulundurarak işçiler artık önlemini alsın. Gereken yerlere başvursunlar, kendi haklarını savunsunlar. Onlar da geride bir evlat, acılı bir eş, acılı anne-baba bırakmasınlar. İsteğimiz bu yani, haklarını savunsunlar.
UİD-DER’in başlatacağı kampanya hakkında ne düşünüyorsunuz?
İmza kampanyası çok güzel. Yani bizimle birlikte olmanız, işçilerin böyle bir derneğinin olduğunu bilmek çok güzel. İşçiler en azından buradan bilgi alıp haklarını öğrenebilirler. İşçilerin katılmasını bekliyorum. Ben de katılmayı düşünüyorum.
Çok teşekkürler…
Aslı Bozuk Deme Gel Şu İnsana
“Gece 1’de Telefonun Nasıl Kapalı Olur?”
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- Nilgün Soydan ile Kemal Türkler Söyleşisi
- Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Gümüştekin ile Söyleşi
- İş Güvenliğimiz İçin 1 Mayıs’ta Sınıfımızın Saflarındayız
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Ekmekçioğulları İşçileri ve Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan’la Direniş Üzerine
- Söz Hakları İçin Direnen Ekmekçioğulları İşçilerinde
- Trelleborg İşçileriyle Grev Üzerine Söyleşi
- Cargill İşçileriyle Sohbet
Son Eklenenler
- İşçi sınıfının kadınları olarak birçok sorun yaşıyoruz ve bu 1 Mayıs’ta bizim de yükselteceğimiz taleplerimiz var. Sohbetimiz sırasında emekçi kadın kardeşlerimiz hangi taleplerle 1 Mayıs’a katılacaklarını anlattılar.
- Bizler bir grup petrokimya işçisiyiz. Tüm sınıf kardeşlerimizi 1 Mayıs’ın birlik, mücadele ve dayanışma coşkusuyla selamlıyoruz.
- İşçilerin sendikalaşma hakkı, ücretleri patronlar tarafından gasp edilirken bu duruma itiraz eden, hakkını arayan işçiler cezalandırılıyor, darp ediliyor. Ancak saldırılara, baskılara boyun eğmeyen işçiler mücadeleyi sürdürüyor. İstanbul Finans...
- Tekirdağ Çorlu’da 8 Temmuz 2018’de meydana gelen tren katliamında 7’si çocuk 25 kişi yaşamını yitirmiş, 300’den fazla kişi yaralanmıştı. Katliama ilişkin davanın karar duruşması 25 Nisanda Çorlu Halk Eğitim Merkezi’ne kurulan 1. Ağır Ceza...
- Emekçi kadınlar olarak hayatın her alanında çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sistem bizi sokakta katledip, savaşlarda öldürüyor. Emeğimiz yok sayılıp hayatımız değersizleştiriliyor. Bizler işçi sınıfının kadınlarıyız, ellerimizdeki hünerle...
- Biz işçilerin yaşadığı sıkıntılar, zorluklar gün geçtikçe artıyor. Aldığımız ücretler açlık sınırına denk durumda. Üstelik ücretlerimizin enflasyon karşısında erimesi belimizi iyice büküyor. Çalıştığımız işyerlerinde, fabrikalarda çalışma...
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...