Buradasınız
Dayan Dayan Bir Yere Kadar!
Esenyurt’tan bir işçi

Yönetenler her gün yeni müjdelerle işçileri gerçek gündemlerinden uzaklaştırıyorlar. Onların şaşalı sözleri, müjdeli haberleri her zaman daha zor günlerin habercisi oluyor. Onlar “şahlanıyoruz” diyor, işçiler daha çok fakirleşiyor. “Ekonomi ayağa kalktı” diyorlar, işsizlik daha çok artıyor. “Enerjide artık dışa bağımlı olmayacağız” diyorlar, enerjiyi geçtik; buğday, arpa, et, patates, soğan, sarımsak, saman, çay ithal ediliyor. Dünyada ekonomik kriz yaşanırken, ülkenin bu krizden büyüyerek çıkacağını iddia ediyorlar. Yalanla dolanla emekçileri kandırmaya çalışıyorlar ama artık mızrak çuvala sığmıyor. Krizin sonuçları ağırlaştıkça emekçilerdeki öfke açığa çıkmaya başlıyor. Ben hizmet sektöründe çalışan bir mağaza işçisiyim. Her gün mağazaya gelen onlarca işçiyle, öğrenciyle, ev hanımıyla sohbet ediyoruz. Bu sohbetlerden bazılarını sizinle paylaşmak isterim.
Kıraç’ta bir halı fabrikasında çalışan güvenlik işçisiyle sohbet ettik. İşlerin yoğunluğuyla başladı sohbetimiz. Fabrikanın gece-gündüz, tatil hafta sonu demeden çalıştığını söyledi. “Peki, işçiler bu durumdan memnun mu?” diye sorduğumda; “asgari ücretle çalışıyorlar, zaten mesai olmazsa geçinemeyecekleri için ses çıkaramıyorlar” dedi. En ufak itirazda, “işine gelmiyorsa eve git, işsizlik maaşına talim edersin” diyorlarmış. Saatlerce kimyasal maddelere maruz kaldıklarını, üretim alanının çok sıcak olduğunu belirtti arkadaş. Yemeklerin nasıl olduğunu sorunca da yüzünü buruşturdu. Sohbetimizin sonunda ise “özellikle pandemi sürecini ve krizi fırsata çeviren patron işçileri insan gibi çalıştırmıyor. Şu an kimseden ses çıkmıyor ama bence bu normal bir durum değil. Baskı ve tehditle nereye kadar?” dedi.
Artık alışveriş yapamayan sadece dertleşmeye gelen bir ablamız var. Geçen gün Almanya’dan akrabası aramış. “Kızım çok üzüldüm. Paraya ihtiyacınız var mı, size para göndereyim mi?” demiş. Ablamız da “var da hayırdır abla” deyince, “burada haberlerde Türkiye battı, ekonomisi iflas etti diyorlar. Ne yiyorsunuz, ne içiyorsunuz. Çok üzülüyorum” demiş. Gerçekten de ablanın ekonomik durumu çok kötü... Geçen ay belediyeye utana sıkıla maddi yardım istemeye gittiğinden bahsetti. “Size yardım edemeyiz” cevabına isyan etmiş, şöyle konuşmuş: “Kardeşim vatandaş olarak vergimi yıllarca verdim, vatan görevi dediniz çocuğumu askere gönderdim, bu devlet benden ne istiyorsa yerine getirdim, neden devlet bana yardımcı olmuyor?” Ablamız bu şekilde haklı olarak feveran edince polis çağırmakla tehdit etmişler. “Dayan dayan bir yere kadar kardeşim, bu insanlar ne yiyip ne içecek? Çoluk çocuk perişanız. Bunlar en sonunda milleti sokağa dökecekler” dedi.
Toptancı bir esnaf arkadaşa uğramıştım, kara kara düşünüyordu. “Hayırdır?” diye sorunca, başladı anlatmaya... Tabii ki sorun borçlarını ödeyememesi… Artık dükkânı döndüremediğini anlattı. Kışın en az 10-15 atölyeyle çalıştığını, bu sene bu sayının 2’ye düştüğünü söyledi. “Ürettiğimizi satsak, artık ona da razıyım. Bak dükkân triko dolu, yüzüne bakan yok” dedi. Ben de kendisine “abi uçuyoruz, şahlanıyoruz diye televizyonda konuşuyorlar, her hafta yeni müjdeler veriyorlar” dedim. Şöyle konuştu: “Bak kardeşim ben ve çalışan arkadaşlar beş vakit namaz kılan insanlarız. Ama millet aç, iş yok, aş yok! Perişan haldeyiz. Benim karnımı Ayasofya’nın cami olması doyurmuyor. Evdeki tencereyi kaynatmıyor ne zaman çıkacağı belli olmayan doğalgaz. Bu millet yalanlara bir yere kadar kanar, açlık başka bir şey!” dedi.
Yönetenlerin söylediği yalanlar, işçi ve emekçileri kandırmak yerine artık öfkenin daha çok birikmesini sağlıyor. Emekçileri kendi sorunlarından uzaklaştırmak için gösterdikleri çabalar beyhude! Ortada bir gerçek var; işçiler işsiz kalıyor ve yoksullaşıyor. Kiminle sohbet etsek konu cebimize, maaşımıza, hayat pahalılığına veya işsizliğe geliyor. İşçiler dertli ve öfkeli. Ama unutmayalım ki sorunlarımız dile getirmekle, küfretmekle değil, bir arada mücadele etmekle çözülür. Bugün örgütlenip mücadele etmek işçi ve emekçiler için bir tercih değildir, zorunluluktur.
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/