Buradasınız
Dayanışma Varken Rekabet Etmek de Neymiş!
Mersin’den bir grup genç kadın işçi-öğrenci

İçinde yaşadığımız kapitalist düzen için “insan doğasına en uygun düzendir” diyor, sermaye sahipleri ve onların çanak yalayıcıları. Bu sömürü sistemi bize, bizim doğamıza gerçekten uygun mu? Bütün bir insanlık için en güzeli ve en iyisi mi? Özellikle gençlerin sahip olduğu potansiyelleri, bireysel yeteneklerini gün yüzüne çıkaran bir düzen midir bu? Elbette ki değil. Kapitalist sistemin bizlere durmadan aşıladığı duygular rekabet, hırs, empatiden yoksunluk, yabancılaşma ve nefret! Bu duygular içimize sinsice yerleştirilmeye çalışılıyor. Kapitalizm bizlere karşı masumlaştırılıp normalleştiriliyor. Onların istediği; birbirlerini düşünmeyen, dayanışma duygusundan yoksun, rekabet hırsıyla dolu, bana dokunmayan yılan bir yaşasın anlayışıyla dolu insanlar!
Bu düzende rekabet duygusu her yerde karşımıza çıkıyor. Okulda sıra arkadaşın, sınavda yaşıtların senin için birer arkadaş, dost olmaktan çıkıyor. Onlar senin için sadece bir rakip olarak gösterilmek isteniyor. Ola ki derse giremeyen arkadaşlarınla notlarını paylaşmak, yardımlaşıp birlikte kafa yormak yapılmaması gereken hareketler oluyor. Sadece ben öğreneyim, ben derslerde başarılı olayım, ben kazanayım, ben dil öğreneyim, ben iş bulayım, ben, ben, ben… Bu durum bize ait olan dayanışma, yardımlaşma duygusunu kapitalizmin nasıl çürüttüğünü gösterir. Çalıştığımız yerler de rekabet psikolojisine verilecek örneklerle dolu. Aynı koşullarda çalıştığın, aynı sömürüye maruz kaldığın iş arkadaşınla patronların oyununa gelip rekabete giriyorsun. Örgütlenip işyeriyle ilgili bir sorunu çözmek gündeme geldiğinde kimileri gerçek tarafını unutup, “eğer patronun gözüne girersem belki daha fazla maaş alırım, bu ayın personeli ben olmalıyım, işyerinde daha da yükselirim” hırsıyla arkadaşlarına ihanet ediyorlar. Birbirimize karşı rekabeti körükleyerek örgütlenmemizin önüne geçmeye çalışıyorlar. Bizi bize karşı kırdırmak değil midir bu? Neden birbirimize düşman oluncaya kadar çalışıyoruz? Bu rekabet niye? Sistemin körüklediği bu rekabet ve hırs bizlerde bireyciliği besler ve bireycilik bizleri yalnızlaştırmaktan, aynı zamanda bunalıma sürüklemekten başka bir işe yaramaz. Elbette bu durumlar, bu düşünceler insanın tüm yaşamına sirayet ediyor. Yeri geliyor bunu toplu taşımada bile hissediyoruz, yeri geliyor mahallelerimizde.
Sınavlarda başarılı olamıyorsak bunun sorumlusu bizimle aynı sınava giren emekçi çocukları değildir. At yarışı gibi birçok sınava tabi tutuyorlar bizleri ve birbirimizin üzerine basarsak daha iyi bir geleceğimiz olacağı hayalini pompalıyorlar. Onlara inanıp rekabet hırsına yenik düşersek, bireysel olarak bir çıkış ararsak asıl işte o zaman kaybederiz. Ekonomik sıkıntılar yüzünden genç yaşlarda çalışıp didinmeye başlıyoruz, yok paraya. Aynı işyerinde birlikte hareket etmeyi bırakıp, rekabete tutuşup harıl harıl patron için çalışmak bizlere bir şey kazandırmıyor. Bu düzende biz gençler için gerçekten sahip olduğumuz potansiyelleri, yeteneklerimizi açığa çıkaracağımız bir alan yok. Çünkü tüm derdimiz aç kalmamak, hayatımızı devam ettirebilmek oluyor. Kapitalist düzen bizi rekabet hırsıyla besleyip hayal gücümüzü söndürüyor. Hayal gücümüze bile ket vurulan, hayal kurmamıza bile izin vermeyen bir düzen gençliği geliştirmez, çoraklaştırır, soldurur. Artık iyi şeyler düşünemeyen, güzel bir gelecek düşleyemeyen bireyler olup çıkıyoruz bu düzen içerisinde! Böyle bireyler kendine de topluma da ne verebilir?
Bizi ileriye taşıyacak olan birbirimizin üstüne basmak değil bu kapitalist sisteme karşı çıkmaktır. Bizler UİD-DER’li genç kadın işçiler olarak böyle bakıyoruz hayata. Bizler biliyoruz ki bizi ileriye taşıyacak olan dayanışma duygularımızı perçinlemektir ve bu da safını, sınıfını bilmekle, bir arada olmakla, örgütlü kalmakla olabilir. Bizler birlikteysek yarına inancımız olur. Hepimizin ellerini taşın altına koyması gerekiyor. Biz “gücümüz birliğimizden gelir” diyoruz ve geleceğimiz için sonuna kadar mücadele etmeye çağırıyoruz bütün gençleri. Bireyselliği, yalnızlığı, umutsuzluğu körükleyen bu sistemi tek bir şey yıkabilir: İşçi sınıfının bilinçli ve örgütlü bir şekilde mücadelesi! Hadi durma sen de katıl bu onurlu mücadelemize!
Yaşasın Dayanışma Duygumuzu Yeşerten UİD-DER! Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
- Geleceğimiz İçin UİD-DER’deyiz!
- Gençlerimizi Öldüren Kapitalist Düzendir
- Gençler Olarak UİD-DER’de Buluşalım
- Umudumuzu Hep Birlikte Yeşertelim
- Gençliğe Sınıfımızın Gerçeklerini Anlatalım
- Depresyon ve Anksiyetenin İlacı Dayanışma
- Gelecekten Korkma! Korkunun Üzerine Birlikte Gidelim!
- Gençlik ve Kapitalizm Lodosu: Şikâyet Etmek Yetmez!
- Adalet Orada mısın?
- Gücümüzün Farkındayız!
- Sen Nerede Duracaksın?
- Biz de Umutluyuz, Çünkü UİD-DER’liyiz!
- UİD-DER Hayatıma Bir Güneş Gibi Doğdu!
- Barınamayan Gençlerin Ruh Hali!
- Çoğaldıkça Umudumuz Büyüyor
- UİD-DER’in Bana Öğrettiklerini Yaşayarak Deneyimledim
- Yağmur Olup Yağacağız Bu Kurak Topraklara
- Umut Bizim Ellerimizdedir!
- Genç İşsizliği “Ulusal Genç İstihdam Stratejisi” ile Çözülebilir mi?
- Yeni Bir Hayata Uyanmak
Son Eklenenler
- Rosa’nın yaşamına ve yüreğine 7 yıl süren bir yolculuk yapan Jülide Kural, yazdığı ve oynadığı “Ben Rosa Luxemburg” adlı tiyatro oyunuyla onu kadınlarla, gençlerle, işçilerle, öğrencilerle buluşturuyor. Bu oyunla, onu tanıyan ve mücadelesini...
- “Yoksulluk, bir annenin başını yastığa koyduğunda gündüz çocuğuna istediğini alamadığını düşünüp üzülmesidir.” Bu sözler iki çocuğu olan ve üçüncü çocuklarını bekleyen bir anneye ait. Bugün pek çok anne de yaşadığımız yoksulluğu çocuklarına...
- Kocaeli Başiskele’de bulunan Kartonsan fabrikasında işçiler, toplu sözleşme görüşmelerinin tıkanması üzerine 22 Aralıkta greve çıktı. Selüloz-İş üyesi işçiler, ücretlerine gerçek enflasyon oranında zam yapılmasını, çalışma koşullarının...
- 29 Ocakta İran’ın Batı Azerbaycan eyaletine bağlı Hoy kentinde 5,8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Kışın en soğuk günlerinde, gece 21.44’te meydana gelen depremde en az 3 kişi öldü, 122 kişi yaralandı, çok sayıda ev hasar gördü. Hoy halkı...
- Toplumda çoğunluğun doğru kabul ettiği fikirleri sorgulamak, yanlışları görmek, bunları dile getirmek kolay değildir. Kolay olan herkesin söylediğini söylemek, herkesin yaptığını yapmaktır; çünkü bu çaba sarf etmeyi gerektirmez ve “zararsızdır.”...
- 31 Ocak 2008’de İstanbul Davutpaşa’da kaçak bir maytap atölyesinde meydana gelen patlamada 20’si işçi 21 kişi ölmüş 100’den fazla kişi yaralanmıştı. Katliamın 15. yıl dönümünün Anayasa Mahkemesi kararıyla tekrar görülen davanın 2. duruşmasının...
- Bizler İşçi Dayanışması gazetesi okuru bir grup petrokimya işçisiyiz. Geçtiğimiz günlerde bir araya geldik ve “Artık Yeter! Şimdi Birlik ve Mücadele Zamanı” kampanyamızın bildirisini okuduk. Hayat pahalılığı, sosyal hayattan kopma ve baskılar...
- Sendikaların araştırmalar sonucunda açıkladıkları rakamlara göre yoksulluk sınırı 27 bin liranın üzerine çıktı. Türkiye’de bu miktarın üzerinde bir ücrete çalışan işçi sayısı neredeyse parmakla sayılacak kadar azdır. Yani Türkiye’de işçiler...
- Binlerce demiryolu işçisi, 300 bin öğretmen, 70 bin üniversite çalışanı, 100 bin kamu işçisi, 2 bin otobüs şoförü… Bugün İngiltere’de farklı sektörlerden 500 bin işçi grevde. İşçiler mücadelelerini birleştirdiler, grevlerini ortaklaştırdılar ve hep...
- Fransa işçi sınıfı 10 gün arayla 2. kez genel greve gitti. Macron hükümetinin emeklilik yaşını yükseltmek istemesine karşı 31 Ocakta 2,8 milyon işçi bir kez daha meydanları doldurdu. Ülkedeki 8 sendikanın çağrısıyla; Paris, Nice, Toulouse, Lille,...
- İstanbul Esenyurt’ta bulunan LCW’nin deposunda çalışan ve Kod-46 ile işten atılan 14 işçinin 10 Ocakta başlayan mücadelesi kazanımla sonuçlandı. British American Tobacco işçileri greve çıkma kararı aldı. 2022’nin Ağustos ayından bu yana sendikal...
- 2022 sonlarına doğru fırınlarda ekmeğin fiyatı 5 liraydı. İzmir Büyükşehir Belediyesinin Kent Ekmek fiyatı ise 3 liraydı. Kent Ekmek fiyatı artık 4 liraya çıkartılmış oldu. Yani ekmeğe yüzde 33 zam bindirilmiş oldu. Ekonomik kriz yukarıya doğru...
- Türkiye’de hızla yükselen enflasyon karşısında emekçilerin alım gücü iyice eridi. TÜİK’in resmi enflasyonu ile gerçek enflasyon arasında uçurum olduğu için ve ücret artışları resmi enflasyon veri alınarak yapıldığı için, yapılan zamlar reel...