Buradasınız
Depremin Yaraları Kanamaya Devam Ediyor

6 Şubat depremlerinin üzerinden 1,5 yıl geçti. On bir kenti etkileyen depremlerde enkaz altında kalan on binlerce insanın ve yakınlarının feryatları günlerce dinmedi. Enkazdan sağ kurtarılabilecek binlerce insan, arama kurtarma çalışmalarının gecikmesi, gönüllü ekiplerin engellenmesi ve hayat kurtarmaktan önce kendi bekasını korumaya odaklanan iktidarın aldığı tutum nedeniyle tonlarca beton altında can verdi. İktidar medyası deprem bölgesinde yaşananları gizlemeye çalıştıysa da sosyal medya üzerinden paylaşılan görüntülerde depremzedelerin çaresiz çırpınışlarına, yaşadığı acılara, depreme dayanıklı denilerek pazarlanan yeni binaların adeta toza dönmesine tanık olduk. Kamu kurumlarının içinin boşaltılmasının, liyakatsizliğin, umursamazlığın, rant sevdasının nasıl da on binlerce insanın hayatına mal olduğunu içimiz kan ağlayarak gördük.
Bugün ise yaşadıkları yıkım yetmiyormuş gibi zeytinliklerine, evlerine zorla el konulan depremzedeler adeta hayatta kaldıkları için cezalandırılıyorlar. Yüzbinlerce insan konteynerlerde, çadırlarda kalmaya devam ediyor, yazın haşere ve susuzluk sorunuyla, kışın sel baskınlarıyla, elektrik kontağından çıkan yangınlarla boğuşuyor. Ulaşım, eğitim, sağlık, altyapı sorunları halen tam olarak çözülmüş değil. Başka şehirlere taşınan depremzedeler koşullar iyileşmediği için evlerine geri dönemiyorlar. Evleri ağır hasarlı olan depremzedelere verilen üç kuruşluk kira yardımı da Haziran sonu itibariyle kesildi.
Erdoğan, depremden kısa bir süre sonra yaptığı konuşmada şöyle demişti: “Amacımız, 319 bini bir yıl içinde olmak üzere toplam 650 bin yeni konut yaparak depremzede vatandaşlarımıza teslim etmektir.” Ne var ki 1,5 yılın sonunda teslim edilen konut sayısı yalnızca 76 bin civarında. Üstelik bu konutlara yerleşen depremzedeler bölgede altyapı olmadığını, internet ve elektrik sorunları yaşadıklarını belirtiyorlar. Daha da önemlisi sözde deprem bölgesini yeniden ayağa kaldırmak için çıkarılan yasalar insanı değil rantı esas alıyor, yüz binlerce insan mağdur ediliyor. Evi az hasarlı ya da hasarsız olanların deyim yerindeyse evlerine çökülüyor. Yıllarca çalışarak başlarını sokacakları bir evi zar zor alabilen emekçilerin depremde yıkılmayan evlerini devlet başlarına yıkıyor! Afet Kanununu Kasım 2023’te revize eden siyasi iktidar, “rezerv yapı alanı” olarak belirlediği bölgelerdeki tüm konutlara sağlam ya da hasarlı olmasına bakmaksızın el koymanın peşinde. Bu bölgelerdeki konutlar yıkılarak yerine yeni konutlar yapılacak ve depremzedelere satılacak! Üstelik ne belediyelere ne de evlerine el konulmak istenen emekçilere herhangi bir bilgi veriliyor. Mesela evini güçlendirmek ya da yerinde dönüşüm için Çevre Şehircilik İl Müdürlüğüne başvuru yapan kimi depremzedeler konutlarının rezerv alanına girdiğini böyle öğrendiler.
Hatay’da “rezerv alanı” denilerek konutlarına çökülmesine itiraz eden, eylem yapan depremzedeler polis şiddetine maruz kaldılar, gözaltına alındılar. Aynı zihniyet, depremzedeler kaldırılan enkaz molozlarının yaşam alanlarına, zeytinliklerine dökülmesine itiraz ettiklerinde de şiddet uygulamıştı. Depremde yakınları ölen ve adalet arayan ailelerin de sesini duyurmasına izin verilmiyor. Evladını kaybetmiş depremzede bir annenin Ankara’da İnsan Hakları Anıtı önünde adalet talep etmesine tahammül edemedi kolluk güçleri. Oğlunun fotoğrafı elinden alındı, anıtın önünde oturmasına izin verilmedi, desteğe gelen başka bir depremzede de polis tarafından tartaklandı. Sesini duyurmasına izin verilmeyen annenin isyanı nasıl bir düzende yaşadığımızın özetiydi: “Ben nerede arayacağım hakkımı? Devlette arayamıyorum, hukukta arayamıyorum, sokakta arayamıyorum…”
Peki ya enkaz altında kalan yakınlarına ölü ya da diri bir daha ulaşamayan depremzedeler? Onlar için her gün 6 Şubat, her gün aynı acı… Yüreklerinde hiç kapanmayacak bir yarayla yaşamaya çalışıyorlar. Sevdiklerinin cenazesini bulmak için, hiç olmazsa ziyaret edebilecekleri bir mezarları olsun diye çırpınıyorlar. Ama iktidar sahipleri onların çırpınışlarına karşı kör, sağır, dilsiz adeta… Muhalefet partilerinin depremde kaybolanların araştırılması için verdikleri önergeler tam üç kez reddedildi iktidar partileri tarafından…
Zaman her şeyin ilacıdır denir. Ama görüyoruz ki 6 Şubat depremlerinden bu yana geçen 1,5 yıllık zaman yaşanan acıların ilacı olamadı. Aksine iktidarın attığı her adım, çıkardığı her yasa, hiçbir sorumlunun hesap vermemesi depremin açtığı yaraları tekrar tekrar kanatıyor. Yaraların kapanabilmesi için sorunların çözülmesi, iktidarın saldırılarına dur denilebilmesi, en önemlisi de sorumluların hesap vermesi gerekiyor. Bunun için de dayanışmamızı, birliğimizi ve mücadelemizi büyütmekten başka yol yok.
Tatili Bile Çok Görüyorlar Bize
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
Son Eklenenler
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...