Buradasınız
Depresyonun Panzehiri Örgütlü Mücadeledir
İstanbul’dan bir üniversite öğrencisi
Bu sene coşku dolu bir 1 Mayıs mitingini geride bıraktık. Emekçi gençler olarak kortejimizde gençlik pankartımızı açtık ve “Kahrolsun Depresyon, Kahrolsun Kapitalizm” sloganıyla bir araya geldik. Taleplerimizi taşıdığımız dövizlerle, pankartlarla, sloganlarımızla, yumruklarımızla ifade ettik. “Kahrolsun Depresyon” diyerek aslında çağımızın bu büyük sorununa dikkat çekmek istedik. Çünkü biliyoruz ki günümüzde kapitalizmin depresyon çukuruna sürüklenen milyonlarca genç bir çıkış yolu arıyor.
Kapitalizmin yarattığı sorunlar yumağında debelenip duran çok sayıda gencin ortak bir noktası bulunuyor: Karamsarlık, yaşam sevincinin düşmesi, anksiyete veya depresyon... İşsizlik, savaş, göçmen krizi ve daha birçok sorunla birlikte gençler bu dünyada kendilerini geleceksiz hissediyorlar. Attıkları her adımın sonucu hayal kırıklığı oluyor. Yaşamda bir yer edinemeyen gençler, zamanla kendilerinin yetersiz ve eksik olduklarını düşünüyorlar. Bazen de yaşadıkları sorunlara ve hayatlarındaki engellere öfkelenseler de bir çözüm yolu bulamıyorlar. Genç kuşakların ilgileri, yetenekleri ve enerjileri soldurulmak isteniyor. Fakat gerçek şu ki doğada enerji asla yok olmaz. Enerji sürekli kılık değiştirir, dönüşür. Mutlaka çeşitli yollarla açığa çıkar. Tıpkı doğada bulunan enerji gibi bizim içimizdeki enerji de aslında kaybolmaz, mutlaka bir şekilde açığa çıkar. Ama doğru yerde ve doğru şekilde açığa çıkmazsa ruhsal ve fiziksel sağlığımıza, bütünlüğümüze zarar verir, bizi yanlış arayışlara yöneltir. Unutmamak lazım ki depresyon denen şey de enerjinin içe dönmesidir aslında.
Bizler içimizdeki enerjinin soldurulmasına izin vermemeli, açığa çıkartmalı, doğru kanallara akıtmalıyız, enerjimizi birleştirip sorunlarımıza çözüm bulmak için kullanmalıyız. Zincirlerimizden kurtulmak için harekete geçmeliyiz. Kapitalist sistemin bizler üzerindeki yıkıcı etkilerini biliyoruz, fakat kendi yaşamımızı nasıl kuracağımızı da anlamak büyük önem taşıyor. Genç dostlarım, bizler bu sorunları ancak birlikte çözebiliriz. Tarihte pek çok kez gençlik enerjisiyle, mücadelesiyle öne çıkmıştır. Kendi sınıfımızın sorunlarına karşı gençliğin enerjisini itici bir güç olarak kullanarak mücadele etmeliyiz. İtildiğimiz depresyon kuyularından sadece örgütlü bir mücadele yürüterek çıkabiliriz.
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
- Okuyan Bir İşçi Soruyor
- Uyanmak İstiyoruz Güzel Bir Sabaha
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Greve Hazırlanırken Sohbetler
- Fırtınalar Yaratan Kelebekler!
- Sömürü Çarklarında Kaybolan Genç Yaşamlar
- MESEM: “Genç Eller” Üretiyor, Patronlar Sömürüyor!
- Sorunlarımız Ortak, Peki Ya Mücadelemiz?
- “Aman Çocuğum Sağa Sola Bulaşma” mı?
- “Enflasyon Canavarı”nı Üzerimize Salan Kim?
- Bir İlmek de MESEM Çıraklarından
- KYK Yurtlarında Ölmek İstemiyoruz!
- Bu Düzeni Yıkmak Boynumuzun Borcu
- Arel Üniversitesi Öğrencileri Servis Ücretine Neden İtiraz Ediyor?
- Aileler İstemese de Gençler Sorunları Görüyor
- Bizim Onlara İhtiyacımız Yok!
Son Eklenenler
- Emekçi kadınlar olarak hayatın her alanında çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sistem bizi sokakta katledip, savaşlarda öldürüyor. Emeğimiz yok sayılıp hayatımız değersizleştiriliyor. Bizler işçi sınıfının kadınlarıyız, ellerimizdeki hünerle...
- Biz işçilerin yaşadığı sıkıntılar, zorluklar gün geçtikçe artıyor. Aldığımız ücretler açlık sınırına denk durumda. Üstelik ücretlerimizin enflasyon karşısında erimesi belimizi iyice büküyor. Çalıştığımız işyerlerinde, fabrikalarda çalışma...
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...