Buradasınız
“Doluysa Binmeyin” Buluşu
Gebze’den bir metal işçisi

“Bu hastalığa karşı elimizde güçlü bir koz var: yakalanmamak” iddiasıyla sağlık alanında muhteşem buluşlara imza atmıştı Sağlık Bakanı Fahrettin Koca. Sağ olsun bu süper çözümlere yenilerini eklemeyi ihmal etmiyor. Sağlık Bakanı sosyal medya hesabından bir fotoğraf paylaştı. Fotoğraf karesinde bir dolmuş var; Esenyurt dolmuşu. Dolmuş, çoğunluğu işine yetişmeye çalışan emekçilerle dolu. Öyle ki doluluk nedeniyle kapıları bile kapanmıyor. Bu fotoğrafı paylaşan Fahrettin Koca, çok üzülmüş ve içi sızlamış olmalı ki çözüm için “doluysa binmeyin” önerisinde bulunuyor. “Lütfen, fazla yolcu taşıyan dolmuşlara binmeyin” ricasında bulunan Sağlık Bakanı, derdimize deva olacak panzehiri, saklandığı yerden bulup çıkarıyor; “doluysa binmeyin” diyor. Medya da bu açıklamayı “Sağlık Bakanı vatandaşlara uyarılarda bulunuyor” haberi ile vermeyi ihmal etmiyor. “Salgının yayılmasında toplum suçlu. Çünkü uyarılara hiç riayet etmiyor, vatandaş eski alışkanlıklarını sürdürüyor” gibi açıklamalar yaparak, emekçi kitleler yine her şeyin suçlusu gibi gösterilmek isteniyor. Öyle bir hava veriyorlar ki sanki Sağlık Bakanlığının bütün işi gücü birtakım tablolar açıklamak, her gün kimi veriler paylaşmak, uyarılarda bulunmakmış gibi. Birtakım verilerin paylaşılması Sağlık Bakanlığı çalışıyor algısı yaratıyor.
Koronavirüs salgını en çok emekçilerin yaşamını etkiliyor. Bu virüse yakalananların sayısının emekçi semtlerinde devamlı olarak yükseliyor olması bunun en somut göstergesidir. Nitekim Sağlık Bakanının paylaştığı resimde yer alan bölge bir emekçi semti aynı zamanda. İnsanın aklına şöyle bir soru geliyor: Acaba bu Sağlık Bakanlığı ne işe yarar? Salgının başladığı günden bu zamana dek yapılan tek icraat veri tablosu paylaşmak. Üstelik açıklanan istatistiklerin gerçeği yansıtmadığını, kendileri bile itiraf etmek zorunda kaldı. Çünkü gerçekte olanla açıklananların arasında çok bariz bir fark vardı.
Sağlık Bakanlığının en temel görevlerinden biri toplumun genel sağlığını korumaktır. Toplum için sağlıklı bir ortam hazırlamaktır. Fakat yaşanan somut olaylara baktığımızda olması gerekenin tam tersi yapılıyor. “Neden verileri, gerçekleri topluma anlatmıyorsunuz?” türü eleştiriler yapılınca, Sağlık Bakanlığı cevap olarak ulusal çıkarlardan bahsetmeye başlıyor. Gelen eleştiriler ve TTB’nin vakalarla ilgili paylaştığı sayılar sonrasında Sağlık Bakanı: “15 Ekimden sonra semptomu olmasa da kesitsel verileri de toplumla paylaşacağız” açıklaması yapmıştı. Ardından bir hata yaptıklarını fark eden bakanlık çark ederek yanlış anlaşıldıklarını, verileri sadece Dünya Sağlık Örgütüyle paylaşacaklarını söylemişti. Her sıkıştıklarında başvurdukları bir yöntem oldu bu “ulusal çıkarlar” meselesi. Topluma doğruları söylemek, yaşananları en şeffaf bir biçimde yansıtmak, ulusal çıkarlara tersmiş meğer! Oysa gerçekte ulusal çıkardan kast edilen şey kendini hemen belli ediyor. Muktedirlerin çıkarlarının her şeyin üstünde olduğu, toplum sağlığının asla onların menfaatinden önce gelmediği yaptıklarıyla ortaya çıkıyor. Özel hastane zinciri patronunun Sağlık Bakanı, özel okul zinciri patronunun Milli Eğitim Bakanı olduğu bir düzenden başka ne beklenebilir?
Bu anlayışla toplumsal bir sorunun çözümü tek tek bireylerin üzerine yıkılıyor. İktidar sahipleri “biz sizi uyarıyoruz, siz önlem almıyorsunuz” diyerek en hafif tabirle sorumluluktan kaçıyorlar. Acaba emekçiler sırf keyif olsun, adrenalin olsun diye mi biniyor sıkış tepiş otobüslere, dolmuşlara? Emekçilerin ne son model arabaları var, ne de saraylarda, köşklerde yaşama şansı. Bakanın, emekçilerin yaşadığı sorunları anlamadığı, çektiği sıkıntıları hissetmediği, sadece patronların çıkarlarına odaklandığı ortadadır. Yoksa emekçileri suçlayıp düşmanlaştırmak yerine sorunları çözmek için adım atılır, gerekli tedbirler alınırdı. Oysa durum tüm çıplaklığıyla ortada!
UİD-DER’li İşçilerle Olmak Çok Değerli
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...