Buradasınız
Gebze’de “Güneşe Yolculuk”
Gebze’den bir grup işçi
Geride bıraktığımız 2007 yılında Türkiye’de e-muhtıralardan Cumhuriyet mitinglerine, erken seçimlerden Cumhurbaşkanlığı seçim ve seçim sancılarına, sosyal hak gasplarından özelleştirme furyasına ve son olarak da Kürt halkına yönelik şoven ve milliyetçi saldırı dalgasına dek fırtınalı bir süreç yaşadık. Patronlar sınıfının kendi aralarındaki hegemonya ve çıkar kavgaları bizlerin tepesinde sürmeye devam ediyor.
Tüm bu saldırılar karşısında, derneğimiz UİD-DER, işçilere yönelik düzenlediği seminer ve etkinliklerle, nelerle karşı karşıya olduğumuz ve neler yapmamız gerektiğine dair bizlere ışık tutuyor. Bu çalışmalar doğrultusunda, Pazar günü, derneğimizde “Güneşe Yolculuk” adlı film etkinliği düzenlendi. 1998 yılında çekilen film birçok ödül almasına karşın alelacele yasaklanmıştı. Film bu topraklardaki Kürt halkının sorunlarını çarpıcı bir şekilde anlatmakta. Buradan da neden alelacele yasaklandığını anlamak mümkün. Kürt halkının doğuda yaşadığı baskıyı gözler önüne seren film, bu baskıların batıda da devam ettiğini anlatıyor. Filmin Kürt sorununu bir Türk gencin üzerinden anlatmaya çalışması, bugün batıda yaşayan bizlerin muazzam dersler çıkarmamıza vesile oldu.
Film sonrasında tartışmalara geçildi. Söz alan bir Kürt işçi arkadaş, yaşadıkları baskıları bir örnekle anlattı. Askerde olan bir akrabasının atış talimlerinde üçte üç yaptığını ve komutanının ona “sen teröristsin” diye çıkıştığını anlatan işçi arkadaşımız, aynı komutanın üçte üç isabetli atış yapan Trabzonlu bir başka askeri ise vatanperver olarak ilan ettiğini içi burkularak dile getirdi. Arkadaş, akrabasının askerde halen fiziksel ve psikolojik baskı yaşamakta olduğunu söyledi.
Bir başka arkadaşımız filmden çok etkilendiğini, Kürt halkının doğuda yaşadığı ağır baskıların batıda hiç bilinmediğini belirtti. Kürtlerin kültürlerinden çok uzaklara, batıya yaptıkları zorunlu göçlere dikkat çekti. Batıda yaşayan Kürt işçilerin, hayatın her alanında iki kez ezildiğini ve bundan dolayı Kürt halkının yaşadığı baskıları görmezden gelmeyerek, ezilen halkların yanında olmamız gerektiğini söyledi.
Bu topraklarda Ermenilerden Rumlara, Alevilerden Kürtlere kadar birçok etnik ya da dinsel grup amansız baskılara maruz kalmıştır. Patronların çıkarları doğrultusunda halkların tepesinde süren savaşlara karşı ortak bir mücadele yürütmeli, ezen ulus milliyetçiliğine karşı ezilen halkları desteklemeli, en önemlisi de enternasyonalizmi savunmalıyız. Dünyamız giderek üçüncü dünya savaşına doğru sürüklenmektedir. Yani bir yok oluşun eşiğine gelmiştir. Tüm bu sorunların yaşanmasına sebep olan kapitalist sistemi yıkıp sınıfsız sömürüsüz bir dünyaya ulaşmak için “Bütün Ülkelerin İşçileri Birleşin” sloganı altında birleşmeli ve kapitalist bataklığı kurutmalıyız. Savaşlara, yıkımlara, sömürüye, acılara son vermenin başka yolu yok. Rosa Luxemburg’un dediği gibi, YA SOSYALİZM YA BARBARLIK!
- “Yüzücüler” Filmi: İnsanlığın Göç Yollarındaki Yaşam Mücadelesi
- Üzgünüz Size Ulaşamadık!
- Umutsuzluk içinde “Umut”
- Sahte umudun umutsuzluğu
- Umutla gerçek arasındaki fark
- Cabbar’ın ümitsiz umudu
- “Umut fakirin ekmeğidir” derler
- Yılmaz Güney’in UMUT filminden
- Dövüşenler ölenlerin tutmaz yasını!
- “Gazap Üzümleri” Film Gösterimi
Son Eklenenler
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...
- Türkiye’de siyasal gelişmelerin hızlandığı, her bakımdan zorlu, her bakımdan ağır bir süreçten geçiyoruz. İşçi ve emekçiler, emekliler, gençler olarak enflasyonun hız kesmesini, hayat pahalılığının son bulmasını, geçim derdinin hafiflemesini...
- Sosyal medya platformlarında her gün yeni bir trend beliriyor, insanlar yeni bir akımın peşinden koşturuluyor. Dün “lokma dünyası”, yakın zamanda “Dubai çikolatası” peşinde koşan insanlar, yarın farklı bir yiyecek ya da akımla tüketim sarmalına...
- Toplumun itirazının güçlenmesi, işçi sınıfının kendi talepleriyle, kendi örgütleriyle, kendi mücadele yöntemleriyle sahneye çıkmasıyla mümkün olabilir. Bunun yolu işçi sınıfının sendikal ve siyasal örgütlülüğünün, bilinç düzeyinin ve dolayısıyla...