Buradasınız
Geçmişi Unutmak Derin Yaralar Açar…
Gebze’den kadın bir metal işçisi

“Bunların hepsi belediyece gömdürülecek şehit ailelerinin çocuklarıydı. Fatma’nın ölüsü de gelince mezarcılar irili ufaklı, kızlı erkekli çocuk ölülerini birer birer mezara indirip, toprağın üzerine yan yana dizmeye, sonra üzerlerine tahta dizmeden toprak atmaya başladılar. Bir yığın çocuk bir daha kalkıp oynamamak, ekmek istememek, cıvıldaşmamak, kavga etmemek üzere bir tek mezara atılmıştı. Bu Şakire’nin çok gücüne gitti. İçinde korkunç bir hınç kabarmıştı. Bu felek denen şey ne korkunç bir canavardı? Babası, ağabeyi sınır boylarında mezarsız çürüyüp giden şu şehit yavrularının, bir tek mutluluğu yerin altına girerek açıktan kurda kuşa yem olmaktan kurtuluşlarıydı. Şehitlerin geride bıraktıkları varlıkları bu akıbet beklemiyor muydu?”
Birinci Dünya Savaşında Doğu cephesi… Enver Paşa komutasındaki taburlara katılan ve acımasız kış soğuğunda Allahuekber Dağları eteklerinde soğuktan ve açlıktan kırılan on binlerce asker… Hasan İzzettin Dinamo’nun kaleme aldığı Savaş ve Açlar romanı, bu askerlerden biri olan Temel Çavuş’un geride bıraktığı beş yaşındaki oğlu Musa ve ailesinin hikâyesini anlatıyor. Aslında Dinamo kendi hikâyesini anlatıyor. Musa yani Hasan İzzettin Dinamo, dünyayı paylaşma hırsları için kanlı savaşlar çıkartan egemenlerin yetim ve öksüz bıraktığı milyonlarca çocuktan yalnızca biriydi. Tıpkı Ruhi Su ve onunla aynı kaderi paylaşan diğer çocuklar gibi…
Temel Çavuş bir Karadeniz erkeğidir. Güçlü kuvvetli, çalışkan. Eşi Şakire de evlatları ve kocası için çalışıp didinen bir Anadolu kadını. Temel Çavuş yedi sene Yemen’de askerlik yapmış, kavurucu sıcakta açlık ve susuzluktan ölmeyen şanslı askerlerden biri olarak dönebilmiştir memleketine. Memleketi Trabzon’da işsizlik ve açlığın hüküm sürmesi üzerine eşi ve çocuklarıyla düşmüştür gurbet yollarına. Temel Çavuş ve ailesinin tek gayesi başlarını sokacakları bir ev ve işleyebilecekleri bir parça topraklarının olmasıdır. Aylarca gece gündüz demeden çalışıp bir sebze bahçesi yaparlar. Tam bir parça yüzleri gülecek, kursaklarından su ve unla yapılmış çorba dışında bir şeyler geçecek derken, Osmanlı Birinci Dünya Savaşına katılır. Artık seferberlik günleri başlamıştır. Yedi sene Yemen ellerinde askerlik yapan Temel Çavuş yeniden askere alınır. Üstelik henüz on beşinde olan oğlu Ali ile birlikte. Kendi canından çok, geride bırakacağı ailesini düşünür. Neler neler görmüştür yıllar yılı kaldığı savaş cephelerinde. Düşman kurşunu ile ölmek mi daha zordur yoksa dost bildiğin topraklarda, açlık ve kimsesizlikten günden güne sürünerek ölmek mi? Aklında bu soruyla gider Temel Çavuş Sarıkamış’a. Gider ve bir daha dönemez. Kavurucu Yemen sıcağında canını almayı başaramayan Azrail, çetin kışın ayazında bakmaz Temel Çavuş’un gözünün yaşına...
Temel Çavuş’un gerisinde bıraktığı ailesinin yaşadıkları ise tam bir trajedidir… Egemenler nice cana kıymıştır, bitmez tükenmez hırsları uğruna. Tarih kitapları Birinci Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı nüfusunu 27 milyon olarak gösteriyor. İstiklal Harbi bittikten sonra yapılan sayımda 13 milyon insanın yaşadığı tespit ediliyor. Yemen, Birinci Dünya Savaşı ve Çanakkale Savaşında 1,5 milyon Osmanlı askeri yaşamını yitirdi. Cephe gerisinde öksüz, yetim çocuklar, dul kadınlar, yaşlı ve sakatlar kaldı… Açlık ve hastalıklardan ölenlerin sayısı savaşta ölenlerin dört katı olarak tespit edildi. Toplamda 18 milyon insan yaşamını kaybetti. İkinci Dünya Savaşı 70 milyon insanın ölümüne sebep oldu. Hâlihazırda sürmekte olan Üçüncü Dünya Savaşının bilançosu ise daha şimdiden korkutucudur. Yani savaş yalnızca cephelerde can almaz…
Biz örgütlü işçilere düşen bu hafızayı canlı tutmaktır. Geçmişte sınıfımıza yaşatılan acıları unutmamak, tarih bilincini kuşanarak hesabını sormak için var gücümüzle çalışmaktır. Egemenlerin yalanlarına kanmamak, militarizmin zehrine kapılıp sınıf kardeşlerimizle aramıza duvarlar örmemektir. Unutursak telafisi imkânsız hatalara sürükleniriz. Biz işçi sınıfıyız. Var eden, üreten, acı çeken, savaşlarda ölen, iş cinayetlerine kurban gidenleriz. Ama her seferinde ayakları üzerinde doğrulmayı da başaranlarız. Yeter ki kim olduğumuzu ve geçmişten bu güne hangi serüvenlerden geçtiğimizi unutmayalım. Bu da ancak örgütlüysek mümkündür. Örgütsüz insanın hafızası yoktur, hafızası olmayan insanın geleceği de olamaz. Oysa tarih bizden yaşanan acıların hesabını sormamızı bekliyor!
- İşçi Sınıfının ve Ezilenlerin Gerçek Sanatçıları Mücadelemizde Yaşıyor
- Büyük İnsanlığın Safında Bir Kalem: Sabahattin Ali
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Jack London: İşçi Sınıfının Kalbinden Bir Yazar
- Sömürü Düzenine Paydos Örgütlü İşçilerle Gelecek
- Karıncalar ve Filin Hikâyesi
- Uyandıran Masalcı Samed Behrengi’nin Ekini
- “Mübadele Öyküleri” İzmir’den Anlatıyor…
- Ana Romanı ve Bugüne Yansıyanlar
- Gözbağı ve İşçi Hüseyin’in Dönüşümü
- Erzurumlu Emrah’ın Hikâyesi, Bizim Hikâyemiz
- Savaşın Gerçek Yüzünü Anlatan İki Kitap
- Sarı Mehmet Olmak!
- Fakir Baykurt, “Gece Vardiyası” ve Göçmenler
- Şikago Mezbahaları ve Kapitalizm
- Cefakâr Galip Ustalar ve İnsanlığın Özgürlük Bahçesi
- “Ölümün Ağzı”
- Gücümüz Birliğimizden Gelir!
- Büyük Biraderler İş Başında!
- Rıfat Ilgaz: Ses Ol, Işık Ol, Yumruk Ol!
Son Eklenenler
- Yıllar önce çalışıp ayrıldığım işyerinden bir işçi arkadaşım anlattı. Patron ekonomik krizden dolayı iflas ettiğini, işyerini kapatacağını söylemiş işçilere. Sonra patronla birlikte oturup ağlaşmışlar; “ne güzel bir işyerimiz vardı, ne güzel bir...
- Başlıkta yer alan ifadeler, Hakkı Özkan’ın “Grevden Sonra” romanındaki öncü işçi Nuri’nin eşinin sözleridir. Nuri, grevde öncüdür; mayası sağlam, kararlı bir işçidir. Yazar Hakkı Özkan matbaa işçiliği yapmıştır, yaşadıklarını romana aktarmıştır. “...
- Gebze Sendikalar Birliği, İsrail devletinin Gazze’de yürüttüğü katliamı, emperyalist savaşı lanetlemek, Filistin halkının sesi olmak, işçilerin dayanışmasını büyütmek için Filistinli sendikacılarla birlikte Gebze Kent Meydanında bir eylem düzenledi...
- Kenya’da, geçtiğimiz sene Haziran ayında, IMF’nin dayattığı kemer sıkma politikaları doğrultusunda yeni vergi yasası hazırlanmıştı. Bu yasa tasarısı, işsizlik, yoksulluk ve artan hayat pahalılığıyla boğuşan işçilerin ve emekçi gençliğin öfkesini...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu, Kocaeli Dilovası ve İzmir Çiğli’de üretim yapan DYO Boya fabrikalarında, düşük zam dayatmasına karşı greve çıkan işçilerin mücadelesi 44. gününde kazanımla sonuçlandı. İlk yıl için yüzde 73...
- İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek için çalışan UİD-DER, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yılı vesilesiyle 29 Haziranda, “Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!”...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kocaeli’nin Körfez ilçesinde faaliyet gösteren Gübretaş fabrikasında yüzde 30 sefalet dayatmasına karşı işçiler, 3 Temmuzda greve başladı. Devrimci Sağlık-İş Sendikasının, kamu işçilerine dayatılan sefalet...
- Geçtiğimiz hafta sonu, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55, UİD-DER’in kuruluşunun 19. yılı vesilesiyle Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde yüzlerce işçi arkadaşımızla yan yanaydık. Grevleri devam eden Petrol-İş üyesi DYO işçileri, DİSK’in kurucusu...
- Sivas katliamının 32. yılında Türkiye’nin birçok kentinde anma etkinlikleri ve eylemler düzenlendi. Katledilen 33 aydın ve sanatçı anıldı, katliam bir kez daha lanetlendi. Sivas katliamının unutulmadığının, tüm katliamların er ya da geç hesabının...
- Bak, ufukta görünen/ Özgürlüğün bayrağını sallayanlar/ Başı dik/ Gözleri umut umut bakanlar/
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın sefalet zammı dayatmasına karşı eylemlerine devam ediyor. 1 Temmuzda Türkiye genelinde kent meydanlarında kitlesel basın...
- İzmir Buca Belediyesi işçileri, birikmiş maaş ve alacakları ödenmediği için 18 Haziran’dan bu yana iş durdurmuş durumda. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesi gereği yasal haklarını kullanan işçiler, belediye binası önünde maaş, gıda kartı ve diğer...
- Merhaba dostlarım. Bu yıl da Haziran ayını hem UİD-DER’in kuruluş yıl dönümünü hem de sınıfımızın tarihine damgasını vurmuş 15-16 Haziran günlerini anarak ve anlamlandırarak geçirdik. UİD-DER’imizin internet sitesinde, sosyal medyasında ve İşçi...