Buradasınız
Erzurumlu Emrah’ın Hikâyesi, Bizim Hikâyemiz
Esenyurt’tan bir kadın işçi

Erzurumlu Emrah’ın hikâyesini bilir misiniz? Bizim oralarda anlatılan bu hikâyenin ne kadar gerçek olduğu belli değil ama bu topraklarda bu hikâyenin benzerleri çoktur. Yani illa hikâyenin başkarakteri Emrah olması veya yerin adının da Erzurum olması gerekmez. Birçok kentte farklı zamanlarda aynı olayın gerçekleşme ihtimali çok yüksektir. O halde gelin 1830’lu yıllara gidip Erzurumlu Emrah’ın hikâyesine kulak verelim. Bugüne ne kadar çok benzediğine şaşıp kalacaksınız.
Erzurum’da Emrah adında yiğit bir güreşçi yaşarmış. Emrah saz çalıp türkü de söylermiş. Zamanla namı tüm civar köylere yayılmış. Emrah, sazının teline vurup halkının dertlerini dile getirdikçe namı daha da yayılmış. Emrah meclislerde gerçekleri anlatmaktan geri durmamış: “Padişahın oğlu deveyi çalıyor, serbest bırakılıyor. Fakirin çocuğu bahçenin yanından geçerken yere düşen bir elmayı alıp yedi diye cezalandırılıyor, idam ediliyor. Zenginin çocuğu askere gitmiyor, fakirin çocuğu alınıyor, cephede ölüyor.”
Yerin kulağı vardır derler ya, o kulak yerin değil sınıfını, safını bilmeyenlerin, yalakalığı marifet sananların kulağıdır. Emrah’ın sözleri kısa sürede saraya ulaşmış. Osmanlı padişahı, Erzurum valisine şu fermanı göndermiş: “Tortum’un Kapıkaya (Leyik) Köyü’nden Mustafa Oğlu Emrah’ı İstanbul’a tez gönderesiniz!” 1835 yılında köye gelen zabitler Emrah’ı İstanbul’a götürmek üzere derdest edip Erzurum valisinin huzuruna çıkarmışlar. Vali, “Âşık, bu gece nezarette yatacaksın, yarın Erzincan’a, oradan Sivas’a gideceksin, sonra da İstanbul’a” demiş Emrah’a. Âşık Emrah sormuş: “Peki, benim suçum ne?” Saraydan gelen emri bir an önce yerine getirmek isteyen vali, “suçun büyük, Erzurum’da bazı meclislerde çalıp söylemişsin, susmayıp konuşmuşsun, Padişahımıza hakaret etmişsin. Bunun için seni Saraya göndereceğiz. İşte seninle ilgili emir budur” diye cevap vermiş. Bunun üzerine Emrah nezarete girerken sazını tutan zabitlere seslenmiş: “Verin benim sazımı!” Emrah başlamış çalıp söylemeye:
“Tutam yâr elinden tutam
Çıkam dağlara dağlara
Olam bir yareli bülbül
İnem bağlara bağlara.
Emrah der ki son günümdür
Arşa çıkan ünümdür
Hakk’a gidecek günümdür
Düşem yollara yollara.
Amman Amman hey…
Emrah’ın sesi zabitlerin bile yüreğine işlemiş. Ertesi gün yola düştüklerinde zabitlerin kumandanı, “Bak âşık” demiş, “Aydın, Muğla taraflarına git, buralardan uzaklaş ve ismini de değiştir. Oralarda yaşa. Yoksa bu padişah seni buldurur. Sakın saz çalıp türkü söyleme. Adını hiç söyleme, yoksa suç bizim olur” demiş. İnsaflı davranan zabitler, Âşık Emrah’ın asılmasını engellemek için onu serbest bırakmışlar. Rivayet odur ki padişaha “kaçmaya yeltendiği için onu vurduk” demişler. Yine rivayet odur ki Emrah âşıklığa devam etmiş, türküleri dilden dile dolaşmış, günümüze ulaşmış.
Yıl 2022. Emrah’ın meclislerde anlattıkları bugün yaşadıklarımıza da ışık tutmuyor mu? Hırsızın büyüğü muteber sayılmıyor mu? Ezilenlerin, haksızlığa, zulme uğrayanların sesi kesilmiyor mu? Konserler, festivaller yasaklanmıyor mu? Hangi devirde olursa olsun egemenler gerçekleri söyleyenlere, hakkını arayanlara düşmanlar. Birliğin, beraberliğin, kardeşliğin, dayanışmanın karşısında korkarlar. Ve bu sebepten insanı insana kıydırmaktan da geri durmazlar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar direncin, umudun mücadelesini yok edemezler. Yeni Emrahlar çıkar, gözlerinin gördüğünü söylemeye devam eder. Ezilenlerin, zulüm görenlerin sesi türkü, olur, şiir olur dilden dile yayılır, asırları aşar, geleceğe uzanır. Her daim dünyanın ucunda bir gül açılır, karanlığın sonu bir ulu şafakla aydınlanır, ışıldayan güne merhaba der.
Yine Öldürüldük, Artık Yeter!
Tarihten Bir Yaprak: 1974 Gıslaved Grevi
- Ana Romanı ve Bugüne Yansıyanlar
- Gözbağı ve İşçi Hüseyin’in Dönüşümü
- Erzurumlu Emrah’ın Hikâyesi, Bizim Hikâyemiz
- Savaşın Gerçek Yüzünü Anlatan İki Kitap
- Sarı Mehmet Olmak!
- Fakir Baykurt, “Gece Vardiyası” ve Göçmenler
- Şikago Mezbahaları ve Kapitalizm
- Cefakâr Galip Ustalar ve İnsanlığın Özgürlük Bahçesi
- “Ölümün Ağzı”
- Gücümüz Birliğimizden Gelir!
- Büyük Biraderler İş Başında!
- Rıfat Ilgaz: Ses Ol, Işık Ol, Yumruk Ol!
- Genç İşçi Xu Linzi
- Bal Arıları, Bülbül ve Açgözlü Dev
- Yaşamı Geliştirenler: Haliç’in Direnen İşçileri
- Geçmişi Unutmak Derin Yaralar Açar…
- İşçi Sınıfının Tarihe Tanıklık Eden Ozanları
Son Eklenenler
- Birleşik Metal-İş Sendikası İstanbul 1 No’lu Şube, 19 Martta 8. Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi. Classes Butik Otel’de yapılan kurulda söz alan Şube Başkanı Özcan Atmaca, Mata işçilerinin direnişini selamlayarak konuşmasına başladı. “Mata bizim...
- Her yıl 21 Martta Ortadoğu ve Kafkasya halklarının “yeni günün”, özgürlüğün, isyanın, direnişin simgesi olarak kutladıkları Newroz, 2023 yılında “Her yer Newroz her daim Özgürlük/Her der Newroz, Her dem Azadi” şiarıyla karşılandı. 19 Mart Pazar günü...
- Türk-İş’e bağlı Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS) 31. Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ali Emiri Kültür Merkezi konferans salonunda yapılan Genel Kurulun ilk gününde, 6 Şubat depremlerinin felakete...
- Deprem, tsunami, sel, kasırga… Bunlar dünya var olalı beri meydana gelen doğa olaylarından bazıları. Tarihte insanlar bu tür doğa olaylarıyla nasıl baş edeceklerini bilmedikleri için türlü felaketlerle karşılaştılar, nice acılar çektiler. Kimi...
- Yoksullaşma, artan hayat pahalılığı, düşük ücretler ve kötü çalışma koşulları nedeniyle pek çok sektörde sendikalaşan işçilerin sayısı artıyor. Siyasi iktidarın işçi düşmanı politikalarından güç alan patronlar sınıfı, işçilerin sendikalaşma hakkına...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri “Depremin 40. gününde kaybettiğimiz canları yaktığımız mumlarla anıyoruz” diyerek 16 Mart günü anma eylemleri gerçekleştirdi. İstanbul Bakırköy Özgürlük Meydanı ve Kadıköy İskele Meydanında bir araya gelen...
- Maraş merkezli depremlerde on binlerce insan yaşamdan kopartıldı, milyonlarcası perişan ve evsiz bırakıldı. Fakat sermaye sınıfının kâr hırsı sınır tanımıyor; yakınlarını kaybetmiş, acı ve kedere boğulmuş, evsiz kalmış işçileri işten atmakla tehdit...
- 6 Şubat depremleriyle büyük yıkım yaşayan Adıyaman, Malatya, Diyarbakır ve Urfa’da halk şimdi de sel ve su baskınlarıyla boğuşuyor. Yağmur Adıyaman, Malatya ve Urfa’da sele neden olurken Urfa ve Adıyaman’da 15 kişi hayatını kaybetti. 5 kişi de kayıp...
- AKP iktidarında can bulan dünya görüşü için gelişme ve kalkınma demek; büyük kâr getirisi olan yollar, köprüler, havaalanları, bin odalı saraylardır. İktidar ve zengin olma hırsından körleşmiş zihinsel ve düşünsel bir yapıdan söz ediyoruz. Bu...
- Merhaba arkadaşlar, benim adım Gizem. Ben 17 yaşındayım ve okuyorum. 11. sınıftayım ama okula gidemiyorum. Çünkü burada 6 Şubatta deprem oldu. Ben bu mektubu niye size yazıyorum biliyor musunuz? Ayakta dimdik durun ki çabuk iyileşelim. Deprem...
- İstanbul/Tuzla’da bulunan Mata Otomotiv’de çalışan 1000’den fazla işçi 27 Şubattan bu yana mücadele ediyor. İşçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması, mobbing ve baskılara son verilmesi, ücretlerine yüzde 25 ek zam yapılması talebiyle başlayan...
- 6 Şubat sabahına korkunç bir haberle gözlerimizi açtık. Felaketin korkunç boyutları her geçen saat daha da açığa çıkıyordu. Saatler, günler geçerken insanların “devlet nerede?” feryatları göğe yükseliyordu. Televizyondan, sosyal medyadan çaresizce...
- Sömürücü egemenler, geçmişten bugüne hep aynı taktikleri izledikleri halde başarılı oluyorlar. Çünkü emekçiler, ezilen ve sömürülen kitleler örgütsüzler! Örgütsüz ve gideceği yolu bilmeyen insanlar kolayca yönlendirilirler. Böylece egemenler mağduru...